26 Mayıs 2015 Salı

Satranç - Stefan Zweig



Zweig, Avusturya'da doğmuş zengin bir ailenin çocuğudur. Felsefe okuduktan sonra dünyayı gezmektedir ve dünya savaşı sırasında Almanların yaptığı soykırımlardan nasibini alarak sürgüne uğramıştır. Bu psikolojide yazdığı Satranç kitabı ününe ün katmış ve kitabı yazdıktan hemen sonra karısı ile birlikte intihar etmiştir.
Sırf bu nedenle bile eserin daha yavaş ve anlayarak okunması gerekiyor. Satranç bir sistem eleştirisi olarak karşımızda yer alırken hırsların ve kibirin hayattaki yerini de sorgulatıyor.

Bir gemide kurgulanan hikaye, yenilmez satranç oyuncusu Czentovic ile Satranç'ı tutsak edildiği bir hücrede çözen Dr. B. kapışmasını anlatır.
Kibiri temsil eden Czentovic, alaycı ve burnu havada bir oyuncudur. Dr.B. ise hırsı ile beynini ikiye bölmeyi başarabilmiş şizofrenik belirtiler gösteren bir karakterdir.
Okudukça karakterlerin derinliğine inecek, Dr.B.'nin hayatını okurken dehlizlerde kendinizi kaybedeceksiniz.


Can Yayınları, En iyi çeviri bu yayın evinden.
Türkçe (orj dil Almanca), İstanbul 2000
 71 sf. - 3.Hamur - Ciltsiz - 13x20 cm
6,08 TL - idefix


Aldığım notlar ise şöyle ;

# Bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna "hiçlik" kadar baskı yapmaz.

# Kendini tanıtmadan -"Kim olduğumu biliyorsunuz, sizin kim olduğunuz ise beni ilgilendirmiyor" demek oluyordu bu saygısızlık- profesyonellere özgü bir kurulukla gerekli düzenlemeyi yapmaya koyuldu.





Konu : Satranç tutkusunun zihinsel yansıması
Anlatım : Sade, kesintisiz ve akıcı
Merak Hissi : Çok Yüksek
Bilgi Düzeyi : Orta

Anafikri :
"Baskı ile oluşan ruhsal sağlığı koruyabilmek için aklın ölçülü biçimde zinde tutulması gerekir."
Sonuç : 
"Akıl oyunları, hırs kapışmaları hikayelerinden hoşlanan kişilerin mutlak suretle beğeneceği bir eser."

25 Mayıs 2015 Pazartesi

Kör Baykuş - Sadık Hidayet


"Hangi gerçek, hangi yalan karşılar bizi?" diyerek söze başlayacağım bir Sadık Hidayet hikayesinden bahsedeceğim size.

Karanlık hikayeleri seviyorum. Soyutsal pembe tablolar çizen kitaplardan öte, saf gerçeklikte can acıtan hikayeler her zaman ilgimi çekmiştir. 
Kitap acı hikayesi olarak başladığını ilk cümlesinden belli ediyor ve sonuna kadar sizi ilgiyle bu durumun içine itina ile sokuyor. Hikayemiz yoğun bir ortam tasviriyle başlıyor, gerçeklikle düş arasında gidip geliyorsunuz. Bir aşkın, tek gözden başka şekilde gözükmesi gibi bir durumun tasviri ile karşı karşıyayız. Çok zor bir kurgunun içinden başarı ile çıkabilmiş Hidayet, zaten bu özelliği ile İran klasikleri arasında yer aldırabilmiş hikayesini.
Karakterimizin düşünceleri ve yaşadıkları, çok sesin tek vücutta vuku bulmuş hali gibi. Takip etmek bir yandan zorlaşırken sonuna doğru kurgunun bağlanması ile her şey daha da netleşiyor.

Tavsiyem ara vermeden tek günde bitirmeniz, yoksa tekrar tekrar başa dönmeniz gerekebilir, bir pazar günü 2-3 saatiniz varsa o gün başlayıp bitirmeniz en güzel seçim olacaktır.


YKY Yayınları, Çeviriye laf söylemek imkansız, zira Behçet Necatigil imzası taşıyor.
Türkçe (orj dil Farsça), İstanbul 2001
 100 sf. - 3.Hamur - Ciltsiz - 14x6 cm
5,32 TL - idefix

Aldığım notlar ise şöyle ;

# Fakat ben gölgem için yazıyorum, gaz lambasının duvara yansıttığı gölgem için. Kendimi ona tanıtmalıyım.

# Vasiyetname yazmak mı? Hayır! Çünkü ne malım var karıya yedirecek, ne dinim var şeytana verecek.

# Geceleri odam küçülüyor, bunaltıyordu beni. Mezarda da hissedilen bu değil miydi? Kim bilir ölümden sonra ne hissedileceğini?

# Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız. Hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır.

# Sen bu dünyanın sırlarına eremezsin, erenlerin dilini de söktüremezsin, iyisi mi, al şarabı, cennet et bu dünyayı; öbür cennete ya girer, ya giremezsin ! (Hayyam)





Konu : Gerçeklikle düş arasında gidip gelen bir beynin yansıması
Anlatım : Yoğun ve kasvetli
Merak Hissi : Yüksek
Bilgi Düzeyi : Düşük

Anafikri :
"Ölüm o kadar güçlü bir duygudur ki, hangi vücutta hangi düşüncede olursa olsun, insan ölüm hissiyatı ile mutlak suretle karşılaşacağını bilir ve bununla başa çıkamazsa sağlıklı biçimde hayatına devam edemez."
Sonuç : 
"Sadık Hidayet'in kendi hayat hikayesini biliyorsanız, bunun yazıya dökülmüş hali ne olabilirdi acaba diye merak ediyorsanız, şiddetle okumanızı tavsiye ederim."

Dinle Küçük Adam - Wilhelm Reich


Uzun süredir bir kitap tanıtımı yapmamıştım, son günlerde kıyıda kalmış klasiklere geri dönüş yaptım ve bu halkanın ilk parçası Wilhelm Reich'ten Dinle Küçük Adam oldu.
Reich, Freudvari görüşleriyle Hitler'in Almanya'sında göze çarpmış ve yaptığı psikoloji deneyleri nedeniyle sapık damgası yiyerek laboratuvarları yıkılmış bir bilim adamıydı. Bu kitap, Doktor ünvanı alamamasından, Hitler'in boyunduruğu altına giren insanlara karşı duruşuna kadar tüm insanlık eleştirisini döktüğü bir eser olarak tanımlandı.

Oda Yayınları' baskısı ile okudum, çevirisi gayet akıcı ve güzeldi. 
Türkçe, İstanbul 1999
 128 sf. - 2.Hamur - Ciltsiz - 14x20 cm
5,32 TL - idefix

Altını çizdiğim notlar ise şöyle ;

* Birey alkol aldığında süperegonun fizyolojik üssünün olduğu beynin ön lop korteksinin geri çekilmesi, özne egosunun geri çekilmesine izin verir.

* Cinsel özgürlük ile yaşayan toplumlarda hırsızlık, tecavüz gibi sözcüklerin dilde karşılığı bulunmamaktadır.

* Gündelik hayatında eğer, kendine birazcık saygın olsaydı ve hayatın sensiz sürmeyeceğini bilseydin, dünyadaki hiçbir polis örgütü seni ezemezdi. Bunu söyledi mi kurtarıcıların sana?

* Arkadaşının önemli işler başaracağı inancı yok sende, saygın görünümlü olduğunda bile, gizliden aşağılıyorsun kendini. Bu yüzden saygı duymuyorsun.

* En iyi biçimde boşaltabilir, silip süpürebilir, içini kaşıklayabilir ama yaratamazsın. Çünkü hiçbir zaman verici olmadın. Salt sana sunulanı süpürdün. İşini sevip, geçimini emeğinle sağlıyorsun fakat senin emeğin de benim ve başkalarının bilgisiyle ayakta kalıyor.

* Motorun, pervanenin sırrını açıklamayan ama uçuş sanatını anlatan birisi için ne düşünürsün? Tam da böyle davranıyorsun. Ödleksin!

* 10 veya 20 yıllık olayları anımsayacak beynin yok, bu nedenle, iki bin yıl öncesinden aptalca sözlerini tekrar söylüyorsun.

* Bu dünyada benim düşmanım seninkilerden fazla. Yine de ben uysal bir köpeği, gördüğü her yabancıya havlayan bir köpeğe yeğlerim.



Konu : Bilimsel
Anlatım : Tepkili ve vurucu
Merak Hissi : Yok
Bilgi Düzeyi : Orta 

Anafikri :
"Kendi fikirlerini sunamayan ve benliğinin farkına varamayan insanlar, başkalarının kuklası haline gelmekten kaçınamaz."
Sonuç : 
"Günümüz Türkiye'si için çok iyi örnek olduğunu düşünüyorum."


6 Mayıs 2015 Çarşamba

Kariyerin İçin Ne Yapabilirsin - Filth






James McAvoy'u ne kadar bilirsiniz?


Bir Irene Welsh romanından uyarlama Filth'te, iskoçyalı aktör, bana göre kariyerinin en iyi rolünü çıkarıyor.

Bruce Robertson'ın kendi halinde bir polis memuru olduğu günler artık çok geridedir. Genç memurun belki de her şeyi düzeltebilmek için kurduğu terfi hayalleri onu günden güne bambaşka birine dönüştürmektedir. 



Bruce için terfiye giden yol bir hayli kutsaldır ve kendisi bu yolda tehlikeden tehlikeye koşarken rakip olarak gördüğü çalışma arkadaşlarına türlü tezgahlar hazırlamakta son derece yeteneklidir. 

Ancak durumu bu denli basit değildir; zira uyuşturucu bağımlığı ve acı dolu geçmişi peşine bırakmadıkça hırsları ve halüsinasyonları katbekat artar. 


Bruce, yakın zamanda yaşadıkları bölgede işlenen vahşi cinayetin soruşturmasını lehine çevirmek için tüm dikkatini bu davaya verir; eş zamanlı olarak da çalışma arkadaşlarının her birine ayrı bir tezgah hazırlar


Ne var ki uyuşturucu, karısının hayaleti ve peşini bir an olsun bırakmayan geçmişi başına türlü belalar açacaktır.


Filmin konusu hakkında bu kadar yorum verebilirim. Daha fazla detaya inmek istemiyorum çünkü bu film bıçak gibi bir film. Kesiklerden kurtulabildiğiniz kadarını izleyebiliyorsunuz ve sonunda sadece ekrana bakıp, çok güzeldi diyerek yetiniyorsunuz.




Oyunculuk : 9,5
Seyir Zevki : 8,5
Merak Hissi : 8,5
Konu : 8
Müzik : 7
Imdb Puanı : 7,1
Genel : 8,1