13 Mayıs 2016 Cuma

2016 Mayıs Ayında Okuduklarım



Merhume - Murat Uyurkulak
Ağır bir tokat gibi geliyor Uyurkulak'ın kitapları. Önce Tol ile silkeledi, Har ile harladı. Bazuka ile bombaladı, şimdi merhume ile gömüyor bizleri. 
Yitip giden hayatları yitirmeden anlatarak yine bir anlam yüklemeden döve döve sövüyor Uyurkulak. 
Karakterler yine ilgi çekici, her birinin kendine has özellikleri var. Tecavüzler, çarpık ilişkiler ve LGBT. Bir de yanında ülke eleştirisi, bir tutam gazeteciliğe biraz yazarlığa çokça hükümete ve erkek hegemonyasına eleştiri oluşturuyor. 
Sevgisiz büyüyen, sevilmeyi amaçlayan insanları anlatıyor. 
Sonlarına doğru da acıtıyor. Besbelli batırıyor kalemini. 
İmzasını çakarken kendisine de sövüyor. Ulan böyle kitap mı yazılır diye.
Samimi ve gerçekçi, aklına gelen bağımsız hikayeleri de yediriyor üstelik.
Eğer yer altı edebiyatına alışkın değilseniz hiç bulaşmayın. 
Aşina iseniz kaçırmayın.
Çok lafa gerek yok. 
Yeni Uyurkulak kitabı.
Bence olmuş.

 8/10
 (Okunmalı, saklanmalı) 
April Yayınları, 14.60 tl, 320 sf, 2016




Bir Serçe Düştü - Wilbur Smith
Macera romanlarının usta ismi Wilbur Smith'in en büyük seri romanı Courtney Serisi 3.kitabını bu ay okuma fırsatı buldum. İlk kitap Bencil ve ikinci kitap Fırtına'nın ardından 5 seneye yakın bir süre sonra tekrar seriyi sürdürmek güzel bir deneyim oldu. Kitap genel olarak yine Afrika'yı ve erkekler arasındaki çekişmeleri ele alıyor. 
Kölelik, sistem karşıtlığı ve ırkçılık üzerine yoğunlaşan kitapta, yer yer sosyalist düzene karşı çıksa da, genel anlamda Afrika'nın temel sorunlarını anlatıyor.
İlk iki kitabın başkarakteri Sean Courtney ise artık devrini çocuklarına ve onların aşklarına bırakmış vaziyette.
13 kitap sürecek olan bu seriye devam etme niyetindeyim. İlk kitaptaki heyecan bir nebze azalsa da hiç bitmeyen bir aksiyonun peşinde olmak insana keyif veriyor.

 7/10
 (Seriye başlayanlar devam ettirmeli) 
Altın Kitaplar, 17.28 tl, 477 sf, 1999


İstanbul'da Bir Merhamet Haftası - Murat Gülsoy
Bir proje vardır, 7 kişiye Ernst'ün Merhamet albümünden tablolar gönderilir ve yorumlanması istenir. Bu 7 kişi birbirinden tamamen bağımsız kişilerdir. Bir narsist, kendini geliştirememiş boş bir memur, bir şair, kafası karışık bir arkadaş, akademisyen bir burjuva, karamsar bir kuzen ve torun sahibi bir adam.
Bu 7 kişinin ayrı dünyalarından ayrı yorumlar gelir. Birbirini tanımayan bu grup tablolar ile birlikte kendi benliklerine bir yolculuğa çıkacaktır.
Tarz olarak çokça Oğuz Atay, biraz Camus, biraz Sartre, üslup olarak bi miktar Borges katarak kaleme alınan bu kitaptan da bu yazarı tanıdığıma da çok memnunum.
Şiddetle tavsiyedir.

"Arzu vezninde bir yaşamın oldu diye korkma, kimse senden daha iyi durumda değil. Cehennem neden kalabalık sanırsın? Ötekiler hep orada."

"Galiba ben tüm azâları sertleşmiş, ruhu kabuk bağlamış bir adamım. Yaşlanmak böyledir. Aslında yaşlanmak değil de olgunlaşmak demeli; çünkü yaşlandıkça bu kabuk da inceler, gerekli gereksiz ağlar kimi yaşlılar. Gözleri sulanır hemen. Ben de mi böyle olacağım? Belki."

"Bazen bu hayal kötü bir rüya gibi ağlatmaya çalışıyor beni, göz pınarlarım karıncalanıyor, ama biliyorum ağlayamam ben, ağlamam. Ağlayabilmek için insanın yaralanması, yaralanabilecek kadar yumuşak bir yerinin olması gerekir."

 8/10
 (Okunmalı, saklanmalı) 
Can Yayınları, 15.96 tl, 264 sf, 2016




* Yıllık hedef 40'tan 60'a çıkarılmıştır.




10 Mayıs 2016 Salı

2016 Mayıs Ayında İzlenenler

Bu ay yeni bir özellik daha eklendi, film incelemelerinin en altında puanlama ve ödüllerden sonra, kimlere hitap ettiği ve önemli sekanslar hakkında spoilersız kısa bilgilerin yer aldığı bir bölüm ekledim.



Kötü Kedi Şerafettin
Nereden başlanmalı bilemiyorum :) Kötü kedi şerafettin yıllarca takip edip bayıla bayıla okuduğumuz bir çizgi roman serisiydi, açıkçası film olacağını öğrendiğimde 1 senelik bir süreç boyunca heyecanla bekledim. Seslendirenleri görünce tamam bu film kötü çıkmayacaktır dedim. Bazı sebeplerden ötürü 2-3 sefer niyetlenmeme rağmen gidemedim sinemada. Şimdi izlediğimde gidemediğime ve para kazandıramadığıma inanılmaz üzülüyorum. Anlayın artık para kazandıramadım diye üzülüyorsa bir insan o film olmuştur.
İlki bir Türk animasyon filmi olmasından değil, Türkiye.'yi yansıtan inanılmaz başarılı bir animasyon film olmasından gurur duydum. İkincisi, senaryosu, çekim tekniği ve İstanbul'u bu kadar güzel yansıtmalarından dolayı Anima İstanbul'a bayıldım. Kaç senedir bu film için çalıştıklarını söyledikleri tüm haberler doğruymuş demekki diye düşündüm. Belki sıcağı sıcağına olacak ama 2016 yılında izlediğim ve en çok zevk aldığım filmlerin en başlarında yer alıyor. Sabırsızlıkla 2. filmi bekliyorum. Umarım gelecektir. Çünkü Yekta Kopan'ın seslendirdiği Cemil'e henüz doyamadık :) 
6 haftada 3 milyon TL hasılatı geçen filmin akıbetini araştırmama rağmen bulamadım ancak 2.film için yeterli destek olmuştur diye düşünmekteyim. Şerafettin olmasa bile bu ekipten başka bir film beklemekteyim. 
İzleyin izlettirin hatta elinizden geliyorsa bunu yayın. 
Güzel işler yapan, hatta filmlerinde bir yerlere gönderme yapıp cesurca sanatını yapan kişiler pek kalmadı. 
Destekleyin. 
Destek verin.
--
Imdb : 8,3
Rotten Tomatoes : -
Sosyal Mühendis Kafası : 8,3
Bütçe : 4.500.000 TL

Kime hitap ediyor : Yetişkinlere
Nerede, ne zaman, kiminle : Evde, Arkadaşlarınla
Senaryo : İlk denemeye göre çok başarılı
Mesaj : İnsan mıyız huleayn?
Oyuncular : (Seslendirenler) Şerafettin dışında çok iyiydi
En iyi Sahne (Spoilersız) : Cemil'in bulunduğu sahneler
Filmin Sonu (Spoilersız) : İkinci filmin habericisi gibiydi

--------------------------------




Delibal
Çok açık özetleyeceğim. Lidya Tuğutlu dışında zaman kaybı. Niye bitirdim, niye sonuna kadar izledim onu da bilmiyorum gerçi. Çekim olarak sıkmadı belki ama klişe konu, başarılı oyunculuğuna rağmen çizilen saçma sapan bir erkek karakter, "Bipolar" bozukluğun derinine inemeden yapılmış bir film. Türkiye için ortalama, sinemaseverler için vasat altı bir film.
--
Imdb : 6,8
Rotten Tomatoes : -
Sosyal Mühendis Kafası : 4,5
Bütçe : araştırma gereği bile duymuyorum


Kime hitap ediyor : Gençlere
Nerede, ne zaman, kiminle : Sinemada, sevgilinle
Senaryo : Klişe, iyi işlenmemiş
Mesaj : Sevdiklerinizle aranıza bir engel girmesine izin vermeyin
Oyuncular : Lidya kurtarmış durumu
En iyi Sahne (Spoilersız) : Taksiden inip kavgaya giderkenki sekans
Filmin Sonu (Spoilersız) :  Beklediğim bir şey yoktu zaten.

--------------------------------



Tangerines
Çeçenistan ve Gürcistan savaşının olduğu bir bölgede mandalina yetiştiren ve evini terketmeyen bir kaç adamın bulunduğu yerde bir çatışma olur. Biri gürcü biri çeçen iki adamı kurtarıp evinde ağırlayan Ivo, her iki adama da insanlık dersi verecektir. 
Savaş karşıtı kara mizah örneği bir film.
Gürcü - Estonya ortak yapımı olmasına rağmen savaşı sorgulatan ve insan olmak bu kadar zor değil temalı film hem müzikleri hem de anlatımı ile çok başarılıydı. 
"Çeçenistan ve Gürcistan ne için savaşıyorlar söyleyeyim : Mandalinalar"
Çünkü bu toprak uğruna birbirlerini öldürüyorlar ve biz mandalina yetiştiriyoruz burada. Söylesene bunun adı narenciye savaşı değil midir?
--
Imdb : 8,4
Rotten Tomatoes : 8,6
Sosyal Mühendis Kafası : 8,5
Bütçe : 600.000 €
19 ödül var her birini yazamadım :)


Kime hitap ediyor : Dram ve kara mizah sevenlere
Nerede, ne zaman, kiminle : Tek başına evde
Senaryo : Son derece başarılı
Mesaj :  Savaş gereksizdir
Oyuncular : Sırıtan yoktu.
En iyi Sahne (Spoilersız) : "Narenciye Savaşı" Sahnesi
Filmin Sonu (Spoilersız) :  Etkileyici bir finaldi.

--------------------------------


The Road Within
Bazı problemlerle uğraşan 3 gencin kaçış ve yol hikayesini ele alan tatlı bir filmdi. Ancak o kadardı. :) Derinlik katsayısı biraz yapaydı ancak geri kalan herşey yerli yerindeydi. Yol filmi sevenler izleyebilir.
--
Imdb : 7,1
Rotten Tomatoes : 3,3 (Fresh) - 6,8 (Liked)
Sosyal Mühendis Kafası : 7,1

Kime hitap ediyor : Yol filmi sevenlere, Hem gülelim hem üzülelim diyenlere
Nerede, ne zaman, kiminle : Yetişkin aile bireyleri ile, evde
Senaryo : Özgün olmasa da fena değildi
Mesaj :  Kusur diye birşey yoktur, görmesini bilene
Oyuncular :  Zor roller, ortalama üstü oyunculuk
En iyi Sahne (Spoilersız) : Dostluklarının pekiştiği veranda sahnesi (resimdeki). 
Filmin Sonu (Spoilersız) : Eh yani! dedirtti.




Me Earl And the Dying Girl
Geçtiğimiz sene akademi ödüllerine Whiplash'i gönderen Sundance film festivalinin bu sene uygun gördüğü film bu film oldu. Kamera açıları, konuyu ele alış biçimi ve bölümlere ayrılmış anlatımı ile çok tatlı bir film çıkmış ortaya. 500 Days of Summer'ı anımsatan pastel renkli anlatım biçimi bu tarz filmlere çok yakışıyor. 
--
Imdb : 7,8
Rotten Tomatoes : 8,2
Sosyal Mühendis Kafası : 7,6
Bütçe : 8.000.000 $

Kime hitap ediyor :Gençlere, ailelere
Nerede, ne zaman, kiminle : Evde, sevgiliyle, aileyle
Senaryo : İndie tarzına uygun birkaç farklı çözümleme içeriyor. Hoş.
Mesaj : Hayat kısa, hayatı yaşa.
Oyuncular : (Seslendirenler) Yaşlarına göre başarılı
En iyi Sahne (Spoilersız) : Hastane odası sahnesi
Filmin Sonu (Spoilersız) : Güzel tat bıraktı

--------------------------------

 

EN İYİ FİLM ÖNERİSİ : TANGERINES
ÖNERİLMEYEN FİLMLER : DELİBAL
EN İYİ OYUNCULUK :  YEKTA KOPAN (SESLENDİRME- Kötü Kedi Şerafettin)
EN İYİ SİNEMATOGRAFİ :  TANGERINES
EN İYİ SEYİR ZEVKİ (AKICILIK) : 
 KÖTÜ KEDİ ŞERAFETTİN, ME EARL & DYING GIRL
EN İYİ MERAK HİSSİ :  TANGERINES
EN İYİ KONU :  TANGERINES
EN İYİ MÜZİK :  TANGERINES

ONUR ÖDÜLÜ :  SEINFIELD (Dizi)
(1.Sezon ile başlangıcı yaptık bu ay)