Sosyal Mühendis Kafası: Mart 2019

30 Mart 2019 Cumartesi

2019 Nisan Ayı İzlenenler

______________________________________________________________________________

2019 NİSAN AYI ÖZETİ

______________________________________________________________________________

This World is Yours

(Bence) Costa Gavras'ın oğlu olduğu için Cannes gibi önemli festivallere filmini sokmayı başaran Romain Gavras'tan Fransızlara özgü komedi ve gangster birleşiminin ilginç bir hikayesini görmekteyiz. Suça bulaşmak istemeyen fakat kendisini çocukluktan bu yana hırsız bir ailenin içinde bulan bir adamın hikayesi aslında. Vincent Cassell'i görmek güzeldi, müzikler güzeldi, çekim ve akış iyiydi, hikaye klişeydi. Beceriksizlikle harmanlanmış çete filmi diyebiliriz. Türkiye'deki örneği Organize İşler'dir. Tarza meraklıysanız izleyin. İyi bir Pazar kahvaltısı filmi olabilir.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Kırık Bir Aşk Hikayesi

Ülkenin en önemli 5 yönetmeninden biri olan Ömer Kavur'un iyi sayılabilecek anlatımı ile, Cahit Berkay'ın muhteşem ötesi tema müziği ile, Selim İleri'nin gerçekçi senaryosuyla, Halil Ergün, Hümeyra'nın müthiş, Kadir İnanır'ın eh işte oyunculuğu ile tarihin en önemli filmlerinden. Özellikle Türk halkında gözlenen mahalle baskısını açıkça yansıtmış ve izlemesi kolay bir film yaratılmış.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Twarz

Toplumsal ve bireysel riyakarlığın en güzel örneğini gördüğümüz Twarz, bir din eleştirisi ve küçük bölgelerde dinin baskıcı etkisi ile birlikte kaybolan insani değerlere yoğunlaşıyor. Çekim tekniğinin ismini bilmiyorum ama yarı flu yarı odaklı çekimler sürekli bir tarafımızın duyarsızlığını yansıtıyor gibiydi. Dev heykel metaforu ile birlikte güç gösterilerinin ardında yatan acı gerçekleri 90 dakika gibi kısa bir sürede güzelce yansıtmış. Film eğlendirecektir sizi fakat çok mutlu etmeyebilir, psikolojinizin iyi olduğu zaman izleyin.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Suç Unsuru

Konusu, işlenişi ve akışı ile vizyonda izlenebilecek en farklı film "Suç Unsuru". Tek mekan zorluğunu karakterlerin sarkastik mizahı ile aşmış, inişli çıkışlı yapısı olmamasına rağmen sonuna kadar merakla izletmeyi başaran bir film. Mesajlar yerinde, göndermeler de keyifliydi. Belki tek eksiği ortalama seyirci ile sinefil seyirci arasına oynaması olabilir. Ne festival filmi, ne vizyon filmi olarak nitelendirilebiliyor film. İlla bir pozisyona sokmak istersek, Fasülye filmine benzetebiliriz. Ama neden benzetmek isteyelim? :) Eğer Türk filmine gidecekseniz bu hafta para avcılarını boş verin, bu beyinlere destek olun. Potansiyel var, daha iyisi de gelecektir...

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Bizim İçin Şampiyon

Bütün halinde bakarsak film gibi film olmuş. Çıkışları, artan heyecan durumu, çekimleri ve oyunculukları ile oturaklı, ne istediğini bilen bir yapıma imza atmışlar. Duygu sömürüsü çizgisini biraz geçse de genel itibari ile duygu yoğunluğunu aktarmada başarılı olduklarını düşünüyorum. Son yıllarda vizyona giren en iyi Türk filmlerinden birisi. En azından Çağan Irmak ağlaklığından farklı bir duygusal yapım izlemiş olursunuz.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Welcome to Marwen

Forrest Gump'ın yönetmeninden, yarı animasyon kurgulu ilginç bir film Marwen. Gerçek bir hikayeden yola çıkılarak hazırlanmış filmde, Mark isminde bir adam bir gece tartaklanarak bazı psikolojik sorunlar edinmek zorunda kalıp kendini oyuncaklar ile konsept çalışmalar yapmaya adamıştır. Öncelikle şunu söylemeliyim ki, bir hikaye ancak bu kadar güzel açılabilirdi. Animasyon etkisini başarıyla kullanmış yönetmen. Puanı sizi aldatmasın, böyle filmler artık çekilmiyor. Her sahne her müzik özenle hazırlanmış. Başka yollara başvurmadan hem dramı hem komediyi hem aksiyonu müthiş biçimde harmanlıyor. Forrest Gump nasıl akıyorsa bu film de akıyor. Ben beğendim. Mutlaka izlemelisiniz. Ayrıca çocukluk hayallerinizi hatırlayacaksınız, iki bebek ile neler yapabildiğinizi anımsamak o dünyalara geri dönmek güzel bir his.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Der goldene Handschuh

Fatih Akın'ın son dönemlerde gerçek durumlardan yola çıkarak sinemalaştırdığı hikayelerin son halkası bir seri katil hikayesi. Altın Eldiven ismindeki barda, kendi ezilmiş duygularını güçsüz kadınlar üzerinde bir şiddet öğesine dönüştüren sapkın bir katili konu alıyor film. Fazlasıyla şiddet içeriyordu. Bu tarz durumlardan etkilenmeyen benim bile bir çok sahnede yüzümü buruşturmama sebep oldu. Fatih Akın'ı çok sevmeme rağmen, bu filmde de iyi işlemişsin dememe rağmen sorduğum tek soru var. Fatih Bey ne yaptınız ya? Amacın nedir?
Aşırı şiddet, sapkınlık içerir. Mide bulandırıcı sahneler var. Hassas olanlar izlemesin.
Başıma bir şey gelmeyecekse sinema dili anlamında beğendim, geri kalan her şey nefretimi kabarttı.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

En Liberte!

Fransız mizahını her dakikasında yansıtan, kurgusu ile birlikte ilmek ilmek işlenmiş, gereksiz bir sahnesi olmayan, tüm durumların hep ana fikre (ana fikrin doğruluğu tartışılır) katkıda bulunduğu bir film. Haksızlığa uğradığınızda kaçırdığınız tüm vakitler ve duygular için kayıp bir hakka sahip olduğunuzu düşündüren bir konu ile birlikte, tüm oyuncuların samimi oyunculuklarını izliyoruz. Festival filmlerinin göz bebeği Adèle Haenel ve Amelie'nin yıldızı Audrey Tautou'yu barındırması nedeniyle de gönülleri fethediyor film. Bazı sahnelerde gerçekten zeka kokan kurguyu hissedebiliyorsunuz. Özellikle çocuğa uykudan önce anlatılan hikayelerin gidişatı güzel bir final ile taçlanıyor. Tatlı - çılgın bir filmdi. Tavsiye ederim. Bulup izleyebileceğiniz mecra çok kısıtlı yalnız.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Worlds Apart

Günümüz Yunanistan'ında sosyoekonomik kargaşa Güney Avrupa’yı tahrip ederken, biri Yunan, diğeri farklı milletten olan iki kişinin aşk hikayesi sayısı üçe çıkıyor ve birbirlerine bağlanıyor. Yani toplam 6 kişinin hikayesini, bağlantılı biçimde ekonomik kriz ve mülteci sorunu etrafında eleştirel bir bakış açısı ile birbirine bağlanışını izliyoruz. Inaritu'nun eski filmlerine benzettim ama fazla konu yer alması biraz bütünlüğü dağıtmış.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

The Watch

Seth Rogen'ın absürd komedi denemelerinden bir değişik film daha çıktı son yıllarda. Mahallelerine dadanan bir uzaylı peşinde koşan 4 kişinin manyaklık derecesindeki hikayesine odaklanıyoruz. Jonah Hill'in alık tavrı, Vince Vaughn'un ciddi-komik halleri, Ben Stiller'ın şanssız tiplemesinin yanına Richard Ayoade son anda eklenmiş.
Kafa dağıtmak için izlenebilir.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Dans La Cour

Müzisyenliği ve rutin hayatını bir kenara bırakıp varoluşsal bir boşluğa düşen karakterimiz (Antoine), iş bulma kurumuna giderek bir kapıcılık işine talip olur. Gittiği apartmanda garip olaylar dönmektedir. Apartman sakinleri, birbirinden farklı sorunlar ile yeni kapıcıya problemler çıkaracaktır. Antoine'e en büyük derdi, evinin yıkılacağını düşünen Mathilde açacaktır.
Film kara mizah olarak adlandırabileceğimiz, klasik bir fransız mizahı. Bunun yanında karakterlerin geçmişi anlatılmadan tahmin ediyor oluşumuz, hem senaryonun hem de oyuncuların başarısı. Yer yer sıkıcı olsa da bütün halinde baktığımızda, filmin bir derdi var ve bu derdi güzel aktarıyor.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Arctic

Bir Youtuber olan Joe Penna'dan beklenmedik derecede heyecanlı ve dikkat çekici bir hayatta kalma filmi Arctic. Soğuğu iliklerinizde hissedeceğiniz bir atmosferde Mads Mikkelsen düşen bir uçaktan arta kalan bir kaç günlük malzeme ile yaşamaya çalışıyor. Acımasız bir şekilde gelişen doğanın şartları ise durduramıyor pilotumuzu. Filmde en çok dikkat çeken Mikkelsen'in oyunculuğu. Muhtemelen çok sevmiş olmalı ki üst seviyeye çekebilmek için yapılması gereken her şeyi yapmış. Diğer konu ise diyalogların neredeyse hiç olmaması. Böyle bir yapıda sonuna kadar merak ile izletmeyi başarması filmin, en önemli özelliği olabilir.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Think Like A Man

Bu tarz filmler genelde kaba komediyi total seyirciye vurur, kesişim kümesinden elde ettiği gelirle bir sonraki film için finanse ederdi. Ancak 2012 yapımı Think Like A Man'de ilginç biçimde 5 ayrı erkeğin, 5 ilişkideki farklı rollerine odaklanıyor. Bunu yaparken de gerçekten doğru tespitleri mesnet alıyor. Filmin inandırıcılığı nedeniyle de mizah kendiliğinden gelmiş oluyor. Kevin Hart dışındaki herkesin gayet güzel katkı sağladığı bir film. Hart ise filmi Recep İvedik kıvamına getirmeye çalışırken başarısız olmuş gibi duruyor. Unutmadan söyleyelim filmin başarısı sonrasında 2.si çekilmiş 2 sene sonrasında.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Beautiful Boy

Uyuşturucu ile mücadele konusunda gerçek bir hikayeden yola çıkmış film Beautiful Boy. Her şey gayet güzelken, mükemmel ebeveynlere sahipken ve hiçbir nedeni yokken uyuşturucu problemi ile boğuşan Nic' gözünden değil, babasının bakış açısıyla ilerliyor film. Odak noktasında babanın olması da çaresizliği katlayan başka bir unsur. Gayet empatik bir film yapmış yönetmen. Kırık Çember gibi mükemmel bir filmden sonra inanılmaz bir kurgu ile yine klişe bir hikayeyi olabildiği kadar iyi sunmuş. Oyunculuklar ajitasyona gitmeden gayet sade ve güzeldi.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

High Life

Festivallerde bu kadar sevilmesine, methiyeler düzülmesine anlam veremediğim bir film High Life. Bilimkurgu deneyimi olarak güzel temellere oturtulmuş olsa da, cinsel açlığın metaforunun fazlaca kullanılması, bazı sorulara bırakın cevap vermeyi, sorunun kendisinin bile doğru sorulamadığı, kurgunun yorduğu, seslerin rahatsız etmekten öte mide bulandırdığı bir film High Life. Kafa yormak isteyeceğiniz halde, hiç üstelemeden aklınızı yormayacağınız bir film High Life. Bilimkurgu diye yanıp tutuşmuyorsanız uzak durunuz.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Girl

Trans olmak istemeyen, cinsiyet üst bir hayat yaşayan tüm hayatını baleye adamış bir bireyin, varoluş mücadelesini izliyoruz filmde. Film başından sonuna kadar durağan biçimde ilerliyor. Karakterin ağzından bir şikayet duymamaktayız, uzun uzun çekilen bale sahneleri, vücudun estetiği hakkında yorum yapılabilecek sekanslar ile birlikte yönetmen bizi sona doğru hazırlıyor. Sonu da vurucu biçimde seyirciye aktarılıyor. Bu tarz sakin ilerleyen bir filmde bu vuruculuğun çok daha etkili olmasını beklerdim. Darmadağın edecek bir duruma getirebilmesi gerekiyordu. Ortalama üstünde seyreden, izleseniz empati kazanırsınız, izlemezseniz bir şey kaybetmezsiniz. Öyle bir film.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

BONUS

______________________________________________________________________________

Dizi Günlüğü

______________________________________________________________________________

Love, Death & Robots

David Fincher'ın yapımcılığı ile hayata geçirilen 18 bölümlük antoloji. Animasyon tekniklerinin arşa çıktığı, sorgulatıcı ve şaşırtıcı senaryoları ile etkilemeyi başaran bir dizi. 18 bölümün içinde çok kötü bölümler de var tabii. Ancak iki tane bölüm muhteşemdi. Biri, kendi yorumu ile sanatsal işler çıkaran ve Zima mavisi terimini var eden robotun hikayesi (Zima Blue). Diğeri ise ışık yılı uzakta bir uzay gemisinde uyanan mürettebatın olayları anlama çabası. (Beyond the Aquila Rift) Yazarlarına baktığımda ikisi de aynı yazara ait (Alastair Reynolds). Diğer tüm bölümler ise farklı yazarlardan çıkma. İlginç biçimde aynı yazarın işlerini beğenmişim. Demek ki güzel bir iş çıkarıyorsanız, şeklinizi belli ediyorsunuz.