8 Aralık 2023 Cuma

2023 Kasım Aralık Ayı Okuduklarım

              

_____________________________________________

2023 Kasım Aralık AYI ÖZETİ
_____________________________________________
                

   


_____________________________________________



Rahatlama Kitabı

Çok açık bir yorum yapacağım. Hayatımda John Parkin'in "Sktr et" kitabından sonra (belki de onunla birlikte) tecrübe ettiğim en kötü deneyim. Kitaptaki öneriler o kadar sığ ki. Yüzünüzü yıkayın, humus yiyin falan diyor. Cidden bunları söylüyor. Diğer öneriler ve teoriler hepsi bu sığlıkta. Bu kitaba olumlu yorum yapan vasat kitleye şaşırmıyorum. Zaten popüler olan her şeyin vasatlığı ve kalitesizliği bellidir. Ben sadece bu önerileri hayatında ilk defa duyan kişilerin bu yaşa kadar nasıl yaşadıklarını neleri sorguladıklarını merak ediyorum. Aslında sinirlenmeme gerek yok ama binlerce insanın "rahatla ya, kasma bu kadar, ben de intiharı düşünüyordum, gece hava çok güzel bir hava al" minvalindeki öğütlerine bu denli olumlu yorum yapması çok korkunç. Bomboş hayatları olanlar için belki iyi bir kitaptır ama birazcık kafanız çalışıyorsa aşırı aptallık içeren metinler bütünü. Özür dilerim bu denli ağır yargılamalarım nedeniyle. Vakit kaybı. Başladığımı bitirme takıntım nedeniyle ve boş vaktimin çokluğu nedeniyle ben ettim ama siz etmeyin.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Ve Sen Kuş Olur Gidersin  

Tarık Tufan'ın edebiyatı kullanma biçimini seviyorum. Kelimeleri ve cümleleri gayet güçlü ve vurucu. Benim hep temkinli yaklaştığım yazarlardan kendisi. Özellikle Filistin, müslüman çocuklar ve şükürler üzerine dikkat çektiği konular nedeniyle bana hep din sömürücüsü bir yazar havası var gibi geliyor. Ancak ne zaman bir kitabına rastlasam ve cümleleri arasında gezsem haksızlık ettiğimi düşünüyorum. Şu dini göndermeleri çıkarsak beni rahatsız eden bir kısım da yok. (Rahatsızlık duyduğum konu : sürekli müslüman bebekler üzerinden anlatılan hikayelerin duygu sömürüsüne çok açık olması ve yanlı anlatılması) 
Muhafazakarsanız bayılırsınız. Değilseniz de seversiniz. 
 



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


BONUS






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤








➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤








➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


DERGİ DAĞILIMI



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

YAYINEVİ DAĞILIMI







➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


2023 OCAK - 2023 ARALIK
OKUNAN KİTAPLAR & DERGİLER















2 Aralık 2023 Cumartesi

2023 Kasım-Aralık Ayı İzlenenler

             

 _________________________________

2023 KASIM - ARALIK AYI ÖZETİ
_________________________________
    
      

   

_________________________________
 



 

Oregon

Şahsına münhasır filmler çıkaran Ümit Ünal, İstanbul film festivali küratörlüğünden tanıdığımız Kerem Ayan'a senaryosunu veriyor ve ortaya sıcak bir film görünümlü Oregon çıkıyor. Görünümlü diyorum ama maalesef bir geçiş filmi olmuş. Pandemiden sonra sinemaların boşaldığı şansız dönem sonrasında toparlanma emareleri gösterdiği bir zamanda vizyon almaya çalışmış fakat başarılı olamamış bir film Oregon. Kadrosu da sağlam gözüküyor. Ancak bu isimlerin bir araya gelmesinde ciddi sıkıntılar var. Zihni Göktay ve Nevra Serezli'nin hikayeye hiçbir katkısı yok. Nejat İşler'in keza zorlama bir karakter ile dönem filmi teması yakalanmaya çalışılmış. Solculukla hippiliğin bağdaşlaştığı ilginç bir de karışım var. Film aşure gibi ancak şekeri eksik. Şevket karakterinin hastalığı ile ne alakası var hikayenin. Birbiri ile hiçbir şekilde birleşmemesi gereken tüm detaylar bir araya gelmiş. Ama tatlı yanları da var. Filmin renk tonu, müzikleri gibi. Ümit Ünal'ın kredisi çok büyük ama aşırı şekilde harcamış bu film ile. 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Ölümlü Dünya 2

Ölümlü Dünya, komedi filmleri arasında önemli bir yere sahip. Feyyaz Yiğit ve Aziz Kedi'nin oluşturduğu matematik sağlam ve kara mizaha çok rahat evrilebiliyor. İlk filmde gördüğümüz ve tutan sahnelerin aynı matematikte başka bir formatta yer aldığını görüyoruz. Yine reaksiyon alıyor. Bu açıdan garanti plana uyum sağlanmış diyebiliriz. İlk filmle kıyaslanacaktır mutlaka. Yeni gelen karakterlerde Giray Altınok, Şenol ile çok başarılı, filmi rahatlıkla götürüyor. Zafer karakteri ilk filmden daha alt seviyede kalmış bana göre. Serhan ve Begüm sahnelerini beğenmedim. Küfür kullanımı da fazlasıyla artmış. Biraz daha Feyyaz Yiğit kendisine alan açmış gibi bir hava vardı. Şu dönemde izlenecek başka bir film olmadığını da düşünürsek eğlenmek isteyenlerin ilk tercihi olmalı. İlk filmin üstüne kattığı bir tat yok ancak ben mizahın keskinliği ve uçlarda yer alması nedeniyle daha çok sevdim. Hikayenin bağlanması da ilk filme göre daha tutarlıydı.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Ayna Ayna

Altın Portakal'da Kurak Günler ve Karanlık Gece'den sonra en iyi film olarak otoritelerin kanaat getirdiği filmin anlattıklarını ve anlatım tarzını çokça merak ediyordum. Belmin Söylemez'in diğer filmlerini de izleme listeme eklemiştim ancak hiçbirisini izleme motivasyonunu bulamamıştım. Ayna Ayna, 3 kadının bir tiyatro oyunu çevresinde yaşamdaki sıkışmış alanlarını genişletmeye çalışmalarını izliyoruz. Ana hikaye bir butik bir tiyatro salonunun ekonomik açıdan tutunabilme çabası iken, yan öykülerde genç bir kızın hayallerine ulaşma serüveni ve bit pazarında sattıklarıyla geçinmeye çalışan başka bir kadının Frida üzerinden hayata tutunması ve şiirlerini kitlelere ulaştırma çabasını görüyoruz. Filmin yaptığı iyi iş, hikayeleri bağımsız olarak güzel ve sade biçimde aktarması, yapamadığı ise bu 3 hikayenin ana düzlemde bağlanamaması olmuş. Yani genç kadının oyunculuğa karşı olan motivasyonunu anlayamıyoruz. Frida roleplayini gerçekleştiren Feride'nin neden böyle bir karaktere tutunduğunun geçmişini anlayamıyoruz. (Tahmin edebiliyoruz) Başroldeki tiyatrocu hanımefendinin paraya karşı olan görüşlerinin, anlattığı hikayede hiçbir etkisinin olmaması da ayrı bir eksi bana göre. Filmin sonundaki ayna sekansı ile eleştirmenler bütün bunların bağlandığını söyleselerde ben çok o tadı alamadım. Ancak bu sıkışmışlık içerisinde garip biçimde iyi hissettiriyor film. O açıdan başarılı.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


Terör

Teröristlerin ele geçirdiği bir uçağın bir stadyuma düşürmekle tehdit etmesinden sonra savaş pilotu Lars Koch'un uçağı başka yere düşürmesi ile 164 kişinin ölümüyle sonuçlanan bir davayı anlatıyor oyun. Vicdan-mantık ve yasalar üçgeninde seçimi seyirciye bırakan bir yapı ile sunuluyor. Konu ilgi çekici olsa da yıllardır felsefenin temelini oluşturan bir soruya cevap aranıyor. Çıkış noktası güçlü gibi gözükse de bana göre yan etmenler bu çatışmayı körüklemiyor. Tanıklardan Yarbay Lauterbach mantığa, Meiser ise vicdana sesleniyor ancak ikisi de etkili değildi konuyu yakalamak için. Savcı ve avukat arasındaki çekişme metni güzeldi. Ortalama seyircinin beğenebileceği bir iş olabilir ancak ben metinlerde bir şeyleri öğretmeye çalışan (direkt olarak) içerikleri çok sevmiyorum. Yani siz bilmezsiniz bu işler böyle oluyor tarzındaki yönlendirmeler yerine durumun aktarımı ve seyircinin yorumlaması durumunu daha çok benimsiyorum. Metnin sorunlarının yanısıra, gerilim öğelerini artırılması gerektiği yerlerde sadece ışık kullanımını yetersiz buldum. Müzik ise tekdüze olması nedeniyle tekrara düştü. Dekor zaten yoktu, olması da gerekmezdi. Yine dinamizm katmak için bir kaç dokunuş yapılmış ama yine ana hikayeye katkısı azdı bence. Oyuncuların, sahneleyenlerin emeklerine sağlık. 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Yoldan Çıkan Oyun

Temsil, isminden de anlaşılacağı gibi tiyatroda örneklerine sıkça rastladığımız, hatalar üzerine kurulu bir düzende işliyor. Bir tiyatro sahnesinde hiçbir şeyin beklendiği gibi gitmemesi sonucunda ortaya çıkan kaostan beslenen oyunun en önemli sınavı dekoru ile geçiyor. Dekor etkilerinin zamanlaması, yan öğelerin hata komedisini iyi beslemesi sonucunda eğlenceli ve çılgın bir oyuna dönüşüyor. Tiyatroda gereğinden yüksek sergilenen performanslardan pek hoşlanmayan biri olarak birkaç karakterin yüksek şekilde oynaması zaman zaman rahatsız etse de kaba komediden rol çalan sahnelerde etkili olmuş. İlk defa devlet tiyatrosunda izlediğimiz Batuhan Kodaloğlu çok iyi iş çıkarmış. Her seferinde reaksiyon aldı. Kadro ve birleşimler bence gayet güzeldi. Herkes salondan mutlu ayrıldı. Tekrar izlenebilecek bir oyun. Yeni yılda tekrar döngüye girerse bir kez daha arkadaşlarımı alır yanıma izlerim sanıyorum ki.
 



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

OCAK-ARALIK İZLENEN FİLM ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI




2023 OCAK - ARALIK İZLENEN 
FİLMLER & DİZİLER & SAHNE SANATLARI











9 Ekim 2023 Pazartesi

2023 Eylül-Ekim Ayı Okuduklarım

             

_____________________________________________

2023 Eylül Ekim AYI ÖZETİ
_____________________________________________
                

         


_____________________________________________



O Sırada (Üçüncü Kitap)  

Uykusuz dergi ve KALT'tan tanıdığımız Erman Çağlar'ın üçüncü O Sırada kitabında, yine günlük hayatta karşılaştığı durumlara hiçbir şey yapmak istemeyen bir adamın, hiçbir şeye dokunmayan hikayelerinin mizahi anlatımını görüyoruz. Herkesin seveceği tarzda değil tabii ki. Tanımayanlar için videolardan başlamaları daha tavsiyedir. Sevenleri için de ek bir yorum : Erman'ın apartman sakinleriyle olan savaşında aynı saftayız. Evde oturup 6 bira içmesine çok karışılıyor ve tatil günlerinde lütfen bir yerlere götürmeyin şu adamı. 


"Önünüzdeki işi küçük parçalara bölün, bütün işi tek bir seferde yapmaya çalışmak yerine tek tek bu küçük parçaları sırayla bitirin, her bitirdiğiniz bölümden sonra kendinize ufak heiyeler, ödüller verin. Google'a iş yapmak istemiyorum, içimden gelmiyor yazınca böyle şeyler çıkıyor.

İş yapmak istemiyorum diyorum, küçük parçalara bölün diyor."

" Gelin bir görüşelim, toplantı yapalım demişti ilk işi verirken, ben de "Toplantıya ne gerek var abi, az önce anlattın ya işi demiştim, "Görüşseydik" demişti, "Neden?" diye sormuştum. "İşin ayrıntılarını konuşuruz" demişti, "Abi işin ayrıntılarını konuştuk ya diyince, "He" demişti, sevinmişti."

"Bence insan hastaneye yürüyerek gidebiliyorsa hastaneye gitmesine gerek yok. Yanlış, fakat cahili kolaylıkla kandırabilecek bir fikir. Mesela ormanlar yağmur çeker gibi. Ne kadar yanlış, fakat kulağa ne kadar doğru gelen bir düşünce. Ortaokulluyu kandırırsın."

"Yogaya çok hakim, vücut olarak inanılmaz esnek birtakım insanlara yoga kursunun parasını internetten yolladık, onlar da o parayla bilmiyorum ne yapıyorlar ama herhalde yemeklik malzeme ya da Elif Şafak'ın son kitabını falan almışlardır."

"Elektronikçiler çarşısı benim arzu nesnem. Kablo alacaktım, bilgisayarı televizyona, televizyonu da ses sistemine bağlayacaktım. Evdeki her şeyi birbirine bağlayacaktım. Evdeki her şeyi birbirine bağlayan erkekten daha mutlu insan var mıdır?"

    "Meydana giden yolu iki adet on litrelik su şişesiyle kapatmışlar. Dünyanın en iyi niyetli barikatı."




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Mutedil Dalgalı  

Muhtelif Evhamlar Kitabı ile iyi bir çıkış yakalayan Ömür İklim Demir, öyküden devam etmeyip bir roman ile karşımıza çıkmıştı. Kum Tefrikaları, bence Türk edebiyat tarihinde adından söz edilmesi gereken bir romandı. Hazırlanışı, içerdiği bilgileri, kurgusu ve kelime seçimleri olsun birçok alanda roman budur dedirtebilecek bir işti. Mutedil Dalgalı ile tekrar öyküye geri dönen yazar, ilk öykü kitabından farklı olarak yazma üzerine kafa yormuş. Yazma deneyimi ile birlikte alışıldık tekdüze yazılardan saparak farklı tekniklerle dinamizm kattığı öykülerini tek kitapta toparlamış. Bu akıl oyunları ve yazı "trick"lerini seviyorum. Yekta Kopan, Murat Gülsoy gibi yazarlarda sıkça gördüğümüz biçimsel farklılıkları kendine özgü biçimde aktarmış. Öykülerin kimisinde etkiyi artırırken kimisinde bana göre vurculuğu düşürmüş. Hikayelerde genel olarak bir buhran, intihar ve depresyon hakim. Romanında rastladığımız bazı karakterlerin yansımaları öykülerde de mevcut. Karakterlerin geçmişe öykündüğünü anlayabiliyoruz. Eski güzel Türkçe ile konuşan şık giyimli yüksek mertebeli insanların depresyon hikayelerine tanık oluyoruz çoğu zaman. Ara vererek bitirdiğim bir kitaptı. Geneli ile ilgili tam bir atmosfer aktarımı yapamıyorum ancak beni kitabı okumaktan alıkoyan bir öyküsü bulunmuyor. Yeni kitaplarını merakla beklemekteyim.


"Hayatımızın en mutlu anını çoktan yaşamış olabiliriz gibi."

"Şimdi soruyorum size; aklım daha da uzaklara çekildiiğinde ne yapacağım? Ne yapacağım, dipte bekleyen çamurlu tepeler, heybetli tapınaklar gibi göğe yükselirken? Avcumda kalan üç beş kelimeyle yaşamaya çalışırken, heybeliyi diyemezken mesela, çamuru diyemezken, balçığı çoktan unutmuşken, ne isim vereceğim onlara? Söyleyin, söyleyin var mıdır lügatte hepsine mukabil bir kelime, var mıdır hayatta, hepsine mukabil bir his?"

"Haydii göm göm göm, kendinden geriye kalan cesetleri. Kürek tutsun ellerin, kalem değil!"

"Senin hep yaptığın bazı gzel şeyler olacak. Benim de görmediklerim... İncelikler, deyip geçeceğimiz anlarımız olacak, hafif tebessümler eşliğinde geçiştirilecek hepsi. Gülmeyeceğiz. Ardından, unutmak diye bir şey gelecek; koskoca bir fiil, hareketsiz bir eylem... Güzel şeyler, güzel atlara ya da herhangi bir başka metafora ihtiyaç duymadan yok olup gidecekler. İncelikler... Bütün o incelikler, aklımızdaki ve de dolayısıyla hayatımızdaki bir delikten sızıp bizi terk edecek. İzin vermeyelim buna."





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Esir Sözler Kuyusu  

Sema Kaygusuz adından söz ettirmiş ancak benim uzak durduğum bir yazardı. Görüşlerinin sığlığı, ifşacı yapısı, okurunu linçlettirmesi gibi skandal "boomer" tavırlara sahip sıkıcı bir yazar olan (kanaatimce) Sema Kaygusuz, edebi alanda bu özelliklerinin aksine gayet okunabilir metinlerin yazarı olarak aklımda kalmıştı. Bir kez daha kendisine şans vermek istedim. Sanırım yanlış bir kitap seçtim. Yazarlığa ilk başladığı zamanlardaki metinlerini toparlayarak bir araya getirdiği kitabında, bir şeyler anlatmaya çalışması (bir derdi olan) fakat suya sabuna karışmadan sıkıntılı konuların kenarından geçmesi şu anki karakterini de gösterecek öykülere imza atması beni çok içine çekmedi. Bir sağcı profili çizmesi zaten beni uzaklaştıran durumdu ancak emin oldum ki genç kuşakları yakalayamayacak. Sadece belli muhafazakar kesime hitap edeceğini düşünüyorum. 
 





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


BONUS






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤








➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤








➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


DERGİ DAĞILIMI



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

YAYINEVİ DAĞILIMI







➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


2023 OCAK - 2023 ARALIK
OKUNAN KİTAPLAR & DERGİLER