31 Ekim 2016 Pazartesi

2016 Kasım Ayında Okuduklarım

______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________

KASIM AYI ÖZETİ
______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________



    

    

      


   

    

______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________




Nisyan - Murat Gülsoy
Nisyan; Unutma, Unutuş anlamına geliyor. Bir yazarın son günlerini anlatıyor, ama öyle bilindik cümleler ya da kurgu ile değil tabi ki. Murat Gülsoy farkı ile kelimelerin arasında depresif, hayata tutunmaya çalışan fakat hiçbir şey gerçekleştiremeyen geçmişe saplantılı bir yazarı okuyucu yorumuna bırakarak anlatıyor. Benim yorumum, torunu ile geçmişe dönmeye çalışan felçli bir yazarın son aylarını anlatmasıydı. Baba-oğul ilişkilerinin temelinde, karanlık atmosferi çok sağlam anlatmış. Eğer hayal gücünüz geniş ise kitabı okurken ürkebilirsiniz. Zira zaten elinden bir şey gelmeyen bir adamın sığındığı tek liman hayal gücü oluyor. 




"Geçmişi söyle bana. Kadın gülümsüyor bilmeden. Kalabalık çok insan. Bir de kuş geliyor uzaklardan. İyi bir kuş. Merakımı yenemiyorum. Heyecanlanıyorum. Geçmişten haber var mı?"

"İçinde aradığım her neyse bir zamanlar bulmuş olmalıyım. Fotoğraflardaki boşlukların yanında hep mutlu yüzler. Sonsuz bir fotoğraf anı içinde sevmeye devam ediyorlar. Oysa yanlarında hep boşluk var."

"Ellerim sadece ıslak ahşaba değiyor. Bir gemi hayali kuran tabut. Kuşkulu bir yerindeyim mekanın."



 7/10
 (Farklı bir tarz, hayal gücünü zorluyor) 
Can Yayınları, 9.12 tl, 107 sf, 2013



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Bizim de Renkli Televizyonumuz Vardı - Onur Gökşen
Onur Gökşen'i OT dergisindeki yazısıyla tanıdım ilk defa, samimi bir üslubu vardı, denenir bu dedim ve birkaç kitabını sipariş ettim. Okuduğum ilk kitabı da bu oldu. 
90'lar da büyümüş olduğunu her cümlesinde belli eden, genelde 25-40 yaş aralığına hitap eden yazılarla karşılaştım. Tespitler yerli yerinde, yazım ise güzeldi, yer yer uzun süreli güldüm. Tarz olarak Selçuk Aydemir'in Mahalleden Arkadaşlar'ı ile Umut Sarıkaya'nın Benim de Söyleceklerim Var'ına benziyor. 
Kafa dağıtmak için birebir.
Tavsiyemdir.


"Hayatınızla ilgili hesap vermeyi o yaşlarda öğrenirsiniz. Hele bir de babanız sinirliyse, yanağınızın açısını, gelecek tokada göre en az acı verecek şekilde ayarlamayı bile öğrenirsiniz. İnsan hangi konuda geri zekalı olacağını seçiyor bence."

"Daha sonra mezarına bile gidemedim. Özür dilerim. Gelemiyorum sana, çünkü mezarına gelirsem gerçekten öleceksin, hem o zaman rüyalarıma da girmezsin."


 8/10
 (Bol tespitli samimi hikayeler) 
Okuyan Us Yayınları, 8.36 tl, 208 sf, 2010 (Cep Boy)



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


Yedi Kere Sekiz - Onur Gökşen
Onur Gökşen'in okuduğum ikinci kitabı oldu bu ay, üst üste okuyunca farkları daha iyi anlayabiliyorsunuz. Üslubunu daha geliştirmiş, anılar daha oturaklı duruyor bi kitapta. Özellikle kardeşi Mert'i o kadar anlatıyor ki, tamamıyle onun üzerinden yürüyor hikayeler. Beğenerek okudum. 




"ailesinden miras bir zekası vardı, annesi ve babası üniversitede öğretim üyesiydi, benim annem babam ise sadece annem ve babamdı"

"Bir anne çocuğuna kendisi ısıtsın da yesin diye sebze yemeği yapıyorsa açlıkta ölmesini istiyordur bence."

"Hava çok soğuktu, yürürken kardeşim ağzıyla hoh yapıp çıkan buharları izliyor, ben de ona bakıp 'Acaba kardeşim sonsuza kadar böyle salak bir çocuk mu olacak?' diye düşünüyordum"


 8/10
 (Bol tespitli samimi hikayeler) 
Okuyan Us Yayınları, 14.06 tl, 161 sf, 2012 (Cep Boy)



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Müptezeller - Emrah Serbes
(Yazarlığı bırakma, boksa başlama konusuna hiç girmeyeceğim. Zaten çok tartışıldı.) Erken Kaybedenler, Emrah Serbes'in en iyi kitabıydı bana göre. Herkesin bir dönem yaşadığı hayal kırıklıklarını, küfürle ve hayatın gerçekleriyle bezeyip yansıtmıştı. Müptezellerde ise sanki erken kaybetmeye doyamayanların kaybediş hikayeleri devam ediyor. Daha vurucu, daha b.ktan ve daha isyankar biçimde. Üstelik katkı madde ilaveli. Arka arkaya çamura saplanmak ve debelenmek. Debelendikçe daha da batmak. İşte bunu güzel anlatıyor. Ayrıca Antalya'dan kesitler görmekten de mutluluk duydum, bu şehirde yaşayan biri olarak.
Umarım bu tarz devam eder ve karakter gelişimini daha rahat görebiliriz.



"Şimdi düşünüyorum, kaç yıl sonra, alkol, sigaralık, kubar, extacy, eroin, kokain, amfetamin, roj, taş, çakmak gazı, bonzai ya da edebiyat fark etmez, ne kadar yitik, umutsuz ve unutulmuş olduğunuz da fark etmez, hayatınızın hangi döneminde olduğunuz da fark etmez, hepsi geçer, hepsi biter, hepsinin kafası siktirip gider, karanlığın kalbiyse her zaman orada kalır, atmaya devam eder, duyması gerekenler için. İçimden öyle geldi o gece, falezlerin ucunda, ulur gibi, acıyla havladım birkaç sefer, sonra baktım birileri yaklaşıyor, hemen sustum."

"Babam hüngür hüngür ağlamaya başlayınca da önce bisikletli bir çocuk durdu babamın önünde, sonra mahallenin diğer çocukları geldi. Babanızı çoluğun çocuğun önünde ağlarken görmek çok kötü bir şey.
Ona üzülmüyorum ki ben dedi babam. Her ay evin taksitini ödedik de ne oldu? Bak, uçup gitti elimizden balon gibi. Keşke seni ağlatmasaydık çocukken. Keşke sana o akülü arabayı alsaydık."

"Bir insana duyulan sevginin çaresizlikle kesiştiği anlar, hep aynı. Boşa konuşmak, aşkta da ölümde de, hepsi bir. Umut biter, sadece sözler kalır, kırık dökük, yaralı, tedirgin, gücenik. Hiç söylenmese de olacak, hiç söylenmese sonradan çekilen azapları da daha az olacak."




 9/10
 (Önceki kitabına göre çıtayı fena yükselttiği için bu puanı haketti) 
İletişim Yayınları, 11.02 tl, 163 sf, 2016



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Cin Aynası - Ercan Kesal
Devrim yılları, sol kesimin acı çektiği yıllar. Ercan Kesal, yine Anadolu'da geçirdiği yıllardaki anılarını birleştirip kitap haline getirmiş. Yazıların tamamına yakını Birgün gazetesinde yazdıklarıyla ilgili. Bir derleme kitap olmuş kısaca. Buram buram sistem ve devlet eleştirisi var. Hedef belli etmeden başımıza nelerin geldiğini açık biçimde anlatıyor. Çözüm önerileri de sunuyor. 
Çocuklar ve anneler ile ilgili yazdıkları gerçekten çarpıcıydı. 



"Yalnızlıktan korktuğumuz ama sürekli yalnız kalmaya çalıştığımız, yalnızlığımızın yetmediği ve bitmediği bir çağdayız"

"Bellekte kalan yakılmaz. Acının yeri derindir, üzerindeki kabuk soyulur. Belek acı'nın evidir. (Cogito)"

"Afrikalı kabilelerde kadınlar, ölen yakınları için parmaklarını keserlermiş. Bizim de ölen her kardeşimizle birlikte kesip attığımız bir parça vardır kalbimizde. Hemingway, "Bir nesil biter, yeni bir nesil gelir. Güneş doğar, batar. Yeryüzü sonsuz gider. Tüm ırmaklar denize akar, ama deniz dolmaz"diyor. Elhak, doğruymuş"

"Şimdi bize susun diyorsunuz. Çocuklarımız ölürken, sokaklarda sorgusuz sualsiz tekmelerle canları alınırken, gül yüzlü kızlarımız karanlık ormanlarda yakılırken, kar topu oynamaktan başka suçu olmayan arkadaşlarımız öldürülürken, itiraz edenlere, zulme, haksızlığa karşı çıkanlara susun diyorsunuz ya. Belki susarız. Ama o zaman kulaklarınızı kapatın. Sustuğumuz zaman söylediklerimizi hiç duymak istemezsiniz çünkü."

"Kimin işi bu Gezi meselesi? sorusunu hemen cevaplayabilirim bu yüzden. Bana kalırsa üşüdükçe kendini yakan çocukların işidir Gezi. Çok gitmek istediğiniz bir konser için, karaborsadan bilet almaktır da diyebiliriz. Nasıl söylesem, şöyle bir örnek de verebilirim. Gezi, çocukların canının erik istemesidir."




 8/10
 (Sistem karşıtlığı, savaş karşıtlığı kokan anılar) 
İletişim Yayınları, 15.96 tl, 292 sf, 2016


➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


Hah - Birgül Oğuz
Hah, bir ağıtı, terkedilişin ardından yaşanan hayalkırıklığını anlatan bir kitap. Öyle bir hayal yitkinliği ki kendi benliğinden ödün verip, yaşama dair umutların birer birer patladığı bir yaşam söz konusu oluyor. Okuması ve sindirilmesi biraz zor bir kitap. Sayfa sayısına göre anlattığı fazlasıyla dolgun olsa da, deneysel bakış açısı insanı bir an önce bitirmek için teşvik etmiyor. Değişik duygular uyandırdı, hatta betimlemeleri beğendim de diyebilirim. Ancak tam anlamıyla okuyucuyu yakalayamayan bir yapısı var. Bir şans daha verilebilir yazara. Kısa bir yolculuk zamanında bu öyküyü de okuyabilirsiniz.



 6/10
 (Deneysel anlatım, değişik) 
Metis Yayınları, 6.75 tl, 88 sf, 2015



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Hasar Tespit Çalışmaları - Metin Üstündağ
Metin Üstündağ'ın yazı diline aşina olanların rahatlıkla metaforlarda kendini bulabileceği türden bir kitap. Kelime oyunlarıyla okuru şaşırtmayı ve gülümsetmeyi başarabilen Üstündağ, bu kitapta da yine memleket, ilişki meselelerine kafayı takmış durumda. Tadımlık, ara ara açıp okunabilir.



"Sokakta tanışsak parkta sevişeceğiz.. Sırılsıklam yalnızız."

"Kalp ne hissedeceğini nereden nasıl akıl ediyor?"

"Duvarlara vura vura buluyor asıl halini kalp ile kafa, en yoğun ayrılırken birleşiliyor."

"Sıcak su da yangın söndürür."

"Ne ile kim ile didişiyorsan o biraz sensin."

"ben senden daha uzağa düşerim sevgilim"


"Fazla durmayacağım birisine bıkıp çıkacağım"


 6/10
 (Met Üst tarzı, deneysel kelime oyunları) 
*Sel Yayıncılık, 5.60 tl, 160 sf, 2002



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Ah'lar Ağacı - Didem Madak
Didem Madak acının şiire dökülmüş hali. Bir çok satırı bıçak gibi, yaralamaz derken etinizden ufak bir kesit alıyor. Ah'lar ağacı da pişmanlıklardan oluşan bir öz eleştiri şiir derlemesi. Tat olarak tabii ki melankoli kokuyor, hüzün var ve nedense umut az miktarda. Bu haliyle Umay Umay kadar başarılı olabileni göremedim ancak Didem Madak ise yine süslü cümlelere girişmeden meramını anlatabiliyor.
Güzeldi, ancak bu denli bir Ah! şiiri olacaksa daha çok ete kemiğe değmeli o bıçak.
Şiir kitaplarında biçim bence içerikten de etkili oluyor.



"Yapıştırsam da parçalarını hayatımın, su sızdırıyordu çatlaklarından. Karnabahar kızartmıyordu asla başroldeki kadınlar."

"Ya siz, nasıl bilirdiniz çocukluğunuzu ey cemaat? Nasıldı. Öldürdüğünüz birinin cenaze namazını kılmak?"

Kim bir şairi kırsa şair gider uzun bir dizeyi kırar mesela. Bilirim kim dokunsa şiire eline bir kıymık saplanacak."

"Ütüsüz giyerim karabasanlarımı. Sakarım, sık sık çarpar deviririm yazgımı. İçimdeki suyu döktükten sonra işte, ondan sonra. Şikayetim yok, rahatım"

"Neden her aşk bir kadının cenazesini kaldırır mutlaka?"


 6/10
 (Melankoli kokan şiirler, daha iyi örnekleri mevcut) 
Metis Yayınları, 7.50 tl, 76 sf, 2016


➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Birtakım Tuhaflıklar - Alper Beşe
Alper Beşe'nin okuduğum 2. öykü kitabı bu oldu. Gecikmeli kitabına göre daha anlaşılır daha oturaklı duruyor. Hikayelerin konuları fena değil. İlişkiler temelli ilerliyor. Ancak beğendiğim ve eleştireceğim bir durum var. Alper Beşe, tüm öykülerde aynı tekniği uyguluyor. Bir durum veriyor, o durumu oluşturan karaktere ilintili bir şahsı, mekanı ya da zamanı betimliyor. Daha sonra yine ilişkili bir durumu anlatarak ana metne bağlıyor. Bu güzel bir teknik. Karakterleri derinlemesine kısa sürede anlayabiliyorsunuz ancak bir şekilde ana hikayeden uzaklaştırıyor ve doğru bağlanmadığında yavan kalabiliyor. Diğer öykü kitapları çıktıkça takip edilebilir bir yazar olarak görüyorum. Ortalama üstü.



"Arzuları doyurulmayan kadınların çoğu gibi, Aslı da Faik'in gururunu kırarak almak istedi öcünü."


 7/10
 (Değişik bir kurgu ile kısa öyküler) 
Alakarga Yayınları, 8.00 tl, 144 sf, 2014






____________________________________________________________________
____________________________________________________________________

Dergi Günlüğü
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________




OT Dergi #45

# Acı geçiyor, acı geçiyor, acı elbette geçiyor. Acı çekmiş olmak geçmiyor.
KEMAL VAROL - Ot Sözlük

# Söylemekte olduğumuz şeyleri, evvela içimizden tekrar edince; konuşmaya lüzum kalmıyor bazen.
BAŞAK BUĞDAY - Ne Koymalı Bu Yokluğun Yerine?

# Erkekler, kalbi durduğunda değil, çaresiz kaldıklarında ölürler. Bir aşkı, içinde bir yerlerde tutmak zorunda kaldığında ölürler. Elini uzatması gereken anda uzatamadığında ölürler.
TARIK TUFAN - Karanlık

# İnsan sadece mezarına saplanıp kalmalı, başka bir yere değil. Belki de gitmek sadece yaşıyor olduğumu hissettirecek bana. Belki sadece yaşadığımı hissetmek için gitmek istiyorum.
BİROL TEZCAN - Gidersen

____________________________________________________________________
____________________________________________________________________




KAFA Dergi #27

# ve ellerim soğuktur şimdi, sabah üç telefonlarında, yalnızlık ve gurur düşer payıma. Boşluk, yokluğunu dolduramayan bir sözcüktür.
# Birinden ancak çaba sarf ederek nefret edersin, sevgi kendiliğinden gelir.
# İyilik, güzellik, ahlak gibi bütün büyük sözcükleri sağın ve muhafazakarların tekeline bıraktık. Oysa sinizmin bataklığnda debelenmektense, Raskolnikov'un baltası olmak ve vicdan azabında boğulmak daha iyidir.
# Dış dünyayla bağlantımızın seyreldiği anlar, örneğin dalgınlıklar ve sarhoşluklar, aslında bu dünyaya en çok yaklaştığımız anlardır.
EMRAH SERBES - İnfilak Parçaları XVI

# cebinden çıkardığı ıslak mendille parmaklarını temizlemeye çalıştı. leke korkunç bir şey. insan kendi kaderinin hızına yetişemiyor.
UMAY UMAY - Tanrı Onu Ruhunun Ayıbından mı Üflemişti?

# Devlet, halkının bekası için davranmalı elbet diyor komşular. Vatan için, toprak için, hepimiz için vurmalı diyorlar. Sokaklarda kime sorsam bu tedbir gerekli diyor. Nasıl olur böyle bir şey. Nasıl kimse duymaz bu sesi. Günah be..
HAYKO BAĞDAT - Ölmez Ağacı

# Çatıya çıkarken ölmüştün zaten sen Arif, atlarken değil!
ELİF DEMİRTAŞ - Arif Olan Anlar

# Bilirsin sevgilim, umut aşka, cesaret yalnızlığa kardeştir. Belki yaşayacağımız bu sonuncu kışımız. Bana ya umut ver ya da cesaret.
GÖKHAN DAĞISTANLI - Sadece Sensizlik Yalnızlıktır

____________________________________________________________________
____________________________________________________________________



OT Dergi #40

# Zulüm gören, merhameti öğrenmeliydi, ama öyle olmuyordu, zulüm gören gördüğünü uyguluyordu.
SERAY ŞAHİNER - Ot Sözlük

# Çaydan ilk yudumu alırken aklıma çok net bir düşünce takıldı : Güzel bir anın hemen öncesi, o anın kendisinden iyi...
HAKAN BIÇAKÇI - Ot Sözlük

# Hatırlamak, insanın kendisine taktığı çelmedir.
BAŞAK BUĞDAY - Ihlamur Günlükleri

# Çiçeğin az oldu bu kez bir şiirle tamamlarım, gecen de az geldiyse eğer bir gülüşle tamamlarım.
HAYDAR ERGÜLEN - Haziran Kalbim...

# Telefon rehberini anahtarlık olarak kullanan biri de değilim. İnsanları belli kapıları açmak için kullanılan birer anahtar olarak görmem. Varsın tüm kapılar kapalı kalsın. Gidecek bir yerim olmasın, ne çıkar?
BURAK AKSAK - Korkak

# Aşk değil midir, nihai ismimizi koyup bizi kendimize hamile bırakan, kendi kendimizi doğurmamızı sağlayan ve ortaya çıkan bebeği önce mucize sonra hilkati garip, veya tam tersi kılan?
MURAT UYURKULAK - Kuş Yuvası

# Umutsuzluğa düşüyorsun. Dört toma, onlarca polisin arasında yumruklarını kaldırmış; katillere, hırsızlara, puştlara kafa tutan bir avuç insan görüyor ürperiyorsun. Umut hiç bitmiyor İstanbul'da. Bir şey vaadetmese de! 
ANGUTYUS - İstanbul'da Bir Alanyalı

# Hayal, karanlık duvarlarda açılmış, yüreklere şenlik veren bir pencere değildir. Hayal, duvarların olmamasıdır.
# Gerçek olan tek şey acıdır. Zaten gerçeklik dediğimiz şey, acı hissinden bir türlü kurtulamıyor oluşumuzdur.
MAHİR ÜNSAL ERİŞ - Kalabalığım Kendime

# +Sonuçta hepimiz bu vatanın evlatlarıyız. Kürdü, Arabı, Çerkezi hepsi bizim kardeşimiz.
- Neden siz ağbisiniz?
BİROL TEZCAN - İyi Uykular

____________________________________________________________________
____________________________________________________________________



KAFA Dergi #26

# Acıya hüzün eşlik ederse fazlalıklarını atıp özüne kavuşursun. Acıya kin karışırsa inceliklerini yitirip taşa dönüşürsün
EMRAH SERBES - İnfilak Parçaları XV

# Halihazırda Mars'ı kolonileştirme projeleri geliştiren insanların otobanlarımıza hasetle baktığına inanmak, öyle "cehaletle" falan kolay kolay açıklanacak bir mevzu değildir yani.
ALPER CANIGÜZ - Avrupa'nın Otlak Değerleri

# Türkçe ezanın kaldırılması teklifi ilk Halk Partisi'nindir. Sonra CHP destekledi de. Ayrıca Türkçe ezan kaldırılmadı, Arapça ezan cezai takibattan kurtuldu. İmam hatip okullarına da Halk Partililer başladı. İlahiyat fakülteleri de onlarla başladı. Şemsettin Günaltay talebe topluyordu. İlk talabelerden biri rahmetli Bahriye Üçok.
İLBER ORTAYLI - Cumhuriyet Deforme Olmaz

# Cengiz Kurtoğlu, kutu bira ve işsiz ve fedakar arkadaşların olduğu bir yerde, gidip kendini Amerikan Koleji'nden mezun ince dudaklı, gerilimli bir kıza anlatmak anlaşılır şey değildi. O psikolog kızın kendine hayrı olsa geceleri bir eli donunda bir eli telefonunda kedi tüyüne bulanmış yatağında dört dönmezdi.
BAŞAR BAŞARAN - Ters Atlas
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________



OT Dergi #39

# İçinizde fırtınalar koparken, dışarıya günlük güneşlik havası veriyorsunuz ya, yapmayın... Bırakın hak edenler fırtınadan nasibini alsın...
TARIK TUFAN - Ot Sözlük

# Can sıkıntısı öteki büyük sıkıntıların (ekonomik sıkıntı, varoluş sıkıntısı) alanından taşar: Yuvasının yeri başkadır.
ENİS BATUR - Sıkıntı

# Oğlum ben ruhumu şeytana satmaya kalktım, şeytanın parası yetmedi. "Ben biraz daha bakınayım abi, aradığımı bulamazsam gelip alırım" dedi. Benim içimdeki kötüyü neden salıyorsun ortalık yere?
SELÇUK AYDEMİR - Tarkan

# Erkeğin eğitim seviyesi yükseldikçe davranışları biraz daha medenileşirken, kadınlar eğitim seviyeleri yükseldikçe erkeğe şiddet uygulamaya başlıyorlar. Yaptıklarından tatmin olmuyorlar, duygularına karşılık vermiyorlar, durmadan konuşuyorlar, gerektiğinde küçümsemekten asla geri kalmıyorlar, seni başkalarıyla kıyaslıyorlar, yakınıyorlar, en ufak tatsızlığı bile büyük bir kavgaya çevirebiliyorlar.
ONUR GÖKŞEN - Kadın Şiddeti

# Tekirdağlı olmak, Saat 00:00'de müzik yasağı uyarısın rağmen düğün bitirilmediği için köy korucusunun mikrofonu alarak "eterin ba kızannar, memurluumu yakacaanız!" dedikten sonra halaya girip oynamasıdır.
# Tekirdağlı olmak, İstanbul gezisindeki kiliseyi "popaz boyna veriye tütsüyü..." şeklinde özetlemektir.
# Tekirdağlı olmak bakkaldan sinek ilacı isteyen çocuğa bakkalın "ne oldu ba evde sinekleemi astalandı!" şakası yapmasıdır.
HALUK ECEVİT - Memleket Hikayeleri

# İnsan dedim, mutsuzluğunu kendi seçiyor. Mutluluğunu nasıl seçiyorsa, mutsuzluğunu da öyle seçiyor. Herkes kendini ikna ediyor.
BİROL TEZCAN - Ben Beni Boş Verine Hayat Ne Güzel

# Bir kuşu boğmuş gece, kuş gık demiş ölmüş; uçmuş başka bir seyre, Gündüz! demiş bu sefer artık gündüze, çünkü hiç bitmedim, hiç yitmedim! Uyandırma eni, uyandırma ki yalanımı seveyim...
JEHAN BARBUR - Fotoğraflara Yaslanmış Yazılar

# Hiçbir şey, hiçbir öfke, hiçbir kavga, piç gibi tek başına bırakılmanın üzüntüsü kadar acı vermez emin ol.
ALİ LİDAR - Ayrılığın Üzerinden Makul Bir Süre Sonra Edilen Muhabbetler-I
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________



OT Dergi #38

# Sınırlarını zorlayanları takdir ediyorum. Gün ışığı altında her şey söylendi diyenlere daha ay ışığı altında söylenecek çok söz var diye cevap verenleri yani.
IŞIL CİNMEN - Bir Körün Rüyası

# Ortadoğu, insanlığın kapanmayan yarasıdır ve açık yaranın çevresinde mikrop eksik olmaz.
BURAK AKSAK - Ot Sözlük

# Terör, zalimlerin jokeridir.
MURAT UYURKULAK - Ot Sözlük

# Ne yapsan gitmeyen yalnızlık hissi, beceremedin daha çok para kazanmayı ya da kaçmayı. Sensin yani başarısız, bunu bilmek iç ve dış organlarını sessizce çürütecek. Bilerek çalışıyorsun.
PINAR ÖĞÜNÇ - Çok Belirtili İsim Tamlamaları

# Beslenme içgüdüsünün ve üreme içgüdüsünün mutluluklarından başka açlıklar ve mutluluklar aramalıyız.
METİN AKPINAR - Öğrenmeye Duyulan açlık Vazgeçilmezimiz Olmalı

# Bence ilişki kurmak ya da çocuk yetiştirebilmek için tanrıya ihtiyacımız yok. Bu tip formaliteler öncesi ve sonrasıyla farklı bir hayat yaşıyormuşsun hissi veriyor. Resmen yaşlı insanlar bunun daha istikrarlı olacağına şiddetle inanıyor diye dini nikahlar kıyıp evleniyoruz.
CHRISTINA PALISIDOU - Bizde Böyle Sizde Nasıl?

# Hayatı yaşamaya değer kılmayan, yaşatmayan, uğruna yaşamaya değer olmayan hiç bir şey; uğruna ölmeye nasıl değsin ki?
MEHMET EFE - Yaşamak Vakti

# Gün gelip, sırtına botunu, namusunu dayadığı, evinin duvarını, damını tepesine indirdiği garibanların, kendisine o tek soruyu (Devlet esas size ne yaptı) sormasından korkuyordu.
ASLI TOHUMCU - BÖH!

# Senden kaçtığımda kendime çıkamadığım bir dünyada, bolu tüneline hava karlıyken girip de güneşliyken çıksam, ne fark eder.
# Silah çeker gibi kaldırıyorum sigaramı, küfreder gibi çekiyorum. Öyle bir terliyim ki öyle bir yorgun sanırsın halı saha maçından dönüyorum.
KAAN BOŞNAK - Sayıklamalar

# Kör olmuştum ışığından o zaman/ yavaş yavaş görüyorum / göze alıp sensizliği şimdi/ seni terkediyorum. (Teoman)
ELİS ŞİMŞON - Bu O'nun Hikayesi Varoluşsal Yalnızlığın

# Sevgilim, bizim zamanımız başlıyor yine, bahar gelmiş. Bahar içinde biz. Öyle şaşırdım kirazlara, öyle inandım!
BEJAN MATUR - Öyle Şaşırdım Kirazlara
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________








____________________________________________________________________
____________________________________________________________________

OCAK - KASIM DERGİ DAĞILIMI


____________________________________________________________________
____________________________________________________________________


OCAK - KASIM YAYINEVİ DAĞILIMI


____________________________________________________________________
____________________________________________________________________


OCAK - KASIM OKUNAN KİTAPLAR

Oğullar ve Rencide Ruhlar [8], Haw [8], İstanbul'da Bir Merhamet Haftası [8], Alper Kamu Cehennem Çiçeği [8], Olduğu Kadar Güzeldik [7], Dublörün Dilemması [7], Ben Tek Siz Hepiniz [8], Kedi Beşiği [9], İyi Fikir Bulma Tekniği [5], Toza Sor [8], Deliduman [7], Bilinmeyen Adanın Öyküsü [8], Küçük Kara Balık [8], İşte Zor İnsanlar [5], 40'ının da Kulpu Kırık 40 Türk [5], Bir Serçe Düştü [7], Merhume [8], Tatlı Rüyalar [7], Bakele [7], Köpekler İçin Gece Müziği [7], Kırmızı Saçlı Kadın [7], Hikayede Büyük Boşluklar Var [8], Kayıtsızlık Şenliği [6], Satışın Türkçesi [4], Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde [7], Doğunun Limanları [8], Peri Gazozu [8], Çavdar Tarlasında Çocuklar [9], Antabus [8], Artık Zenginim [7], Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz [8], Boş Zaman [7], Bazen Hayat [6], Falınızda Rönesans Var [7], Nasipse Adayız [8], Memurlar Memurlar [8], Gizliajans [8], Los Angeles Yolu [8], Bazen Bahar [8], Görüşmeyeli Uzun Zaman Oldu [6], Gecikmeli [6], İt Kuyruğu [8], Bütün Güzel Çocuklar Şüpheli [7], Her Şey Beyinde Başlar [4], Seyrek Yağmur [8], Nisyan [7], Bizim de Renkli Televizyonumuz Vardı [8], Yedi Kere Sekiz [8], Müptezeller [9], Cin Aynası [8], Hah [6], Hasar Tespit Çalışmaları [6], Ah'lar Ağacı [6], Birtakım Tuhaflıklar [7],