22 Ağustos 2022 Pazartesi

2022 Ağustos Ayı Okuduklarım

        

_____________________________________________

2022 AĞUSTOS AYI ÖZETİ
_____________________________________________
                

      



_____________________________________________




Mesafenin Şiddeti - Yalçın Tosun

Sıradışı gibi gözüken fakat hayatın içinden yanıbaşımızda olan karanlık-karanlığa itilen hikayelere can veren bir yazar Yalçın Tosun. Ötekilerin hikayeleri diyebileceğimiz öyküler var. Cinsiyet, aile kavramlarını pas geçen, aşka, hayallere odaklanan bir kitap Mesafenin Şiddeti. Ailelerin, ilişkide olan kişilerin birbirilerine uzaklaştıkça yer alan öfke duygularını tadıyoruz bu kitapta. İlk öyküde etek giymek isteyen erkek çocuğundan başlayarak, hayallerini karanlık bir odada gerçekleştirmeye çalışan hiç büyümemiş çocuklara dek uzanan bir yolculuğa çıkıyoruz. Yalçın Tosun, bazılarına sert gelebilir, farkında olunamayan konuları ele aldığı için ama benim için gerçekçi, bazen çarpıcı olarak metinlerini el alıyor.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


Küçük Yuvarlak Taşlar - Melisa Kesmez

Melisa Kesmez'in anne olduktan sonra yayınladığı ilk yetişkin kitabı Küçük Yuvarlak Taşlar'da anneliğin getirdiği ilginç bir ruh hali karşımıza çıkıyor. Bir yazarın ikinci ve olgunluk dönemine şahit oluyoruz resmen. Önceki kitaplarındaki duygusal yoğunluğu üst düzey olan öykülerinden sonra birbiri ile ilintili fakat bağımsız gibi gözüken 3 kişinin hikayelerini dinliyoruz. Ahmet, Nergis ve Elif. Nergis'in hikayesi ölüm ve yaşam üzerine bir taş yuvarlarken denize, Elif'in hikayesi ise ilkgençlik aşkları, aldatışları ve aldanışlarını bize gösteriyor. Ahmet ise kitaba mükemmel bir son hazırlıyor. Kitabı 2 saatlik bir otobüs yolculuğunda bitirdim. Bittikten sonra kapağı kapattım ve uzun süre bakakaldım. Boğazım düğüm düğüm, bu ailenin hikayesinin devamını tahmin etmeye çalıştım. Hayatınızda içtiğiniz en güzel şarabı yarım bırakmak zorunda kalmak gibi bir his ile noktaladım.

"Sonra dönüp yüzüne bakınca anlıyorum, yok, şaka yapmıyor, gözlerini gözlerime dikmiş benden bir işaret, bir "Hadi!" bekliyor nefesini tutmuş. Korkuyorum o zaman. Sessiz kalıyorum. Ağzımı açarsam narin bir eşyayı devirip kırarmışım gibi geliyor. Sessizliğimi affettirmek, anı geçiştirmek için gözlerimi gözlerinden kurtarıp başımı omzuna yaslıyorum hemen. Mehmet'ten kaçmak için Mehmet'e saklanıyorum."

"-Sigaran var mı?
-Sen sigara mı içiyorsun?
"Bir şeyi tutuşturmam lazım."

"Benim annem öldü. Çok oldu. Ben küçükmüşüm. Bana olan şeyi pek hatırlamıyorum. Belki bu iyi bir şeydir. Ama annenin ölümü, alışması en zor şeyleden biri olmalı. Bizi taşıyan kabın devrilmesi gibi bir şey bu."

"Elif, sana bir şey diyeceğim. Ben senin babanım. Hâlâ. Sen de benim kızımsın. Sonsuza dek öyle kalacaksın. Seni çok seviyorum. Seni o kadar seviyorum ki, seni düşünürken içim gökyüzü kadar büyüyor, hayattaki her şey katlanır oluyor. Daha iyi biri yapıyor beni senin baban olmak."

"O uğursuz gece sabaha kadar odalar arasında dolanıyor, yatağa gelmiyor Mehmet. Bağırmıyor, bir kötü söz söylemiyor, kapıyı çarpıp gitmiyor, hiçbir şeyi duvara fırlatıp paramparça etmiyor. Sessizliğiyle yıkıp döküyor ortalığı. Öksürüyor biteviye. Söyleyemediği her şeyi sabaha kadar öksürüyor."





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler - Yalçın Tosun

Yalçın Tosun yine 4x4, 16 hikayelik bir kitapla yerini edebiyat sahnesinde alıyor. Her zaman bir el hissediyorsunuz boğazınızda. Sürekli olarak bir ayağımız çukura girecekmiş gibi ilerliyor öyküleri okurken. Bazı durumlar aktarılırken üstü kapalı bir anlatım tercih edilirken bazen de altını çizmekten geri kalmıyor. Çarpıcı hikayeleri sevenler tercih edebilir.

"Kimseye, kendine bile tüm hayatını anlatmamalı insan. Çünkü bu kötülüğü hiç kimse hak etmiyor."

"Yine de biraz bekledim, sen gelmeyince zor attım evden kendimi. Evden attım derken mecazi anlamda söylemiyorum. Balkondan attım desem daha anlaşılır olur belki. Ne yapayım, aklıma o an yapacak daha iyi bir şey gelmedi. Aşağı hızla inerken, apartmanın camlarına vuran yansımanı gördüm. Hızla yukarı çıkıyordun ben düşerken."

"Gözlerimi tekrar kapattım. Uyuyormuş gibi, anlarsınız. Yoksa anlamaz mısınız? Hiç yapmadığınızı söylemeyin lütfen. Hayatın ağırlığını başka bir yerinden tartmak için yapılan şeylerden biridir bu. Çocukken yeni yakılmış sobanın çıtırtılarına uyanıp, yorganın gözlerinin hemen altına kadar örtülü bir halde, kahvaltıyı her sabah aynı sabırla hazırlayan annemi yarı açık gözlerle ve şaşkınlıkla izlerken aldığım zevke benzer bir durum denebilir."




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤







➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤







➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


BONUS






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

DERGİ DAĞILIMI


➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

YAYINEVİ DAĞILIMI




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


2022 OCAK - 2022 ARALIK
OKUNAN KİTAPLAR & DERGİLER










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder