Sosyal Mühendis Kafası: Mayıs 2022

24 Mayıs 2022 Salı

2022 Mayıs Ayı Okuduklarım

_____________________________________________

2022 MAYIS AYI ÖZETİ

_____________________________________________

Deli İbram Divanı - Ahmet Büke

İlk romanından önceki son kitabı Varamayanlar'da aslında uzun bir öykü ile romanın habercisi olmuştu Ahmet Büke. Varamayanlar hikayesine bayılmıştım, keşke roman olsaydı diye yorum yapmıştım. Deli İbram Divanı'nda ise bu beklentim fazlasıyla karşılandı. "Dalyan" deyimini akıllara kazıyan, denizcilik ile, doğa ile mükemmel bir sözcük dağarcığına bizleri sürükleyen bir kitap olmuş. Bazı yazarların tüm birikimini bıraktıkları kitaplar olur. Sanırım Ahmet Büke, tüm sözcüklerini bu kitaba kusmuş. İntikam gibi güçlü bir duygunun yanıbaşından geçerken, yaşam amacımızı sorgulatan bir yapıda ilerliyor.

"Dalyan dedikleri neydi gerçekten? Osman için anlatması çok kolay değildi.Çünkü o güne kadar hiç kimse ona bu soruyu sormamıştı. Durup dururken arıya çiçeği sorsan o da şaşırırdı. Ama Osman bir yandan da konuşmak istiyordu. Leyla'nın koyu gözleri- hele şimdi annesi de gitmişken - korunaklı bir ev gibi gelmişti ona. İşte belki de bu yüzden ta en baştan, balıkların tuhaf yaşamından anlatmaya başladı."

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Meyhanede Hanımlar - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Dönemin meşhur yazarlarından Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın bir oturuşta rahatlıkla bitirebileceğiniz, günümüz Türkçesine de başarıyla çevrilmiş olan bir yarı-uzun öyküsü Meyhanede Hanımlar. Kadının toplumdaki yerine, alkol yasaklarına ve evlilikteki gelin-kaynana çekişmesine dair sözler söyleyen tadımlık ve keyifli bir öyküydü. Yüzyıl geçmesine rağmen değişen bir durumun olmaması fazlasıyla can sıkıcı. Meyhane adabı, kadınların ötekileştirilmesi durumu ile ilgili, güzel değinmeler barındırıyor.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Çocukluğum ve Çocuğum - Aslı Kocaeli

Yazarın kendisine, annesine ve çocuğuna karşı olan duyguları, bir potada eriterek sunduğu kitap, erkeklerden bahsetmekten imtina edilmiş kesitler halinde sunuluyor. Duygu yoğunluğu olarak belki anne-çocuk hikayelerini sevenlerin ya da çocuğu olanların anlayabileceği şekilde olabilir. Ancak bana hiç işlemedi. Basit bir dil ile mektup hissiyatıyla ilerlemesine rağmen, bir kaç yerde kesişmeyi çok istedim. İyi bir niyetle yazılmış kötü bir kitap. Sevemediğim kitaplar hakkında daha sert konuşabilirim ama ben yazarın samimi olduğunu düşünüyorum yine de. Sadece beni içine çekemedi.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Çukurda - Anton Çehov

Anton Çehov, bomboş bir olayı yine müthiş süsleyerek bir toplum meselesi haline getirmeyi başarmış. Düğünlerin, ailelerin, akrabalığın ne kadar gereksiz olduğunu kaç sene öncesinden söylemiş. Çok da güzel yapmış. Mujiklerin (Rus köylülerin) ötekileştiği, soyluların ise gerçekten soylu olup olmadığını sorgulatan uzun bir hikaye niteliğinde bir kitap Çukurda. Bu da kenarda durabilecek, denk gelirse bir günde okunabilecek bir kitap olarak kalsın.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

BONUS

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

DERGİ DAĞILIMI

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

YAYINEVİ DAĞILIMI

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

2022 OCAK - 2022 ARALIK

OKUNAN KİTAPLAR & DERGİLER

17 Mayıs 2022 Salı

2022 Mayıs Ayı İzlenenler

_________________________________

2022 MAYIS AYI ÖZETİ

_________________________________

Aykut Enişte 2

Benim guilty pleasurelarımdan biri Aykut Enişte. Cem Gelinoğlu'nun kötü olmayan hatta oldukça güldüren vine'larının başarılı bir birleşimi gibi idi ilk film. 90 dakikada 5 kez güldürdüyse ben başarılı buluyorum komedi filmlerini. Üstelik hikayeside türlerine göre tutarlıydı. 2.filmde ise çatışmayı 2.enişte üzerinden yaratmayı planlamış Cem Gelinoğlu ve yazar ekibi. Yine rastlantılar, kaos ve çözümden oluşan aynı matematiği kullanmışlar. İlk filmin ekmeğini yemek istememelerine rağmen maalesef ilk filmin gölgesine sığınan bir yapım olmuş. 2.Enişte seçimi bence başarısız. İtici bir karakteri iyi canlandırıyor ancak bizi kendine sevdirebilecek bir itici karakter çatışmayı güçlendirebilirdi.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Paris, 13th Street

Paris'te gündelik bir yaşamda dört karakterin etrafında dönen gündelik ilişkilere odaklanan film beni kararsız bıraktı. Beğendiğimi söyleyebilirim ama çok şey anlatacakmış bir havada olmasına rağmen hiçbir şey anlatmayan bir film çıkmış. Elde oyuncular ve kimya anlamında güzel bir potansiyel varken büyük bir film olma şansını sanki kaçırmış. İlişkilerin çok büyütülmemesi gereken bir durumdan ibaret olduğunu anlatırken bir yandan da tutkuyu tetiklemesi dilemmayı oluşturmuş. Sadece ilişkilerin boş tarafına odaklansa Barcelona Barcelona 'vibe'ı alınabilecek bir film olurdu bence.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Cimri

12. Antalya Tiyatro Festivalinin açılış oyunu Cimri'de, Mustafa Kurt'un Harpagon rolünün hakkını sonuna kadar vermesi 2 saati aşkın bir süre ile birlikte günümüzde artık kaba komediye dönüşen metni diri tutmaya yetmiş. Eda Aydınlı, La Fletche rolüyle adeta parlıyor. Mimikleri ve zamanlamaları müthişti. Fulya Koçak, Frosine rolü ile birlikte gayet düzeyli bir seyir sağladı. Dekorların kullanımı güzeldi ancak yetersizdi bana göre, dinamizmi artıracak perde benzeri bir kaç hile katılabilirdi. Benim daha iyi olabilirdi dediğim kısım, finale doğru giderken artan kaosun heyecanı artırması gerektiği idi. Bence güzel bir başlangıç yaptık festivale.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Parkta Güzel Bir Gün

Parkta Güzel Bir Gün, piknik yapan bir çiftin bir anda aralarına sınır çizilmesiyle başlayan absürd komediyi aktarıyor. Verdiği mesaj nedeniyle karakomediye dönmesi beklenen oyun asla zekice olanı seçmiyor ve tek karakter üzerinden komdiyi kurmaya çalışıyor. Tekrarlayan metinler üzerinden yapılan yorucu komedi hiçbir şekilde işlemiyor. Mesajların tutarlılığı da tartışılır. Sınırların eleştirilme konusu eksik, alt metinde verilen ilişkilerde de kötü önermeler var. Ne alaka diyebileceğimiz birbirine hiç bağlı olmayan bir metin çıkmış. "Ördek" metaforuna hiç değinmeyeceğim. Daha kötü göndermeyi çok az gördüm. Festivale yakışmayan skeç tarzında bir oyun olmuş.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Siyahlı Kadın

Siyahlı Kadın, korku türünde bir tiyatro. Geçmiş hesaplaşmalarını bir temsil üzerinden ortaya çıkarmaya isteyen bir kişinin, oyuncu koçu / temsilci tutması ile başlayan macera, oyunun sergilenmesi esnasında siyahlı kadının musallat olmasıyla devam ediyor. 2 saati aşkın bir süresi var oyunun. İlk perde akışa sokarken biraz zorlamış seyirciyi fakat korku öğelerinin olduğu kısımlara geldiğinde hem dekorun çok iyi kullanımı hem de efektlerin zamanlaması, resmen gotik bir şatoda olduğumuzu hissettiriyor. Farklı tarzı ile görülmesi gereken oyunlardan biri. Oyuncuların dinamizmi de ses/ışık oyunlarına ek katkı sunuyor.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Heroides

6 kadının erkeklerden kaynaklı çektiği acıları, erkek kıyafetleri üzerinden, erkeklere bırakmadan yine kendileri tarafından anlatmaları üzerine kurulmuş bir oyun. Kaçıp giden bir eşi, baskıcı bir babayı, kısacası kadın üzerinde hakimiyet kuran tüm erkekleri eleştiren, 6 farklı fakat özde aynı hikaye bir erkek figürüne yazdırılması ile ironiyi tamamlıyor. Canlı olarak eklenen müzikler, bozuk çalan melodiler, seçilmiş şarkılar hepsi güzeldi. Oyuncu performansları da etkileyiciydi. Sözün özü; güzel kadınlardan güzel bir temsil çıkmış.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

Sersemler Evi

Türkiye'de pek örneği görülmeyen (ki tek olduklarını söylemekteler) maskeli ve sözsüz temsillerden biri Sersemler Evi. 500 yıl önce bir gemi kazası gerçekleşmiş ve 3 tane korsan ölmüştür. Günümüzde ise bu bölgenin üzerine inşa edilen bir apartmanın 4 katında gerçekleşen olaylara, korsanların hayaletlerinin musallat olmasını izliyoruz. Maskeli bir oyun için 2 saat iddialı bir seçim ancak sıkmadan izletiyor. 4 katın her bir katı tek plan üzerinde gözüküyor ve bir kapı - bir merdiven ile bu algıyı basitçe çözmüşler. Katmanlı yapıyı verebilmek için kaba çözümlere başvurulsa da etkili olmuş, karışıklığı büyük ölçüde önlemiş bu yöntem. Metin komedi yönünden doyurucuydu. Kimi anları yerelleşme ile kaba komediye dönse de oyuncuların gayretleri ile oyun boyunca gülümsetti. Işık ve müzik oyunlarının zamanlamaları çok iyiydi.
Final için daha etkili sunulabilirdi. Festivalde izlediğim en başarılı oyun oldu kısacası, büyük bir potansiyeli var temsilin.

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤