17 Şubat 2020 Pazartesi

2020 Şubat Ayı İzlenenler

_________________________________

2020 ŞUBAT AYI ÖZETİ
_________________________________
   
      

   

_________________________________



Susuz Yaz

Türkiye'de sansür nedeniyle gösterime giremeyen, değeri ise çok sonradan anlaşılan bir film Susuz Yaz. Criterion Collection'a Martin Scorsese'nin desteği ile alınan ve hatta 2020 yılı itibari ile bu seçkiye dahil edilen ilk film. 
Susuz Yaz bir erk mücadelesini, sistem eleştirisi ile birlikte, iyi ve kötüyü net bir şekilde ayırarak anlatıyor. Çekimlerin çağın çok ötesinde olduğu, her bir sekansın birer tablo gibi işlendiği göze çarpıyor. Yönetmen ile başrol oyuncusu ters düşmesi sebebiyle yurtdışındaki bir çok festivale katılamayan, katıldığında da ödülleri süpüren, Türk sinema tarihinin en önemli filmlerinden başı çekiyor. Hala izlememiş olan varsa çok vakit geçmeden izlemeli.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


Rüzgarda Salınan Nilüfer

Dolu sayılabilecek bir konu ile, aşina olduğumuz bir aile yapısını anlatan film, sağlam temeller üzerinde kurgulanmış ve fena olmayan oyunculuklarla süslenmiş olsa da metni aktarırken klişelere giriyor ve konunun derinliğini kaybetmesine neden oluyor. Paranın gücüyle ailesi üzerinde baskı kurmaya çalışan bir baba, güçlü gözüken bir kadına öykünüp iş kurma hayalleri kuran bir anne ve ailesinin sevgisinden uzak yaşayan bir çocuk. Aileden çok farklı derinlikli hikayeler çıkabilecekken, eksik kalmış hissi var. Misal, babayı kötü gösterme çabası empati kurmamızı zorlaştırıyor. Ya da çocuğun sevgisizliği anlatma biçimi somut bir ele alış ile anlatılıyor. Daha duygusal, oyunculuklarla anlatabilse bu tarz durumlar bana göre daha hoş bir film olabilirdi. 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



The Host

Parasite ile dikkatleri üzerine çeken yönetmen Bong Joon-Ho, aslında önceden de ilginç film anlatımları ile göz önündeydi. Ana akım gibi gözüken fakat kendine has kurguları ile hem alt metinlere hem de görselliğe oynayan bir yapı oluşturarak herkesin seveceği tarzda filmler çıkarmayı başarıyor. Filmin açılışından sonuna kadar heyecan eksik kalmıyor ve büyülü bir gerçeklik ile masalsı bir macera vaadediyor. Sıradan insanların sıradışı davranışları her zaman işleyen bir formül olduğu için de bunu iyi şekillendirdiğinizde böyle güzel bir film ortaya çıkabiliyor. Bong Joon-Ho filmlerinin belki de hepsinin ortak noktası olan bir miktar (Filmin %15-20) uzama durumu bu film için de mevcut. Gerilimin üzerine kurgulanmadığı için bazen gerginlik sizi yorabiliyor. 





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤






The Unknown Girl

Dardenne Kardeşlerden derli toplu bir film The Unknown Girl. Tek bir karakter üzerine yoğunlaşılan filmde, hikayenin sonuna kadar bu karakter gelişimini görüyoruz. İyilikperver genç bir doktorun, hakikati arayış çabasında, kötü iletişimi ile iyi niyeti arasında kaldığı dakikaları sıkılmadan takip ediyoruz. Bu tarz bir filmin sıkmaması, tabii ki yönetmen başarısı ve hikaye anlatımında. Türkçe ismi ile "Meçhul Kız" bir gizemin peşinde koşarak, diğer filmlerin çoğunun yapmadığı bir şeyi düzgünce yapıyor aslında : "Hikaye anlatımı". Bize bir hikaye veriyor ve psikolojik yorumlamaları seyirciye bırakıyor. Başı ve sonu olan filmlerden hoşlananları pek cezbetmeyebilir bu yüzden. Gerçi belirtmekte yarar var Adele Haenel olmasaydı filmde, karakter peşinden gitmemiz zor olabilirdi. Çok iyi iş çıkarmış. Vasat bir filmi ortalama üstü bir hikayeye dönüştürmüş sanki.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




1917

Savaş filmlerinin çağının geçtiği ve hepsinin artık tekrardan bıktırdığı bir dönemde farklı bir çekim tekniği ile geldiğini vurgulayarak özellikle de akademi ödüllerinin adaylıklarına damga vurarak bangır bangır gelmişti 1917. Ön yargısız izleyeyim diyerek başladım ve oneshot planlarda acaba nerede kesiliyor tedirginliği ile bir süre filmin içine girmekte zorlandım. Zaten yavaş yavaş filmin içine alıyor sizi yönetmen. Sekanslar için çok çalışıldığı duygusu ile birlikte gerçekten özenli bir işin çıktığını düşündüm. Klişe konusuna rağmen, İlk yarısı biterken gerçekten de izlediğim en iyi savaş konulu filmlerinden biri olacak derken, tam ortasından itibaren film düşüşe geçmeye ve prodüksiyon komik bir hale dönüşmeye başladı. Görkemli çekimlerden bir anda "Dogville" tarzı dekorlara geçişler (Sam Mendes'in tiyatro yönetmeni olduğundan olabilir), klişenin içine iyice saplanmalar derken hevesim bir anda kaçtı. Unutulmayacak sahneler bu filmin bir kaç armağanınından biri sadece. Onun dışında adından çok söz edemeyeceğiz ileride.





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

BONUS

İstibdat Kumpanyası (Müzikli Tiyatro) 

Antalya Şehir Tiyatrosu'ndaki 4 aydır oyun çıkmaması ve kadronun tamamen değişmesinden sonra kısa bir süreç içerisinde hazırlanan oyun için beklentilerim çok düşük biçimde gitmiştim. Fakat beklentilerimin çok üzerinde bir temsil buldum. Dekor ve afişinin bile olmaması ve bir çok sorun hala çözülememiş olmasına rağmen, oyuncuların keyifle işlerini sürdürmeleri, klasik oyuna yeni bir soluk getirmeleri gayet memnun ediciydi.  Keyifli bir 2 perde izledik.




___________________________________________

Dizi Günlüğü
___________________________________________











➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


OCAK-ARALIK İZLENEN FİLM ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI







2019 OCAK-ARALIK İZLENEN 
FİLMLER & DİZİLER & SAHNE SANATLARI




8 Şubat 2020 Cumartesi

2020 Şubat Ayı Okuduklarım

_____________________________________________

2020 OCAK AYI ÖZETİ
_____________________________________________


      

      

     

_____________________________________________




Arkadaşıma Veda - Zülfü Livaneli

Bir çocuk kitabı olan Arkadaşıma Veda'yı Tilbe Saran'ın Storytel'de seslendirdiğini görünce onun ağzından dinlemek istedim. Salih Bozok ile Mustafa Kemal'in dostluğunu ve Atatürk'ün bilinmeyen yönlerini ele aldığı kitapta bize ilkokul kitaplarında okutulan hikayelerin yanı sıra, en azından benim hatırlamadığım bir çok ek bilgi de yer alıyor. Çocuklara okutulabilecek bir kitap. Tek eleştirebileceğim nokta, işin içine kurgunun da girmiş olması. Bozok'un kaleminden çıkan bir kitap olsa dahi, Bozok'un bulunmadığı ortamları da hikayeleştirmek inandırıcılığı azalıyor.

"Mustafa Kemal her zaman bir milletin sadece askeri birliklerle değil, bilimle, kültürle, sanatla, eğitimle güçleneceğini söylerdi."





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


Boşa Gitmesin - Orhan Erdem

Orhan Erdem, okurları kitaba çok büyük beklenti yaratarak karşılamış. Okuyacağınız kitabı anlayabilmeniz için çok basitleştirilmiştir diyor sevgili yazar önsözde, fakat anlattıkları o kadar sığ şeyler ki bunları bilmeyen kişilerin okuma yazma bildiklerini bile düşünmüyorum. Kredi kartı kullanmayın lafını okumaktan sıkıldım gerçekten. Bir alana bir bedavanın neden etkili olduğunu anlatmış. Yıllardır anlatılan klişeleri toparlamış kitapta. Artık bilmeyen tek kişi bile olmayan "Risk budur" örneğini vermiş mesela. Mağarasından çıktığında kitap yazmaya devam edebilir yazar ya da büyük laflar etmekten kaçınabilir.
Ayrıca kitabın yarısı da başka kitaplardan atıflarla geçiyor. Ben zaten okuyacak olsam o kitapları okurdum bana özet geçme bana yeni fikir sun. Bir iki fikri almada sıkıntı yok ama her cümlede şöyle yazmış bu böyle demiş. Vikipedia'da bunu bedava yapıyorlar zaten.
Çok kötü bir derleme. Kattığı hiçbir şey olmadı. Beynimiz boşa gitmesin diyor ama boşa gitti üzgünüm.






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Arafat'ta Bir Çocuk - Zülfü Livaneli

Livaneli'den okuduğum ilk hikaye kitabı oldu. 8 tane öykü bulunan kitapta ortak nokta olarak, ülkeler, dinler ve kişiler arasına sıkışan çocuklar ve insanlar göze çarpıyor. Romanlarından basit bir dil kullandığı için, aynı yazardan hikaye okuyunca o basitlik yerini birden anlaşmazlığa bırakıyor. Öyküleri anlayabilmek için çaba sarf etmek güzeldir fakat karakter ya da durum gelişimlerini anlayabilmek için uğraş vermek biraz yorucu oluyor. 
Hikayelerin ilgi çekici başlayıp merak anlamında dipte son bulması da ayrı bir sorun. 
Romanlarındaki tadı alamadım. İyi bir başlangıç kitabı da değil bana göre.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Uysal Kız -  Fyodor Dostoyevski

Kitabı okurken sürekli kafamdan bir düşünce geçti. "Dostoyevski yazdı diye beğenmek zorunda değiliz." Temelleri sağlam bir psikolojik çözümlemeye dayanması gereken bir öyküde, anlatılan kişinin değil anlatıcının üzerinden gitmesi biraz dengeleri allak bullak ediyor. Kibirli gözüken bir adamın sevdiği kadını kendi formlarına göre biçimlendirme çabasının neden olduğu sonuçları görüyoruz. Adamın sürekli kendisinden bahsetmesi ve duruma neden olan durumun kendisi olmasına rağmen bunu kabullenmemesi gergin bir metin okumama neden oldu. Alt metninde farklı çözümlemeler vardır ancak bu tarz kitaplarda anlatıcının psikolojisi anlatılıyorsa düğümleri de anlatıcı açması gerekiyor. Albert Camus'un Düşüş öyküsüne çok benzettim bu haliyle, fakat Camus'un Düşüş'ü ile baş ölçüşebilecek kadar felsefi ve derinlikli değil maalesef bu öykü.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




İlham Veren Cumhuriyet Kahramanları (Öncü Kadınlar) - Özlem Özdemir

Çoğunu zaten tanıdığımız adlarından hala söz edilen Cumhuriyet döneminde başarılara imza atmış öncü 25 kadından bahsedilen kitapta; tüm karakterlerden öğrendiğimiz ortak fikir, Atatürk Türkiye'sinin ne kadar çağdaş olma hevesinde olduğu. Mücadelenin temelini kadınlar ile başlattığı çok açık biçimde kayıtlardan da anlıyoruz. İsmini daha önce duymadığım bir kaç kadını da öğrenmiş oldum. Fakat derlemecinin (yazar olarak göremem), çok büyük iş başarmış gibi önsöz yazmasını anlamadım. İsimleri vikipedia'dan arattığınızda çok daha ilginç bilgilere rastlayabiliyorsunuz.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



İlham Veren Cumhuriyet Kahramanları (Öncü Erkekler) - Özlem Özdemir


Cumhuriyet döneminin öncü kişileri arasından derlenen kitapta, derleyici bu bilgilerin gençler ve çocuklar için olduğunu belirtiyor. Bu araştırmanın kadınlar ile ilgili versiyonunda yaptığım eleştiriler sonucunda derleyici bu lafın üzerine basa basa uyarılarda bulundu şahsıma. Fakat kitabın başında bununla ilgili bir bilgi yok. Dolayısıyla sadece çocuklar ve gençler için olmadığını ve 30'lu yaşlarda biri olarak yorum yapacağım. (ticari kaygılarla yapılan işleri savunmadan da işlerinizi savunabilirsiniz)
Birinci eleştiri herkesin de değindiği gibi yüzeysel bilgilerin yer alması. Ben 25 kişiden 20'sinin hikayelerini biliyordum, ek bir bilgiye ya da farklı bir anekdota rastlamadım. İkinci eleştiri, 1,5 yılda hazırlandığı için emeğe saygı duyma zorunluluğunun komik olması. Derleyici bu kitabın 1,5 yılda hazırlandığını ve emeğe saygısızlık edilmemesi gerektiğini düşünüyor. O sürelerde 25 tane ürün keşfedilip sıfırdan geliştirilip piyasaya sürülebiliyor tek kişi tarafından, ben 25 kişinin 3'er sayfalık hikayelerinin bu kadar emeğe hazırlanmış olmasını başarılı bulmuyorum bu yüzden.
Daha çok eleştirilecek nokta var ama bunların hepsi yayınevi ve derleyici için, kalan kısımlar doyurucu olmasa da keyif verdi. 





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


Aşkımız Eski Bir Roman - Ahmet Ümit

Ahmet Ümit'in Komiser Nevzat karakterinin ana kahraman olarak yer aldığı öykülerini daha önce okumuştum. Çok tercih etmesem de polisiye kitaplarını arada okuyorum. Ancak bu kitapta Komiser Nevzat, daha gettovari bir hale bürünmüş. Nevzat-Yabancı uyruklu sevgilisi-Yabancı üvey kızı, sıkıcı yazılmış metinlerle hiç ilgi çekici olmayan yan hikayelerle birlikte 3 ayrı öykü okuyoruz bu kitapta. Nevzat'ın olaylar dışı hayatında geçen durumlarının, olaylara bir katkısı yok. Video oyunlarındaki ana hikayeye etki etmeyen yan hikayeler gibi. 3 olay da çok ilginç değildi. İlk hikaye queer öğeler, ikinci hikaye töresel, üçüncü hikaye ise uluslararası bir tür taşıyordu. Seveni yine okuyabilir ama ilk defa böyle kitaplar okuyacaksanız başlayacağınız kitap bu olmasın.





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


Yaza Yolculuk - Tomris Uyar


Bir sahil kasabasında bunaltıcı bir sıcakta ayaklarınızı uzatıp soğuk arpa suyunuzu yudumlarken okuyormuş hissi veren, yazın geçen öyküler gibi gözüküp bazılarında belirsiz esintiler hissedebileceğiniz 9 öyküden oluşan bir kitap. Tomris Uyar'ın vurdumduymaz tavırlı karakterleri bana Bukowski'nin daha edepli versiyonu gibi geliyor. Kitapta geçen "kalebent" terimi öykülerin tamamında hakim bir derinlikte. Yalnızların sığındığı limanları, o limandan ayrılan gemileri ve aşka yeni açılan yelkenleri görmemiz mümkün.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

______________________________________

DERGİ GÜNLÜĞÜ
______________________________________






______________________________________

BONUS





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

DERGİ DAĞILIMI


➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

YAYINEVİ DAĞILIMI



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


2019 OCAK - 2019 ARALIK
OKUNAN KİTAPLAR & DERGİLER