7 Mart 2020 Cumartesi

2020 Mart Ayı İzlenenler

_________________________________

2020 MART AYI ÖZETİ
_________________________________
   

      

      


_________________________________




Fish Tank

Londra'da gettovari bir bölgede yaşamını sürdüren ve hayattaki beklentileri sıfıra yaklaşmış 3 kadından oluşan bir ailenin, bir erkek etrafında gelişen öyküsünün aktarıldığı bir film Fish Tank. Çoğu ingiliz dram filminde gördüğümüz ağır aksak ilerleyen tempo bu filmde de mevcut. Film anlatımında benzerlerinden ayıran özellik sanırım "gerçekçilik". Ergenliğin son dönemlerindeki bir kızın kısıtlı imkanlarının hayallerini baltalamasına izin vermemeye çalıştığı bir ortamda Akvaryumda tıkılı kalmış bir balık gibi dönüp dolaşıp yerinde saymasını başarılı şekilde anlatmış yönetmen. Kadınları anlatan bir yönetmenin de kadın olması bazı duyguları anlamamızı kolaylaştırmış. Düğüm aşamasının biraz geç gelmesi filme olan heyecanı azaltsa da, düğümün getirdiği etki ise tam tersine filmi yukarıya taşıyor. Anne ile olan dans sahnesi ise muhteşem. İzlenilesi bir film.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


7. Koğuştaki Mucize

Bu filmi değerlendirebilmek için öncelikle Güney Kore orijinalini düşünmek gerekiyor. Çünkü bu film uyarlama bir film. Yerel öğelerle süslenmiş, Türk halkının özelliğine göre uyarlanmış, senaryo değiştirilmiş ve oyuncular da buna uygun olarak seçilmiş. Şahsına münhasır bir iş olmaması nedeniyle ön yargıyla yaklaşmak normaldi. Fakat film akışına göre fena uygulanmamış gözüküyor. Hatta bir çok noktada yan hikayelerin uyumu da daha da hoş hale getirmiş diye düşündüm. Ancak, hem yan hikayelerin altının doldurulmaması hem de cidden seyircinin zekasıyla dalga geçilen finali yüzünden filmin, Türk sinemasında yer edinebileceğini düşünmüyorum. Herkesin aksine başrolden daha zor olan bir rolde Yurdaer Okur'u, Bulut İynemli'den daha başarılı buldum.






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Vacation


Yolculuk temalı filmler, komedi türü için biçilmiş kaftan. Vacation, sonraki seri filmlere altyapı olan bir ailenin tatil hesaplarının nasıl alt üst olduğunu anlatan sevimli bir film. Matematiği ise oldukça basit olan Kaba Komedi üzerine kuruyor. Bunu yaparken de oldukça bilindik formları, sakarlık ve saflık üzerinden anlatarak içselleştirme yaratıyor. Tabii bunda en büyük etki senarist John Hughes. Toplumların her kesimine hitap edebilecek bir dil oluşturarak, esprilerini kafa yormayacak şekilde tasarlayıp genellikle karakter komedisine yöneliyor. Geçmişe dair bir film izlemek isteyen olursa ve hala izlemediyse denesin.





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤






Aidiyet


Deneysel bir film tadında, daha önce hiç bu kadar uzun süre olarak rastlamadığım, anlatıcı üzerine görüntüler gelmesi tekniği ile birlikte açılışını yapan ve anlatıcının hikayesini bitirdikten sonra kurguya geçen 1 saatlik bir film Aidiyet. Baştaki tekniği çok değişik ve yaratıcı buldum. Hikaye anlatımı güzeldi. Fakat işler bu anlatımın içeriğine girdiğimizde ise uzun süren hayat konuşmaları ile dolu bir filme evrildi. Bir Before serisi çağrışımı yaptı. Güzel düşünülmüş, tutarlı bir uygulama sağlanmış olmasına rağmen metnin oyuncular üzerindeki etkisinin geçememesinden ötürü muhteşem diyemiyorum. Hikayenin ve asıl anlatılmak istenen "Aidiyet" olgusunun tam aktarılamadığını düşünüyorum.





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Karakomik Filmler

Cem Yılmaz'ın yeni deneysel işlerinin ilk parçası olan Karakomik Filmler 2 bağımsız parçadan oluşan 2 farklı film. Bu farklı sinema filmi formatı aslında örneklerinin bulunduğu bir format. Başarılı olarak yapıldığında leziz bir hikaye anlatımı sağlayabiliyor. Aklıma gelen ilk örnek Relatos Salvajes. Skeçleri seven, algısı hemen dağılan bizim insanımıza da uygun bence. Bu denemesi gayet yerinde Cem Yılmaz'ın. Filmlere geldiğimizde gerçekçilik olgusunun biraz sekteye uğradığı, zaten bu durumun da pek önemli olmadığı konuları içeriyor. İlk film olan 2 Arada, sağlam bir çatışma üzerinden ilerliyor. İyi bir hikaye anlatarak güzel bir kurgu ile birleştirip sevimli bir hikaye sunuyor. İkinci film olan Kaçamak ise tam olarak düşünceyi yansıtamamış, düşünme aşamasında daha güzelken uygulamada çakılmış gibi. Türk halkının seveceği kaba mizaha daha uygun, eril espriler ile güldürmeyi planlamış. İlk film hatırına güzel bir deneme olduğunu düşünüyorum.


➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤






The Platform

Kendine has bir konu bulamamanın sıkıntısını yaşadığımız son yıllarda, oldukça orijinal bir fikir ile yola çıkarak yapılmış bir film The Platform. Dikey olarak yer alan hücrelerde kalan kişilerin yukarıdan aşağıya doğru inen bir platformda 2 dakikalık süre içerisinde yukarıdakilerden kalan yiyecekleri yemek için verdiği kavgaları konu alarak "Tüketici toplumu" ve "Alt-üst tabaka" eleştirileri getiriyor.
Filmin konusu çok etkileyici. Fakat yönetmen bu fikre aşık olduğunu filmin diğer öğelerini gözden kaçırarak belli etmiş. Sürekli kat değiştiren ana karakterin, kat değişimlerini herhangi bir fikre oturtmaması, bu platformda yer alma amaçları filmi aktarırken es geçilmiş. İyi insan yoktur, herkesin salt olarak iyi olabileceği bir dünya yoktur, mutlaka ikna edilemeyen kötücüller çıkacaktır konseptini iyi verse de yan hikayelerdeki boşluklar nedeniyle, süper fikir sadece süper bir fikir olarak kalmış.
Yine de adından ara ara söz ettirecek uzun yıllar boyu tavsiye edilebilecek bir film bana göre.


➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

BONUS



Kanlı Düğün
(Tiyatro)

Yasak aşkın çıkmazında kopan hayatları anlatan güzel bir temsil. Tamamına baktığımızda aklımda kalacak olan en önemli unsur müzikleri olacak. Kusursuza yakın bir uyarlama, düşen tempoyu toparlayan bir öğe olarak kullanılmış. Barış Erdenk'in tüm oyunları zor metinlere rağmen hep dinamik kalabiliyor. Kahinvari yaşlı kadının inandırıcılığında bir problem vardı. Belki makyajdan belki kıyafetten kaynaklı emin olamadım. Karakterin her girdiği sahnede uzaklaştım oyundan. Onun haricinde gayet tutarlı güzel bir oyundu.




___________________________________________

Dizi Günlüğü
___________________________________________










➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


OCAK-ARALIK İZLENEN FİLM ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI







2019 OCAK-ARALIK İZLENEN 
FİLMLER & DİZİLER & SAHNE SANATLARI





2020 Mart Ayı Okuduklarım

_____________________________________________

2020 MART AYI ÖZETİ
_____________________________________________



      

     


_____________________________________________





Akılsız Sokrates - Mehmet Fırat Pürselim

20 öykünün bulunduğu Akılsız Sokrates, kitaba ismini veren öykü ile başlıyor. Çoğu öyküde kara mizah öğeleri yer alırken bir kaç öykü ise rahatsızlık verici boyutta bir gerçekçilik ile cinsiyetçiliğe karşı duruş ve tecavüz konuları işleniyor. Özellikle şizofreni ile ilgili bir öykü vardı ki, bu tarz sert anlatımlı kitapları sevmeme rağmen beni bile tetikte tuttu. Büyük ölçüde mesajlar, toplumsal baskılar, ülkedeki yer alan özgürlüğü kısıtlayıcı davranışlar üzerine yönelmiş. Yazarın tarzını beğendim, takip edilebilir bir yazar olarak görüyorum kendi adıma. Özellikle Berkin Elvan'ı konu alan son öyküde tüylerim diken diken oldu, gözlerim doldu. Gezi Parkı konusunda da ayakları yere basan cümleler ile tepkisini dile getirmiş yazar.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


Har - Murat Uyurkulak

Murat Uyurkulak'ın kimi bölümlerini sarhoşken yazdığını düşündüğüm, harika cümleler barındıran, bir bütün gibi gözükmeyip finale doğru bir şekilde bağlanmış bir neo-kıyamet romanı Har. Bir tanrı metaforu ile birlikte, insanların iyi ve kötü ayrımını yapan romanda, iki farklı kurgusal mekanda geçen olaylar düzgün olup olmadığını bilemediğim bir şekilde birleşiyor. Kitabı bu yüzden değerlendirmek zor. Çünkü lineer bir kurguda ilerlemiyor. Kullanılan isimlerden ve mekanlardan gerçek olup olmadığını bilmediğimiz bir evrende geçtiğini anlıyoruz. Onüç, otuzbeş, numune gibi karakter isimler ile aslında kimliklerden öte sadece sayısal bir çoğunluğuz algısı yaratılıyor. Tanrı tasvirinde ise düzenbaz bir kötücülüğün varlığından bahsedebiliyoruz. Kitabı okuyacak olan muhafazakarlara, pek sevecekleri türden bir kitap olmayacağını belirtelim.


"Yani, orta derece ezilmiş ailemizin yarımlığıyla daha da tehlikeli bir muhteva edinen eksik münevverliğinden kaynaklı beklentileri fazla ışıltılı, iki oğuldan büyüğüne biçtiği hayat kıyafetleri fazla şatafatlı ve boldu. Suretimde aile büyüklerinin sağlama yapabilmesini sağlayacak derlitoplu bir kerrat yerine, mührü çoktan vurulmuş bir tasdikname taşıyordum. Onların gözünde ben, şerre kadem basmıştım."

"Ölüyo ninem, ne güzel, ölmiycek hiç bi daha... Ninemi götürelim bari surlara, kalmasın lisanı yaban burlarda..."

"-Bari şunu söyle, esmer mi Güzel?"
+ Bilmiyorum abi...
- Nasıl bilmezsin lan...
+ Sevmekten dikkat etmemişim abi..."





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


Engereğin Gözü - Zülfü Livaneli

Bir haremağası gözünden, iktidarın elde tutulmaya çalışılmasını anlatan bir roman. Hırsın nereye varabileceğini, kraldan çok kralcıları bize hatırlatan roman gerçekçi tespitleri için okunabilir. Fakat farklı mekan kurguları ile birlikte olay döngülerinin içine zorlukla sizi alması da takibi zorlaştıran bir etmen. Tarihle hiç aram olmaması bana hikayeye biraz daha mesafe koymama neden oldu. Bir baltaya sap olamayacak kişilerin, iktidarın şakşakçısı olarak kendisine güç atfetmesi çıkarımı içime su serpen tek konuydu. Son olarak değinilecek nokta kitabın kapağı. Ben çok beğendim fakat ülkemizdeki ahlak algısını yanlış yerlere eğen bekçiler kapağı beğenmemiş. Birçok okuyucudan olumsuz eleştiri almış. Çıplaklığı kaldırabilecek bir yapıya sahip değiliz maalesef ve bu beni üzüyor.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


Aşk, Delilik ve Ölüm Öyküleri - Horacio Quiroga

İlk öyküye başladığınızda tipik bir Latin Amerika edebiyatı olduğunu anlayabildiğiniz kitaba ismini veren öğelerle bezenmiş birçok hikayeden oluşan bir kitap. Latin edebiyatında yer alan büyülü gerçeklik mefhumu ve bu bağlama hizmet eden tüm yan öğeler kişisel olarak beni hikayeden uzaklaştıran etkenler. Hikayelerin biri dışında içeriğe odaklanamadım. "Ne okudum ben" hissi yaratıyor bu da okuyucuda. Son kısımda yer alan Öykü sanatı üzerine denemeler kısmı ise daha güzeldi. Cümlelerin farklı anlatımları ile yazar olmak isteyenlere belki yol gösterebilir. Yazarı modern edebiyatçılardan biri sanmıştım fakat 1800'lü yıllarda doğmuş olduğunu öğrendiğimde, bir tutam daha beğenmeme algım düştü. O çağa göre yine de fena olmayan hikayeler.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Bedenlerin Göçü - Yuri Herrera

Meksikalı yazardan, günümüzde yer alan salgının bir ön gösterimi gibi olan, ölümcül bir hastalığın yayıldığı dünyada aşk ve şiddet üzerine söylemlerini içeren bir kitap Bedenlerin Göçü. Dünya yok olurken boş vermişlik seviyesindeki karakterlerin birbirleri ile olan mücadelesini anlatırken sert bir üsluba yönelmiş yazar. Beni rahatsız etmedi. Hatta çeviriden kaynaklı gayet de komik geldi bazı kısımlar. Ana hikaye bir salgın üzerine kurgulanmıyor aslında, yanından geçiyor. Bu durum biraz daha etkili olabilseydi etkisi daha fazla olabilirdi. Latin edebiyatına uzak olmama rağmen, üstelik sonunu merak etmemiş olmama rağmen kitap ilginç biçimde beni çekti. Ortalama üstü, bir iki günde bitirilebilecek bir kitap bana göre.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Tuhaf Dergi #26

"Çok küçük yaşta bir şey fark ettim; hünerimin dışındaki işlerden kendimi alıkoyuyorum. Hünerimin dışındaki bir şeye özenmem. "Neden böyle bir şey yaptın?" dendiği zaman amacımı izah edecek bir hikayem var."
Cem Yılmaz Söyleşi

"Yan yana geldiğiniz andan itibaren bütün ekmekler taze, bütün gelinler güzel, bütün kayıplar geri dönmüş. Yan yanasınız ve şehir bir atlıkarınca kadar göz alıcı. Yan yanasınız ve bütün çöller Leyla."
Sitem - Tarık Tufan

"Çünkü her kim sıkıntısını örtüyorsa insan onun kölesi olur. Kölenin canı sıkılmaz. Çünkü vaktinin bile kendisine ait olmadığını düşünür. Eğer canın hiç sıkılmıyorsa, bil ki bir sahibin vardır."
Can Sıkıntısı - Hakan Günday

"Eğitim, hak edene verilmesi gereken ve bunun belirlenerek yapılandırılması gereken bir hizmettir."

"Bütün eksiklik ve yoksunluklara karşı ise : Yapay zeka ve robot, diyorlar... Müzik bilmeyen, matematik ve gramer öğrenmemiş çocuk, yapay zeka ve robotları ne yapsın?"
Eğitim Nasıl Olmamalı - İlber Ortaylı



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤







______________________________________






______________________________________

BONUS





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

DERGİ DAĞILIMI


➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

YAYINEVİ DAĞILIMI




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


2019 OCAK - 2019 ARALIK
OKUNAN KİTAPLAR & DERGİLER