21 Mart 2018 Çarşamba

2018 Mart Ayı Okuduklarım

______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________

2018 MART AYI ÖZETİ
______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________


      

   


______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________




Kapak Kızı - Ayfer Tunç
Ayfer Tunç, insan hayatını betimleme konusundaki ustalığının başlangıç kitabı. İlk öykü kitabı Saklı'dan sonra yazdığı Kapak Kızı'nda, bir dergi kapağında çıplak fotoğrafları yer alan Şebnem'in dokunduğu 3 ayrı hayatı tek bir tren içerisindeki birleşimini okuyoruz. Tabii ki öyküler trenin içinde değil, geçmişte yaşanan acılarla, hayalkırıklıklarıyla bezeniyor. Uzun karlı bir gecede geçen yolculukta hissederek bu 3 karakteri tanımak istiyorsanız okuyun derim. Okuyucu olarak tek eleştirim, hayatların birleşmesi konusundaki bağlama durumun saçmalığı idi. Zaten bu konuya Ayfer Tunç kitabın sonunda eklenti yaparak yeni baskılarda hikayeyi değiştirdiğini ve metnin yazar ile birlikte yaşayan bir organizma olduğunu belirterek açıklık getirmiş. Müthiş bir cesaret bence.
ÖNEMLİ NOT: Yeşil Peri Gecesi kitabını okumadan önce bu kitabı mutlaka okuyun. İlintili yerler sıklıkla yer alıyor.




"Bütün bu sohbetler, meyve soyup yemeler, çay içmeler, vakitlice yatmalar, lavanta kokan çarşaflar iyiydi, hoştu. Ama mutluluğu andırmıyordu. Bunların adına dense dense huzur denirdi. Kişiliksiz, sıradan bir huzur. Huzur böyle sıradanlaşınca bir değeri kalmıyordu."

"Bu razı olmaktı. Hayatın getirdiklerine razı olmak, onlarla oyalanmak, hatta bir tür tembellik. Uzun, yok edici bir tembellik. Bu insanlar neden muhafazakar olmasınlar?"

"Herkesin hayatının doğru söylenmiş bir cümleye sığabileceğini düşünürdü."

"Kilidi uyduruk demir kapıyı aralayıp bahçeye süzülmeden önce öptü. Hem abi, hem aşık öpüşü. Aşk yolunda giderlerse aşık gibi, gitmezse abi gibi öptüm denecek bir öpüş."

"Bilmediği şeyleri öğrenemeyecek, öğrenmek de istemeyecek ve bu sırlar kutusu aralarında bir dağ gölgesi gibi kalacaktı. Dağ gölgesiyle savaşılmazdı, aptalca olurdu."

"İyi aile çocuğu olunca, yanmadan öğreniyorsunuz ateşten uzak durmayı. Ama hiç değilse bir kere yanmak lazım."



★★ 8/10
 (Ayfer Tunç okumaya başlamak için iyi bir seçenek) 
Can Yayınları, 16,10 tl, 240 sf, 1992




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Tante Rosa - Sevgi Soysal
"Tante Rosa tüm kadınca bilmeyişlerin tek adıdır." diyerek başlayan bir kitabın nereye gideceğini az çok tahmin edebiliyorsunuz. Bir kadının hayatından beklentilerinin aslında ne kadar naif ve tozpembe olduğunu, bunların gerçekleşmemesi durumunda bile o masalsı dünyasının bitmediğini, her yediği kesikten sonra bile hayallerine sarıldığını görebildiğimiz bir kitap. Bazı noktalarda gerçekten de kadınların kendilerini anlatamama durumundan ötürü bastırılmış olan tüm duyguların açığa çıkmış şeklidir Tante Rosa. Orospu olma hevesinin bile bu kadar üsturuplu ve tutkulu anlatıldığı başka kitap tanımadım. Ayrıca sıradan bir hayatın masalsı olmayan yanlarını prenses gibi yaşayan bir kadındı Tante Rosa. Sürekli yaşayan bir güzellik aramızda. Çok sevdim. Onların "Martı"sı varsa bizimde "Tante Rosa"mız var dedim. Okullarda ders olarak okutulması gerekirken, Ömer Seyfettin gibi saçma sapan bir yazarın kitaplarını okutan zihniyete bir duruştur Rosa. İyi ki tanıdım seni.



"Ben içimi öldüremem." dedi Rosa, Çünkü içim prensestir. Prenses prensindir ve prensin olan bir şeyi öldürmeye sizin bile yetkiniz yoktur."

"Sevgi sözcüğü bir kadına her zaman bir şeyler anlatır."

"İnsanları sevmemeye başladı mı insan, insan gibi yaşamayı da sevmmeye de başlıyor, insan gibi çalışmayı, kazanmayı, yemeyi, içmeyi, sevişmeyi, ölmeyi."

"Şimdi yeniden iş aramak, yeniden çalışmak, yeniden sevmek, sevişmek. Evde pinekliyor ve bunları yapmanın değip değmeyeceğini düşünüyordu. Bütün bunların yeniden değmesi zor."

"Tutkular çevreye göre değişen şeylerdir. Evli kadınlar toplantısında, en temiz pak aile kadını olmaya özenen aynı kadın, orospuların yanında en orospu olmayı niçin istemesin?"

"Biz unutmak için, kaçmak için soyunanlardandık, kaçmak için. Oysa hatırlamak için soyunulur, hatırlamak için."

Görsel sonucu

★★ 8/10
 (Ne güzel kitapmış, dupduru) 
İletişim Yayınları, 9,85 tl, 105 sf, 2004




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Palto - Gogol
Bir kitabın neden klasik olduğunu çözebilirsiniz. Bir derde kafa yorup basit biçimde anlatarak yüzyıllardır değişmeyen düzenleri bariz biçimde gösteren tüm eserler genelde klasik oluyor. Bu kadar basit aslında. Ama bu basitliği yakalayabilmek çok zor. Öncelikle bariz biçimde gösterebilmesi için herkese hitap etmesi gerekiyor. Palto bu konuda belki Dostoyevski'den, hatta basit üslubundan ötürü Gorki'den bile ayrılıyor Rus edebiyatında. Çünkü hikayeyi okurken ilikleriniz üşüyor, giydiğiniz gömleğin, ayakkabının bile değerini anlıyorsunuz. Değişmeyen düzenlere lanet edip, dünyaya gelme amacınızı sorguluyorsunuz. Uzun yıllar akıldan çıkmayacak bir kitap. Ajitasyon sınırında olup, ötesine geçmeden insanı derinden yakalayan bir kitap. Bordo-Siyah çevirisi çok güzel, oda yayınevi çevirisi de güzel, bu iki yayınevini tercih edebilirsiniz.



★★★ 9/10
 (Hepimiz Gogol'un Paltosundan çıktık! ) 
Oda Yayınları, 6,00 tl, 95 sf, 2018





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Benim Hüzünlü Orospularım - G.G. Marquez
Marquez'in Kırmızı Pazartesi kitabını zar zor bitirip hiçbir yeni bir özellik bulamamış biri olarak, bir kitabını daha denemek istedim. 90 yaşına gelmiş bir gazetecinin genç fahişelerle olan ilişkilerini, hayatının sonuna geldiğinde gerçek aşkı buluşunu ele alan sıradan ve sırf cinsellik ile ilgi çekmeyi amaçlayan bir kitap olmuş. Marquez'in neden sevildiğini hiç anlamıyorum. En sevilen kitaplarını okuyup sevemiyorum. O garip bir gerçeklik olarak algılanan tarzı bana hiç garip gelmiyor, sanki ego tatmini için yazıyormuş gibi. Sevemedim, zoraki bitirdim. Okunur mu? Eh, okunur, kısa bir kitap zaten. Ama gerek var mı bilmiyorum..


"Yaşlılığın hoş yanlarından birinin, bizleri hizmet dışı sanan genç hanım arkadaşlarımızın bu tür kışkırtmalardan çekinmemeleri olduğunu düşünüyorum."

"Kaplan karnını doyurmaya uzağa gitmez."

"dünyayı harekete geçiren o yenilmez gücün mutlu değil mutsuz aşklar olduğunun bilincine varmıştım."

"Bugün dönüp de geriye baktığımda, birbiri ardından yatağımdan geçmiş binlerce erkeği görüyorum, en kötüsüyle de olsa içlerinden biriyle kalmış olmak için neler vermezdim. Tanrı'ya şükür ki benim Çinliyi tam zamanında buldum. İnsanın küçük parmağıyla evli olması gibi bir şey, fakat yalnızca bana ait."


★★★ 6/10
 ( Zor bitirdim, ilgimi çok çekmedi ) 
Can Yayınları, 8,40 tl, 96 sf, 2016




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Dünya Ağrısı - Ayfer Tunç
"Aşırı övmeli" :) bir kitap tanıtımı geliyor şimdi. 
3 yıldır okuduğum kitapları hatırlayayım diye yorum yazmaktayım, yaklaşık 200 kitap yorumlamışım, bu kitaplar arasında Dünya Ağrısı 10 puanı yakıştırdığım 2.kitap oldu. Ayfer Tunç'un okuduğum 7.kitabı, şu ana kadar rastladığım en güzel noktaya çıktı. Son kitabından daha da ümitlendim. Giriş faslını geçiyorum...
Dünya Ağrısı, bir otel işletmecisi olan, babasından miras kalan işletmede her şeyden geçmiş, dünyanın tüm ağrısını nedeni bilinmez şekilde içinde hisseden "Mürşit"in hikayesini konu alıyor. Bu hikayeyi de fazlasıyla yan karakterler ile birlikte süslüyor yazar. Yan karakter dediğime bakmayın, tüm karakterlerin inanılmaz derinliği var. Her biri için ayrı kitap yazabilir sanırım. Can yoldaşı olarak gördüğü "Uzay", Eli ağır ama gönlü ince "Pehlivan", hayatını; hayatın getirdiği gibi yaşayan "Kibar", hırsları nedeniyle somut dünyada güçlü fakat yine hırsları nedeniyle mental anlamda aşırı güçsüz oğlu "Özgür", Peynirci, Kör, Şarkıcı, Şükran, Elvan, Mürsel... Bir yığın karakter bombardımanı var. İsimlerin itina ile seçildiği, duyguların katman katman biriktiği bir kitap. Bu kadar sıradan bir kış macerasını, müthiş akıcı ve göğsünüzde yumru ile okuyorsunuz. His olarak Hasan Ali Toptaş'ın "Kuşlar Yasına Gider" kitabı ile benzer duygular yaşatan fakat içerik olarak çok daha dolu ve güçlü bir anlatım ile birlikte şaşırttı beni. Ülkede çok güzel yazarlar var. Okuyunuz. Tekrar tekrar.




"Hikayeler insanı kendi kuyusundan çıkarır, başkalarının kuyularına atar."

"Ama Mürşit yalnızca dağınık ve tanımsız değildi, aynı zamanda amaçsızdı. Ona da vaktiyle herkes gibi bir amaç listesi verilmişti, bazılarını işaretlemişti, sonra hepsinden vazgeçmişti."

"Yemeği paylaşırlarsa içinde boğuldukları kederi de paylaşacaklarını sanıyor ama kederi paylaşmak acıyı azaltmıyor, arttırıyor.."

"Yoksulluk ve çaresizliğin dayanılmaz bir kokusu var, ayda yılda bir yıkanıyor olmanın yol açtığı bir koku değil bu, daha derin, daha içeriden, sessiz bir çığlık gibi, yoksulluğun damgası gibi, yoksullar kokularıyla işaretleniyor, bu koku insanın içini eziyor, insanı uzaklaştırıyor onlardan."

"Burada hayat denen rezalete, musibete, felakete tahammül etmek için gamsız olmak şarttı, duygusuz olmalıydı insan, aklı, vicdanı felç olmalıydı.."

"Bir tek sevda yüzünden intihar edenleri affediyorlar da ondan. Sen hiç borç yüzünden intihar edenin arkasından türkü yakıldığını duydun mu?"

"Mürşit tuhaf bir şey hissetti, sıcak ama ağrılı hakiki bir dostluk duygusu. Olgunlaşınca kendiliğinden dalından kopan bir meyve gibi, derin bir acı düşecek aralarına, kelimeler halinde. Zamanı gelince. Bu kelime selinden sonra, birbirlerini bir daha hiç görmeyecek olsalar bile ayrı şehirlere düşmüş ikiz kardeşler gibi, birbirlerini hissedecekler."

"İnsanın yaşlandıkça kısalmasının nedeni bu, kemiklerin kısalmasıyla ilgisi yok, yerçekimi denen şey dünyanın yorgunluğu aslında, bizi yere çeken şey dinmeyen bu yorgunluk."

"Kimse bu günahları sahiplenmiyordu. Ortada bırakılmış, sahipsiz günahlara kimse aldırmıyordu. Polis kurbanların anısına karanfil bırakmak isteyenlere geçit vermiyordu. Çıplak ölü kız çocuğunun ruhu tepelerinde haykırıyordu, ama dünyanın kendi çevresinde dönüşünün gürültüsü öyle yüksekti ki, kız çocuğunu kimse duymuyordu."

"Rahat bırak bizi Kibar dedi içinden, rakı içiyoruz görmüyor musun? Biz güneşsiz günlerin bütün ağırlığına sırf bunun için katlanıyoruz, gece olsun, alkolün buharı dünyayla aramızdaki uçuruma dolsun diye."

"Konuşurken sabahları bile bulsan, gece konuşmalarının da bir sınırı var. Ruhunu katman katman açarsın, ama çekirdeğinde öyle bir kor vardır ki, kendin bile dokunamazsın."

"Hayatta kalmak istiyorsan unutacaksın, başına gelenleri sineye çekeceksin, başka yolu yok. Yoksulların sinesi de çok geniş oluyor, her şey sığıyor buraya, zulüm, hakaret, haksızlık, istediğin kadar."

"Hem çoğu paylaşmak kolay, mesele azı paylaşmakta."



★★ 10/10
 (Ayfer Tunç'un en iyi kitabı!) 
Can Yayınları, 17,90 tl, 336 sf, 2014





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤










➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

____________________________________________________________________
____________________________________________________________________

DERGİ GÜNLÜĞÜ
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________





____________________________________________________________________
____________________________________________________________________



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


DERGİ DAĞILIMI



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


YAYINEVİ DAĞILIMI





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




2018 OCAK - 2018 ARALIK
OKUNAN KİTAPLAR & DERGİLER



9 Mart 2018 Cuma

2018 Mart Ayı İzlenenler

______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________

2018 MART AYI ÖZETİ
______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________

    


______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


BONUS


Oyun Oyun İçinde
(Tiyatro)

Geçen sene izleyemediğim bir oyundu, bu sene gidebildim. İlk yarısı durağan, ikinci yarısı da gayet eğlenceliydi. Ama ikinci kez gidip, mutlaka herkes izlemeli diyebileceğim bir komedi değil maalesef. Yine de Osman Kot'un oyunculuğu ile toplanmış oyun, keyif aldığımı söyleyebilirim.



Windsor'un Şen Kadınları
(Tiyatro)

Selim Bayraktar'ın adeta sahnede yıldızlaştığı bir oyun. Kısım kısım sıkıcı olsa da genel itibari ile eğlenceli ve tiyatral bir yorum izledim. Özellikle konuk oyuncuların performanslarını beğendim. Alışılagelen oyunlardan farklı bir oyun. İyi ki izlemişim dedirten cinsten!



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________

Dizi Günlüğü
______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



OCAK-ARALIK İZLENEN FİLM ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI






2018 OCAK-MART İZLENEN 
FİLMLER & DİZİLER & SAHNE SANATLARI