16 Mart 2022 Çarşamba

2022 Oscar Ödülleri Tahminleri

 Oscar Ödülleri Adaylıkları açıklandı. Kazanacağını düşündüğüm adaylıkları renkli işaretledim. Bakalım bu sene kaç tutturabileceğiz? 




EN İYİ FİLM
“Belfast”
“CODA”
“Don’t Look Up”
“Drive My Car”
“Dune”
“King Richard”
“Licorice Pizza”
“Nightmare Alley”
“The Power of the Dog”
“West Side Story”

EN İYİ YÖNETMEN
Kenneth Branagh, “Belfast”
Ryusuke Hamaguchi, “Drive My Car”
Paul Thomas Anderson, “Licorice Pizza”
Jane Campion, “The Power of the Dog”
Steven Spielberg, “West Side Story”

EN İYİ ERKEK OYUNCU
Javier Bardem, “Being the Ricardos”
Benedict Cumberbatch, “The Power of the Dog”
Andrew Garfield, “Tick, Tick … Boom!”
Will Smith, “King Richard”
Denzel Washington, “The Tragedy of Macbeth”

EN İYİ KADIN OYUNCU
Jessica Chastain, “The Eyes of Tammy Faye”
Olivia Colman, “The Lost Daughter”
Penélope Cruz, “Parallel Mothers”
Nicole Kidman, “Being the Ricardos”
Kristen Stewart, “Spencer”

EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU
Ciaran Hinds, “Belfast”
Troy Kotsur, “CODA”
Jesse Plemons, “The Power of the Dog”
J.K. Simmons, “Being the Ricardos”
Kodi Smit-McPhee, “The Power of the Dog”

EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU
Jessie Buckley, “The Lost Daughter”
Ariana DeBose, “West Side Story”
Judi Dench, “Belfast”
Kirsten Dunst, “The Power of the Dog”
Aunjanue Ellis, “King Richard”

EN İYİ ÖZGÜN SENARYO
“Belfast”
“Don’t Look Up”
“King Richard”
“Licorice Pizza”
“The Worst Person in the World”

EN İYİ UYARLAMA SENARYO
“CODA”
“Drive My Car”
“Dune”
“The Lost Daughter”
“The Power of the Dog”

EN İYİ KURGU
“Don’t Look Up”
“Dune”
“King Richard”
“The Power of the Dog”
“Tick, Tick … Boom!”

EN İYİ GÖRÜNTÜ YÖNETİMİ
“Dune”
“Nightmare Alley”
“The Power of the Dog”
“The Tragedy of Macbeth”
“West Side Story”

EN İYİ PRODÜKSİYON TASARIMI
“Dune”
“Nightmare Alley”
“The Power of the Dog”
“The Tragedy of Macbeth”
“West Side Story”

EN İYİ KOSTÜM TASARIMI
“Cruella”
“Cyrano”
“Dune”
“Nightmare Alley”
“West Side Story”

EN İYİ ÖZGÜN MÜZİK
“Don’t Look Up”
“Dune”
“Encanto”
“Parallel Mothers
“The Power of the Dog”

EN İYİ ÖZGÜN ŞARKI
“Be Alive” (“King Richard”)
“Dos Oruguitas” (“Encanto”)
“Down to Joy” (“Belfast”)
“No Time to Die” (“No Time to Die”)
“Somehow You Do” (“Four Good Days”)

EN İYİ MAKYAJ & SAÇ TASARIMI
“Coming 2 America”
“Cruella”
“Dune”
“The Eyes of Tammy Faye”
“House of Gucci”

EN İYİ SES
“Belfast”
“Dune”
“No Time to Die”
“The Power of the Dog”
“West Side Story”


EN İYİ GÖRSEL EFEKT
“Dune”
“Free Guy”
“No Time to Die”
“Shang-Chi and the Legend of the Ten Rings”
“Spider-Man: No Way Home”

EN İYİ ULUSLARARASI FİLM
“Lunana: A Yak in the Classroom,” Bhutan
“Flee,” Denmark
“The Hand of God,” Italy
“Drive My Car,” Japan
“The Worst Person in the World,” Norway

EN İYİ ANİMASYON
“Encanto”
“Flee”
“Luca”
“The Mitchells vs. the Machines”
“Raya and the Last Dragon”

EN İYİ BELGESEL
“Ascension”
“Attica”
“Flee”
“Summer of Soul (…Or, When the Revolution Could Not Be Televised)”
“Writing With Fire”

11 Mart 2022 Cuma

2022 Mart Ayı Okuduklarım

   

_____________________________________________

2022 MART AYI ÖZETİ
_____________________________________________

          
      



_____________________________________________




Ekonomik Krizi Beklerken - Hakan Özerol

Hakan Özerol'un anlatımını severim. Finansı basite indirgereyerek keyifli biçimde derdini anlatabilen kişilerden biridir. Bu kitapta da aslında 2008 krizi üzerine yenilenmiş bir basım çıkararak isim değişikliği ile daha kapsamlı bir "Ekonomik Kriz" rehberi oluşturmuş. Örnekler ve krizlerin doğma sebepleri ilgi çekici. Ancak ben finans bilmeyen bir okur olarak çok daha fazla gerçek hayattan / paralel örnek beklerdim. (Bu arada yazar gerçekten basite indirgemiş) Misal 2008 Krizinin diğerlerinden farklı olduğunu anlatmış, ancak ben maalesef ne farkı olduğunu anlamadım. Şişen fiyatlar, spekülasyonlar ve çöküş. Bunun etrafında dönüp duruyor. Çeşitlendirmeler ile kamuda bu oldu, özelde şöyle gerçekleşti tarzında daha fazla detay beklerdim. 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Zamanımızın Bir Kahramanı - Lermontov

Kitabın önsözünde, karakterin kötülüklerinden bahsedip açıklama ihtiyacı duyulmuş. Tamam dedim, bu kitap güzeldir. Rus edebiyatında, uzun uzadıya anlatımlardan oldum olası haz etmem. Net bir olay döngüsünde ana metin üzerinden net biçimde ilerleyen Rus yazarlara ise bayılırım. Lermontov ikinci klasmana girdi bu kitap ile. Fakat karakterin kötülüğü ile kitabı yorumlayıp bu görüşe katılanlara demarke kaldım. Karakter, ilişkilere nihilist açıdan bakıyor. İlişkileri, bencilliğine hizmet için kullanıyor. Sonra sordum, e ben de böyleyim. Kim böyle değil ki. Değilmiş, kimse böyle değilmiş. Herkes sütten çıkmış ak kaşıkmış. Sınırları çizilmiş bir dünyada dönüp dolaşıyormuş millet. Canım sıkıldı. Kitap etkili bu arada. İlk kısım ile ikinci kısım alakasız belki ama karakterin ölüme yaklaşmasından korkmaması, ölüm korkusu girince ise ilişki kurma isteği. Güzel dokundurmalar. Yazarın gerçek dünyada düelloda ölmüş olması da kitabın anlamını bir kat daha artırıyor. Bağ kurulabilir seviyede, büyülü gerçekçilikten de kurtarıyor.





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Semaver - Sait Faik Abasıyanık

Sait Faik benim için dinlenme tesisi gibi. Okumaları gerçekleştirirken araya bir Sait Faik kitabı sıkıştırmak soluklandırıyor. Deniz havası, rakı masası, ağaç kokusu geliyor hislere. 20 tane durum hikayesi yer alıyor bu kitapta da. Karakterler aynı sahil kasabasının vatandaşları gibi. Bu nedenle öyküler arası geçişte zorlanmıyorsunuz. Rahatlamak için birebir. Okumayı sevdirmek için çocuklara önerilebilecek bir yazar olduğunu düşünüyorum. 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


Gwendy'nin Düğme Kutusu - Stephen King

Stephen King, açıklamak için çaba sarf etmediği fiziküstü bir hikaye ile karşımızda. Okulunda sorunlar yaşayan küçük bir kıza, gizemli bir adamın, içerisinde çeşitli düğmeler olan kutuyu hediye etmesiyle başlayan gerilim, hikayenin sonuna kadar sürüyor. King'in alışık olduğumuz başlangıçları, çocuk karakterler ve kasaba havası burada da hissediliyor. Ancak final bölümüne yaklaştıkça hızla olan geçişler, kitabın sanki bir fikir gelmiş ve tamamlayalım minvalinde yazıldığını düşündürtüyor. Yayınevi için bir kaç nokta var değinmek istediğim. Kitabın kapağı çok kötü. Hiç elime almak istemedim bu yüzden. İkincisi de çevirenin başarısızlığı. Kitapta "yapıyor, ediyor" tarzında gözlemci şekilde yazılmış cümleler o kadar düşüktü ki, hikayeyi kesinlikle geri plana atıyor. Anlamak için zorlandım gerçekten.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



BONUS






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤







➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

DERGİ DAĞILIMI


➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



YAYINEVİ DAĞILIMI



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


2022 OCAK - 2022 ARALIK
OKUNAN KİTAPLAR & DERGİLER








5 Mart 2022 Cumartesi

2022 Mart Ayı İzlenenler


 _________________________________


2022 MART AYI ÖZETİ
_________________________________
      
      
      

   

   
   

_________________________________
      


Tenere

Çölün ortasında, sefalet içindeki yaşamlarına bile devam edebilmek uğruna çekilen çileleri kameraya alan Hasan Söylemez, zorlu bir yolculukta Beşir'e eşlik ediyor. Öyle bir fakirlik ki, çocuklarına kıt kanaat yetecek parayı kazanabilmek için çıktığı yolda bir demlik çay, birkaç kurabiye ile hayata karşı nasıl tutunmaya çalışıyor. Beşir ve karısının samimiyetleri belgeseldeki en etkili etmen. Arkadaşlık kurmakta zorlanmamış yönetmen. Hikaye anlatımı ve Beşir'in  eğlenceli sohbetleri tat katmış. Atmosferi hissedebiliyorsunuz, çekimlerin başarısından kaynaklı. Birkaç eleştiri yapmak gerekirse, çevirilerde çok üst bir dil kullanılmış, sanki o denli bir yaşam süren kişilerin cümleleri bu kadar kurulu olamazmış gibi geldi, açlıktan ölmek üzere olan kişilerin bu denli kelime çeşitliliği ile konuşması pek inandırıcı değil, muhtemelen elden geçmiş cümleler. Bir de hikaye anlatımından daha çok bazı çekimler çok uzun kalıyor ve özellikle gece çekimlerinde gerçekleşen slow efektler akıcılığı fazlasıyla bozuyor bana göre. Özetle ortalamanın üstünde gayet başarılı bir iş çıkmış. 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Hayallerim, Aşkım ve Sen

80'lerin sonlarına doğru Türk Sinemasında yeni denemeler yer almış. Atıf Yılmaz, grift bir öykü deneyerek, şizofreni-aşk öyküsünü bir sinema yıldızı üzerinden anlatıyor. Çocukken gördüğü anda tutulduğu sinema yıldızına ulaşabilme sürecinde karakterimizin, hayallerinin kadınını konumlandırma açıları değişik bir döngüye sürüklüyor bizi. Hayallerin kadını figürünü anne, erotik öğe ve karizmatik bir karakter üçlemesi içerisine sokan yönetmen, ince sınırlarda ustalıkla dolaşmış. Türkan Şoray'ın kanunlarını da yıktığı film, kıyıda köşede kalmaktan kurtulamamış. Delilik aşamasına ulaşmadan tatlı-sert bir persona filmi çıkmış.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Drive My Car

Haruki Murakami'nin bir öyküsünden yola çıkarak, ilişki sonrası bir hikayenin uzun bir anlatısını ele alıyor "Drive My Car". 45 dakika boyunca filmin başlangıç kısmını izliyoruz. Aslında karakterimizin ruhsal durumunu anlamamıza yarıyor bu açılış. Sonraki 2 saat ise film, kendi mesajını anlatmaya başlıyor. Hemen ilk soru neden bu kadar uzun? Bir yolculuğun tüm aşamalarını, arabadaki tirad çalışmaları neden izliyoruz bundan başlamak lazım. Karakter açılış bölümünden sonra, katman katman hayatta kalmayı öğreniyor ve bunu altmetinde sancılı bir şekilde gerçekleştiriyor. Kimi zaman yönettiği tiyatro oyununa yön verirken, kimi zaman ise tanıştığı insanlar ile. Özellikle karısıyla olan ilişkide kilit nokta oluşturan karaktere meydan okuma yöntemi çarpıcı. Bir hikaye anlatımının belirli çeşitlerleri olabilir, yönetmen böyle bir tercihte bulunmuş. Sabrı olanlar için çok güzel anlamlar yatıyor. Olmayanlar için ise kötü bir tercih olacaktır.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Sardunya

Çağıl Bocut'un ilk filmi olma özelliği taşıyan Sardunya bir drama-gerilim. Okuduğu okuldan babasının ve halasının sağlık sorunları nedeniyle, memleketine dönmek durumunda kalan bir kızın gözünden (genellikle), aile; sıkışmışlık kavramlarına atıflarda bulunuyor. Rehabilite sürecinin, ilkgençlik üzerindeki etkisi dramayı artırırken, saklanan sırlar ise gerilim unsurunu yaratmaya çalışıyor. Film, ilk film olarak temiz duruyor. Ancak temelde büyük sorunlar da yok değil. İlki oyunculukların, metinden kaynaklı çok düz durması. Bazı hislerin metinle verilmeye çalışılması ve kullanılan metaforların yetersizliği. Kızın yaşadığı buhran hissini alamadım. Sardunya'nın anlamını çözemedim. Baba-kız ilişkisindeki gerilimi yaşayamadım. Neyden kaynaklandığını yine metnin içinde olayı anlatarak vermeye çalışmış yönetmen.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Beyoğlu'nun Arka Yakası

Tarık Akan'la Oya Aydoğan'ı birleştirebilen fantastik bir cast var Beyoğlu'nun Arka Yakası'nda. Şimdi efendim, memur bir abimiz var maaşını aldığı gün eve geliyor ve karısı neden beni dolaştırmıyorsun diyerek, abi de ceketi alıp çıkıyor Beyoğlu'na, vur patlasın çal oynasın sabaha kadar. Film bir gecelik olayı anlatmakta. 2 farklı açıdan Beyoğlu'nu görüyoruz. İlki baş karakter Haydar'ın geçirdiği saykodelik olmaya yakın hikaye, diğeri ise Beyoğlu'nda belgesel çeken bir ekip. Bu iki anlatım olayını sevdim. Keşke belgesel içeriği ile ana hikayenin de bağlantılı bir grift bir yapısı olsaydı. Türk sineması için ilginç bir film diyebiliriz. Tarık Akan'ı bu rolde görmek gülümsetti.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Tersine Dünya

Orhan Pamuk'un kaleminden uyarlanan Tersine Dünya, cinsiyet rollerinin değişmesi ve kadın-erkek eşitsizliğine vurgu yapıyor. Antalya Devlet Tiyatrosunun sahnelediği temsilde, dekor ve kostümlerin çok iyi olmasıyla başlayabiliriz oyunu anlatmaya. Dönemde yaşıyormuş hissini güzel yansıttılar. Dinamik bir oyun olmasına rağmen oyunculuklar gayet dozundaydı, kolayca rol çalınabilen bir text olmasına ve 1-2 karakterin oldukça karikatürize yazılmış olmasına rağmen herkesin eşit biçimde metni ilerletmesi de gayet keyifliydi. Temsilin en etkili olması gereken yeri olan finali çok daha coşkulu olabilirdi, zamanlama hataları, ses kullanımlarının düşük seviyede kalması biraz etkilemiş gözüktü. Teknik gözle izlemeyen biz seyirciler açısından, tiyotraların başarılı olup olmadığını tek soru belirliyor bana göre. Tekrar gidilir mi? Bu oyun için evet gidilir cevabını rahatlıkla verebilirim.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Huysuz

Huysuz, pandemi, yönetim değişimi derken 2 sene sonra yeniden sahneleniyor. Korunan kadro ile kısa sürede hazırlanıldığını söylüyor sanat yönetmeni. Kapalı gişe oynanan bir oyun olduğu için kolaylıkla yer bulunamıyor. Engin Alkan yönetmenliğinde sahnelenen oyun, eski bir tiyatro oyuncusunun geçmişe özlemini anlatmakta. Metin o kadar yerel bir alan sunuyor ki, oyuncular karakterleri rahatlıkla parlatabiliyor. Geçmiş oyunla kıyaslarsak, enerji bir tık aşağıdaydı sanki. Metnin fazlasıyla oyunculara doğaçlama imkanı yarattığını ve oyuncuların da cömertçe kullandığını gördük. Karikatürize karakterlerin bulunması, oyunun kendi içerisinde halihazırda bir delilik halinde bulunması nedeniyle sırıtmıyor. Kendi açımdan karakter komedisi (şive, hareket) yerine metin komedisini tercih ediyorum. Oyunu değiştirme hakkı verseler bu kısımların değişmesini dilerdim. Onun dışında zaten bolca kahkaha vaad ediyor ve başarıyor da.





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

OCAK-ARALIK İZLENEN FİLM ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI





2021 OCAK - ARALIK İZLENEN 
FİLMLER & DİZİLER & SAHNE SANATLARI