3 Ocak 2018 Çarşamba

2018 Ocak Ayı Okuduklarım

______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________

2018 OCAK AYI ÖZETİ
______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________


       

  

   


______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________




Ay Işığı Sokağı - Stefan Zweig
Zweig'ten yine bir durum hikaye psikolojik çözümlemesi. Bu sefer kısa kısa 5 hikaye var. Tek ortak noktaları belki de sonları. Bilinmez ve çoğu zaman görmediğimiz, insanların kendi hallerinde neler yaşadıklarını anlatan çıkmazlar. Göz atacak olursak.

1- Ay Işığı Sokağı : Karısının geneleve düşmesini engelleyemeyen, fakat bunda payının olduğuna inandığı için ezilmeye mahkum edilmiş bir adamı, bir denizci gözünden izliyoruz. Zweig'e göre vasat bir hikayeydi.
2- Leporella : Bu hikayeyi çok beğendim. Bir çok münferit hikayesinden çok daha iyiydi. Resmen ot gibi yaşayıp insanlıktan çıkan bir kadının, zengin bir baronun evine hizmetçi olmasıyla birlikte işler değişir, kendi benliğini bulduğuna inanan kadın, baronun suç ortağı olacaktır.
3- Nişan : İşgal sırasında düşman topraklarında kalan bir subayın açlıkla imtihanı. Güzel ve sürprizli bir sonla bitiyor. Beğendim.
4-  Leman Gölü Kıyısında Olay : Savaştan kaçan bir firarinin, evine dönme hikayesi. Mesajlar çok sağlamdı.
5- Avare : Liseyi bir türlü bitiremeyen bir gencin 3-4 sayfalık kısacık öyküsü.



"Rastlantının matkap uçları elmastandır ve içinde bolca tehlikeli tuzak barındıran kader, hiç umulmadık bir yerden kendine bir kapı bulmayı bilir ve kaya gibi sert mizaçları bile temelinden sarsarak darmadağın eder."



 8/10
 (5 Mini hikaye, 4 Güzel öykü) 
İş Bankası Yayınları, 5,10 tl, 80 sf, 2017




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Mağara Arkadaşları - Ayfer Tunç

Ayfer Tunç'tan yalnızlık temalı 8 öykünün yer aldığı bir kitap. 3 tane hikayesi muhteşemdi. Sanırım uzun süre aklımdan çıkmaz, 1 tanesini beğenmedim, gerisi de klasik A.Tunç hikayeleri. Şöyle bir göz gezdirirsek kısaca;

1- Mağara Arkadaşları : Öykünün kahramanı bir apartman, içinde yaşayan kişileri, bağlantılarını ve yalnızlıklarını apartman dilinden anlatıyor.
2- Ses Tutsağı : En beğendiğim öyküsü bu oldu benim için. Bir gün balkonunda oturuken üst katındaki komşusunun neden olduğu sesler ile onu hayal etmeye başlayan adamın hikayesini konu alıyor. 
3- Cinnet Bahçesi : Bir cinayetin anatomisini anlatıyor öykümüz, bir çok kişinin bakış açısıyla tabii ki. Biraz gerçek kesit tadında ilerliyor :)
4- Gençlik Sabah Çiyidir : Çok çok güzel bir öyküydü, yaşlılık hallerini, hayattaki amaçları anlatan, sessiz başlayıp tatlı devam ederken ilginç biçimde sonlanan bir hikaye.
5- Küçükkuyu : Beğendiğim bir diğer öykü. Bunu daha önce OT dergisinde okumuştum. Biraz nefes almak için bir kasabanın pansiyonuna yerleşen adamın hayatı orada tanıştığı pansiyon sahibinin kızıyla değişecektir.
6- Siz ve Şakalarınız : Huzur evinde kalan bir kadının ikinci baharını yaşamak isterken yaşadıklarını anlatıyor. Fena değildi.
7- Alafranga İhtiyar : Hafiyelik peşinde koşan bir gencin karşılaştığı bir kapıcının senfoni konserlerine gitmesini araştırmasıyla ve adamın hayatını merak etmesiyle gelişiyor. Güzeldi.
8- Ana Renkler Grubu : 3 mini öykü var bunun içinde. Beğenmediğim tek öykü buydu. 


"Tarih, fırsat kollar ve hatta geleceği bile hesap eder. Fintecidir, ikna edicidir. Unutturur ve aynı şeyleri tekrar yaşatır."

"Uzaklara gitmeden yaşamış insan, bence yaşamış sayılmamalıdır."




★★ 8/10
 (Hikayelerin 3 tanesi çok güzeldi) 
Can Yayınları, 12,00 tl, 192 sf, 2014



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Hanımların Dikkatine - Seray Şahiner

Seray Şahiner çok acayip bir yazar. Kadın karakterleri hem çok güçlü hem de çok güçsüz, nasıl diyeceksiniz. Şöyle ki, yazarımız bir kere inanılmaz bir gözlem yapmış, Doğu kültürüyle yetişmiş olmasına rağmen batıyı da harmanlayan, zeki, okumuş, belli bir kültüre sahip olmasına rağmen kendisini geriye düşüren (güçsüz kılan) değerlerinden nasıl kopamadığını, mizahi dille anlatıyor. Tabir edilen "Kezban" karakterlerinden biraz uzaklaşıyor bu konuda. İkinci nokta ise dili. Çok ilginç biçimde iç ses ile yazılmasına rağmen olay örgüsünü anlayabiliyorsunuz. Farklı bir tarz. Zweig'in psikolojik çözümlemelerine benzer fakat, sadece kişiyi değil, anlattıklarını da tanıyorsunuz. İlginç, ileride değer kazanacaktır eminim. Tek sevmediğim nokta tüm öykülerin aynı konuda olması. Bir bütünlük oluşturması için ana tema aynı olabilir ama o kadar benzer ki, sanki tüm hikayelerde aynı kadın yer alıyor. Belki de öyle olmasını amaçlamıştır ama ben ufak tefek de olsa farklıklar isterdim. Öykülere geçelim.

1- Ceylan Yürüyüşü : Eski Türk filmlerde gördüğü aşklar gibi yaşamaya çalışan bir hanımın başından geçen bir ömrün özeti bu öykü. Zorlaya zorlaya, ite kaka geçirilen bir ömür. 
2- Fesleğen : Sevdiği adam için güzel bir yemek hazırlayıp onu beklemeye başlayan bir kadının, bize nasıl adamın hayatında ikinci kadın olduğunu anlatan hikaye.
3- Promosyon Kuralları Etiketin Arkasındadır : Sevdiği adamın kendisini aldattığını düşündüğü halde, ondan vazgeçmeyen bir kadının reklamlarda izlediği Coca Cola reklamlarıyla bağdaşlaştırdığı hikayesi. Bu hikayede benim de yaşadığım bir ilişkiyi gördüm. Kadının sürekli baş başa olma çabası, fakat erkeğin bundan uzaklaşıp arkadaşlarıyla bir arada olması. Sevdiğinle baş başa geçirmek istediğin zamanlar yoksa sevmiyormuşsun, uzatmanın anlamı yokmuş :)  
4- Ev Hali : Sevdiği erkeği evine davet etmesiyle birlikte evini temizlerken ilişkisini gözden geçiren bir kadını anlatıyor. Adamın kendisine hayvan gibi davranmasına rağmen, fiziğine ve kültürüne aşık olduğu için vazgeçemiyor.
5- Bikini Bölgesi : Gittiği ağdacıda, kendi ilişkisini sorgularken bulan; fakir, mutaassıp bir ailede yetişen kadının öyküsü.
6- Dumansız Hava Sahası : Uçağa binmek üzereyken sigara molasına çıkarken ilişkisini sorgulayan kadın. (hikayelerin tekrar ettiğini farkettim)
7- Pencere Kenarı : Taşıyıcı HIV virüsü olup olmadığını öğrenmek için kan bağışı yapmaya giden kadının ilişkisini sorgulama öyküsü. (konu aynı olay farklı yine)
8- Pamuk Prenses ve Avcı : Yarım sayfalık tadımlık bir öykü.
9- Kısa Metraj Rüyalar Limited Şirketi : Rakı kokan yeşilçam tadında bir öykü, kitabın en uzun öyküsü.


"Ama insanın en sevdiği Barış Manço şarkısının Kol Düğmeleri olmasının da bir bedeli olmalıydı değil mi?"

"Ekip halinde yaşamayı seviyordu evet, ama okeye dördüncü olmak kesmezdi onu. Beatles'a beşinci, Real Madrid'e onikinci asil, Kırk Haramilere Ali Baba olmalıydı Mehmet."

"Sen benim tarihçemsin demişti. Sigarasından mest olmuş bir yudum aldı, Ben de senin geçmişini sikeyim! demiştim."

"Dört ayrı ırmağından nimetler akan cennetmiş, yemeye ekmeğimiz yok be! Huriler de bu itleri bekliyor cennette demek? Burada becerdiler sanki tekeşli olmayı da mükafat olarak harem veriyorsun."



★★ 8/10
 (9 kadın-9 hikaye-aynı dert, farklı olaylar) 
Can Yayınları, 12,95 tl, 224 sf, 2011




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Rüyalar ve Karabasanlar I - Stephen King

Stephen King genel olarak romanlarıyla ön plana çıkar, bundan 20 sene önce kitaplarının çoğunu okuduğum yazara şöyle bir geri dönüş yapmak istedim. Hikayelerini okumadığımı fark ettim ve Rüyalar  Karabasanlar'ın ilk derlemesiyle başladım. İlginç konulara sahip fakat bir kaçı gerçekten hiç anlam veremediğim bir iki hikayeyi de barındırıyor. Dolan'ın Cadillac'ı zaten film oldu, bahsetmeye gerek yok. Küçük çocuklara katlanmak güçtür, ithaf ve benim sevgili tayım hikayelerini beğendim. Genel itibari ile ilginç ve akılda kalacak hikayelere sahip. İnce mizah anlayışı yine devam etmekte. Güzeldi, tavsiye ederim, güneşli bir pazar günü parkta bitirebilirsiniz :)

1- Dolan'ın Cadillac'ı : Filmi de çekilen öykü bir intikam öyküsü. Öğretmenlik yapan bir adamın karısının ölümüne neden olan mafya liderine karşı yaptığı planları ele alıyor. Güzeldi. Ben okurken karakterle birlikte yoruldum resmen.  
2- Küçük Çocuklara Katlanmak Güçtür : Hakan Bıçakcı okurlarının seveceği türden bir hikaye. Öğretmenlik yaptığı okulda bazı çocukların ilginç davranışını saptayan bir kadının yaşadığı korku dolu anları anlatıyor hikaye. Beğendim bu hikayeyi de.
3- Gece Pilotu : Seri katil bir vampirin peşine düşen gazeteciyi konu alıyor, idare eder bir hikayeydi.
4- Popsy : Konu olarak en etkileyici girişi yapsa da sonunda aşırı mantıksız geldi, kısa ve idare eden bir hikaye.
5- İthaf : Tuhaf bir hikayeydi, oğlunun yazdığı bir kitapta kendisine ithafta bulunması nedeniyle bir arkadaşına başına gelen garip olayı anlatmaya başlayan kadını ele alıyor. Beğendiğim bir hikaye.
6- Benim Sevgili Tayım : Diğer hikayelerden bağımsız bir havası var. Yaşlılıkla ilgili çok güzel konulara değinilmiş. Ölümü bekleyen bir adamın torunu ile olan sohbetini ele alıyor hikaye.
7- Marple Sokağındaki Ev : Uzaylı hikayesi, evlerinde deliklerden sızan bir ışık huzmesi bulan çocukların, annelerini kurtarma hikayesi. Beğenmedim.
8- Oynayan Parmak : Teoride güzel pratikte idare edecek bir hikaye, lavabosundan parmak çıkan adamın gerilimli hikayesi :)


"İş sadece para olsaydı, yaşamımın sonuna kadar Karayipler'de bir adada günbatımını seyreder, tırnaklarımın uzamasını izlerdim."

"Kendi yerini bilmesi için en tepedekilerin bile zaman zaman uyarılmaya ihtiyacı vardı."

"Ders yıllar boyunca bir şey öğretmişti. Dünyanın en iyi mülakat aracı anlayışlı bir gülümsemeydi."

"Bir şeyi hiç unutma Clive. Zamanın, ne kadar hızlı saydığınla bir ilgisi yoktur."

"Başıma saman makinesi kazası geldikten sonraki o uzun haftaları düşünüyorum da, Tanrı'nın yaşayan ve düşünen yaratıkları neden yaratmak istediğine bir türlü akıl erdiremiyorum."

"Babam hep söylerdi, gülümseyen bir kişiye asla güvenme, diye."


★★ 8/10
 (Üstad King'ten 8 tane değişik hikaye) 
Inkılap Yayınları, 14,45 tl, 224 sf, 2011




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Kağıt Ev - Carlos Maria Dominguez

Kitap farklı bir şekilde, bu kez okuyucuları anlatıyor, yazma süreciyle ilgili değil, okuma süreciyle alakalı bir hikayeyi temel almış. 4-5 yaşlarımda evdeki kitaplardan içine girilebilecek kadar boşluk bırakır, üst üste dizer, sonra onu ev yapıp içine girerdim, tam da hikayemizin öyküsü bu. Sürpriz bozan vermek istemiyorum, eğer kitap almayı seviyorsanız, koleksiyonla ilgileniyorsanız, biraz da kendinize bir eleştiri getirerek kitabı severek okursunuz. Ayrıca bir kaç yerde, gerçekten şaşırtıyor. Bence eksiği, kısa olması, konuyu detaylandıramaması. Ama kötü değil tabii ki.



"Şehrin sokaklarında sizlere iyi bir tanımlamanın nelere kadir olduğunu gösterebilecek milyonlarca araba çamurluğu var."

"Çoğunlukla bir kitaptan kurtulmak ona sahip olmaktan daha zordur. Kitaplar, sanki asla geri dönemeyeceğiniz bir anın tanıkları gibi, bir ihtiyaç ve unutkanlık anlaşmasıyla tutunurlar insana."

"Elektriğin icadından önce yazılan eserleri mum ışığında okumanın esprisini yapardık. Gereksiz bir antikalık gibi gelebilir kulağa, fakat bir yağlıboya resme mum ışığında baktığınızda, ne kadar iyi aydınlatılırsa aydınlatılsın, resmin normalde olduğundan çok daha farklı bir hal aldığını görürsünüz."


★★ 7/10
 (Okurları ele alan farklı küçük bir kitap) 
Jaguar Kitap, 7,20 tl, 94 sf, 2015




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤










➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

____________________________________________________________________
____________________________________________________________________

DERGİ GÜNLÜĞÜ
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________



Bavul #21.Sayı

# Ne demişti Samuel Beckett "Hep denedin, hep yenildin olsun. Yine dene, yine yenil. Daha iyi yenil.

Meltem Demirkıran





Ot #54.Sayı

# Mutluyken, kurtarıcı anılar al yedeğine. Sevdiceğinin yüzüne uzun uzun bak mesela. Paça boyundaki gizli pay gibi.. Özlem büyürse, sök ve uzat!
# Gücünden haberdar olanın, adaletinden korkarım.
# Arkadaşlığın bir üstü, sevgili olmanın bir altı diye bir yer var, evdeki koridor gibi. Uzun ve gereksiz!

Başak Buğday - Ihlamur Günlükleri

# Norveçliler, az rastladıkları güneşli günde bira içme durumunu Utepils diye adlandırmışlar. Bizde yasak.
# Almanlar, daha önce gitmedikleri bir yeri özlediklerinde Fernweh derlermiş. Türkler sigara yakıyor.

Bulut Uçar - Yeminsiz Tercüman


____________________________________________________________________
____________________________________________________________________



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤








➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤







➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


DERGİ DAĞILIMI




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


YAYINEVİ DAĞILIMI




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




2018 OCAK - 2018 ARALIK
OKUNAN KİTAPLAR & DERGİLER