5 Ağustos 2018 Pazar

2018 Ağustos Ayı İzlenenler

______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________

2018 AĞUSTOS AYI ÖZETİ
______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________

      

      

   


______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________









➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤









➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤








➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤










➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



 
 



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤







➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


BONUS




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________

Dizi Günlüğü
______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



OCAK-ARALIK İZLENEN FİLM ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI









2018 OCAK-NİSAN İZLENEN 
FİLMLER & DİZİLER & SAHNE SANATLARI


1 Ağustos 2018 Çarşamba

2018 Ağustos Ayı Okuduklarım

______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________

2018 AĞUSTOS AYI ÖZETİ
______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________


      

      

   

______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________



Dünya Bu Kadar - Mahir Ünsal Eriş
Mahir Ünsal Eriş'in çok iyi bir yazar olduğu konusunda önce bir anlaşalım. Kullandığı dil, attığı tweetleri ( deyimlerin ve kelimelerin doğru kullanımlarını gösterme) doğrular nitelikte. Çok içten ve güzel iki öykü kitabı çıkmış, her şey iyi gidiyor. Sonra hikayeden romana yumuşak geçiş bir eser çıkıyor. O da bu kitap. 
20'den fazla karakter ile yaratılmış bir dünya var ve bu dünyanın küçük olduğunu anlatılmak isteniyor (kitap isminden de anlaşılacağı üzere). 
Gelelim şimdi benim hissettiğim artılara ve eksilere.
Artıları : Hikayeciliğin getirdiği kısa sürede karakteri sevdirme durumunu yaratabilmiş. Karakterlerin bir kaçı şahsına münhasır. Turan bey, Bahtışen, Güneş karakterleri akılda kalacak cinsten. Kişiler arasındaki geçişler de gerçekten dişe dokunur şekilde.
Eksileri : Karakterleri not aldım okurken, nasıl olsa hikayelerin birleşeceği belliydi diyerekten ama bir kaç ana durum, bir kaç yan durum harici karakterlerin çoğunluğu çöp oldu. Yirmi küsur karakterden 3-4 tanesi tam anlamıyla bir birleşim yaşadı. Peki, güzel. Belki çember gibi düşünüp belli bir yerden bağlamak istemiş olabilir yazar, ancak çemberin başı sonu belli değil, o kadar dağıldı ki karakterlerin gelişimi, yani yatay dikey 3-4 kademe sonra zaten hangi yüzyıldasınız, kim kimin neyi unutuluyor. 
Sonuç : Şahsi kanaatim, 500 sayfada toparlanabilecek bir kitap 200 sayfa olunca belli karışıklıklara mahal vermiş. Buna rağmen yazarın güçlü dili okumaya hiçbir engel oluşturmuyor. Türe meraklıysanız göz atmanızı dilerim, ancak yazarı ilk defa okuyacaklar bu kitabından başlamamalı.



"Ergenliğin doymaz görünen iştahıyla onca sigara kokusu arasından bile incelikle seçebildiği bu kokuyu kimseye belli etmemeye çalışarak usul usul solur, insanın kokuları hala bir yere kaydedemiyor oluşuna lanet ederdi."

"Kahve telvesinin fincanın zarif tenine çizdiği şekilleri okumak, onun gibi badanası dökülmüş evin rutubetli duvarlarındaki lekelerden hayallenerek büyümüş bir yoksul çocuğu için çocuk oyuncağıydı."

"İnsan tabuta girdi mi pencere aramaz derler, o da dümeni aklının erdiği sulara kırmaya karar verdi çaresiz."

"Kadın gülümsedi ve tüm renkler, birisi gelip de kısık olan ayarlarını açıvermiş gibi canlandı, bütün sesler hülyalı nağmelere dönüp dalga dalga uçuştu, birdenbire herkesin şarkı söyleyerek dans etmeye başladığı Amerikan müzikalleri gibi bir neşe esti içinde."

Görsel sonucu

★★★ 7/10
 (Birbirlerine dokunan hayatlar) 
İletişim Yayınları, 15,40 tl, 196 sf, 2015




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Geçmişe Yolculuk - Stefan Zweig
İnsanların önce fikirleri sevişmeli der bir duvar yazısında. Önce fikirler birbirine girmezse tensel birleşme yavan kalır. Fikirlerin, bedeni aştığı bir aşk öyküsünü anlatmakta bu kısa olmasına rağmen roman tadı veren novella. 
Birbirine aşık iki kişinin yıllar sonra karşılaşmalarında hala aralarında alev bitmemiş, harlayarak çoğaltılmaya başlanmıştır. Karşılaşmaları aslında bir geçmişe yolculuk, pişmanlıkları telafi edebilecekleri bir deneyim olacaktır. Her sayfada gereksiz ayrıntıdan kaçınıp tamamen duygulara odaklanan Zweig, yine bir hikayesinde daha savaşın acımasız yüzünü de ufaktan göstermiştir. 
Bir yolculuk sırasında, 1 saatlik dinlenme arasında bile okunabilecek bir kitap. 
Kitap okuyamıyorum diyenlere hayretle bakıyorum çoğu zaman.
Bir değişiklik yap, öğle arasında al bu kitabı okumaya başla.
Bir günde yeni bir duyguya sahip ol. Sadece bir saatte yapabileceksin bunu.
Bundan güzel bir hobi olabilir mi? 




"Biliyorum, insan birbirini tanımayınca bir arada yaşamak her zaman güçtür. Bu durumda tek çare samimiyettir."


★★ 7/10
 (Küçük bir aşk hikayesi) 
İş Bankası Yayınları, 4,55 tl, 56 sf, 2018




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Gitmeyecekler İçin Urbino - Cem Akaş
Yazma üzerine kafa yoran ve her kitabında başka bir yazım çeşidini deneyen Cem Akaş'tan eski bir kitap. Urbino kentinin (gerçekte böyle bir yer var ve Rönesansı iliklerine kadar hisseden bir kent) ortaçağında yaşanan bir suikast olayını / sosyalist devrimci eylemleri / bu olayda yer alan görgü tanıklarının beyanlarını, ve Urbino kentinin tanıtımı olarak üçe ayırdığı bölümlerle, tuhaf biçimde farklı tarzları bir araya getirmiş.
I. Bölüm : Çift anlatımla birlikte olayların içinde buluruz kendimizi, şehrin çökmek olduğu üzerine betimlemeler alırız. Bir amaç uğruna gerçekleşen olayları çözmek için uğraşıyoruz. (Kitabın en keyifli bölümüydü)
II. Bölüm : İlk bölümdeki olaylarda yer alan görgü tanıklarının gözünden Urbino kenti ve yaşananlara dair bilgiler alırız. (Gerçek kesit kıvamında)
III.Bölüm : İlk iki bölümle yazım olarak alakası olmayan fakat kurgu anlamında öyküleri tamamlayan Urbino kentindeki mekanlar, önemli kişiler gibi bilgilerin verildiği kanaatimce en sıkıcı bölümdü. 

Kısaca çok güzel bir deneme geldi bana. Hiç bu tarzda bir kitaba rastlamadım. Son bölümdeki tamamlayıcı unsur müthiş düşünülmüş ama çok sıktı bir noktadan sonra.
Bu yüzden teoride kusursuz ama pratikte bir miktar keyfinizin kaçacağı bir roman çıkmış ortaya.


"Tiyatroda yapacak fazla birşey yok canım sıkılıyor bu işe gündüz girişseydik diyorum sonra kafama dank ediyor Nero Roma'yı öğleyin yaksaydı bu kadar etkileyici olur muydu alev."

"bazı şeyleri bilmek istemeyişimizin iyi nedenleri olabilir, insan doğası kendini korumaya güdümlüdür, yine de bu, istemediğimiz bazı şeyleri müthiş bir kesinlikle bildiğimiz ve bu bilgi karşısında tümüyle güçsüz kaldığımız gerçeğini değiştirmez, yapılabilecek tek şey, hakiki bilginin doğaya ters düşemeyeceği ilkesine sığınmaktır, ben de öyle yapıyorum, bulmayı yine de ummadığım azıcık iç huzuru için."


 6/10
 (Teorikte mükemmel, pratikte sıkıcı) 
Can Yayınları, 4.60 tl, 118 sf, 2007




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Kördöğüşü - Aziz Nesin
Aziz Nesin'in bu kadar çok eserinin olmasına çok mutluyum. Arada sırada elime geldikçe okumaya devam ediyorum. Bu kitapta da ülke vatandaşları olarak asla düzelemeyeceğimizi öngörmüş resmen. 14 kısa hikayeden oluşan derlemede, genel itibari ile devlet daireleri, siyaset, çok partili rejim, vatandaş kurnazlıkları üzerine eleştiriler geliyor. 
Ben en çok bir vergi dairesi klasiği olan "Kim Kimin Yanında" öyküsü ile (vergi dairesine girenlerin çıkamadığı :) "Yaşasın Memleket" hikayelerini çok beğendim (Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz'a konu olan hikayenin küçüğü)
Şöyle kitapları edinmek istemeyenlere, ne katacak bana diyip es geçenlere, Nesin vakfından haberi olmayanlara çok sinirleniyorum.
Bahsi artırıyorum ve bu topraklarda doğup da Aziz Nesin okumayan kişilere acıyorum. Nüktedan dediğimiz yeteneği eksik olanların, mizahını geliştirmeden hayatını geçirenlerin arasında hayatımızı sürdürmek zorunda kalıyoruz. Aslında kendime acıyorum.
İşte Aziz Nesin anlatırken mesaj kaygısı gütmeden duramıyor insan :)



"Çünkü efendim, bizde herşeyden önce bir tedrisat sistemi yok. Onun içindir ki, biri gelir, liseleri oniki sınıfa çıkarır. Başkası gelir onbire indirir. Biri gelir, her sene beş imtihan kor, başkası gelir bir imtihan yeter der. Birisi vatan evlatlarını sınıfta döndürmeyin, yazıktır der."

"Baktın ki başladığın cümlenin öznesi, fiilini, fiili de öznesini tutmuyor, sakın tekleme, o zaman cümleyi uzatır da uzatırsın, dinleyenler de özneyi, fiiii şaşırır, içinden çıkamaz. Sonunda dinleyenler de adam besbelli büyük laf etti diye alkışlamak zorunda, kalır."


★★★ 7/10
 (Nesin'den seçmece öyküler) 
Nesin Yayınevi, 11,20 tl, 120 sf, 2005




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Öğle Yemekleri - Evelio Rosero
Yeni dönemin Marquez'i kabul edilen Rosero'dan ilginç yapısı, tek mekan anlatımı ile birlikte dine, dinin kullanımına, açlığa (fiziksel ve cinsel) göndermeler ve eleştiriler getirdiği güzel bir atmosferde, gerçeklik ile masalsı bir yanın çok ufak çizgi ile ayrıldığı bir kitap Öğle Yemekleri. 
Her öğle başka gruplara ücretsiz yemek hizmeti veren bir kilisede çalışanların gözünden kilisede yaşanan erk, cinsellik ve din mücadelelerine göz atıyoruz. 
Yergilerin doğruluğu yanı sıra farklı bir sonu bulunan kitabı, elinizde fazla gezdirmeden bitirmeniz gerekmekte. Kilisedeki bir kaç günü anlatan kitabın değeri hızlı biçimde bitirildiğinde alınıyor.
Özellikle yemek tasvirlerinde insan-hayvan benzetmeleri çok yerindeydi.

Vakit kaybı olmayacağını düşündüğüm bir kitap. Tavsiye ederim.


"Hiçbir şeyin yaşlılıktan daha kötü ve daha üzücü olmadığını, hiçbir şeyin bu denli merhamet gerektirmediğini söylüyor, Tanrının son büyük sınavı bu, diyor ve haklı da fakat ölü olup olmadıklarını anlamak kadar korkunç bir şey de yok."

"+Neden cehennem diyordu
-Sıcaklıktan dolayı.
+Sıcaklık demek, peki ama neden cehennem?
-Aşk, aşk yoksunluğu."


★★★ 7/10
 (İlginç atmosferli tek mekan hikayesi) 
Can Yayınları, 8,40 tl, 120 sf, 2016




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Sevgilinin Geciken Ölümü - Murat Gülsoy
Sevgilisinin geçirdiği kazadan dolayı hayatı baştan aşağı değişen Cem adlı gazetecinin ("Bu kitabı çalın" kitabındaki bir öyküdeki karakter aynı zamanda), sevgilisini aslında kazadan çok önce düşüncelerinde öldürdüğünü mistik dokunuşlarla, geçmiş sorgulamalarıyla birlikte güzelce harmanlayarak bize sunuyor Gülsoy. Karakter sizi arkasına alıyor aynaya bakıyor ve bir anda aradan çekiliyor, siz kendinizi sorgularken yok oluyor. 
Kitabın kurgusunu çok sevdim. Finale doğru heyecanım arttı. Neşet'in hikayesine ayrı bir kitap yazılır, öyle güzeldi. Özellikle son kısımları bir filme rahatlıkla aktarılabilecek şekilde yazılmış, kişilerin hayal gücünü basitçe çalıştırabilecek şekilde düşünülmüş. Keyif vericiydi.
Bir roman nasıl başlar, nasıl gelişir ve bitirilir göstermiş oldu Murat Gülsoy.
Her şey bu kadar güzel olmasına rağmen bir kaç nokta beni rahatsız etti okurken, onlar da olmasaydı, en sevdiğim kitaplar arasına rahatlıkla girerdi.
Birincisi, Murat Gülsoy mizahı gerçekten kötü. Bilerek yapılmış kötü bir espri anlayışı var kitapta ama artık yeter dedirtti bazı yerlerde. Sayın Gülsoy, mizah olayını katmasak mı acaba :)
İkincisi, Sevgilinin geciken ölümünde anlatılan üçlü ilişkide, üçüncü kişinin aşkı maalesef geçemedi. O mektuplar, biraz daha duygu uyandırabilecek şekilde gelebilirdi. Kurgunun mükemmelliği bir nebze sekteye uğruyor akışkanlık anlamında o bölümlerde.

Bu iki durum harici kitabı gerçekten çok beğendim. Murat Gülsoy'un sadece hikaye yazarı olmadığını da deneyimlemiş oldum.


"Ölüm bir süreçtir, bizi tanıyan son kişi öldüğünde tamamlanan bir süreç."

"Uyku ölümün kız kardeşidir. Bu söz, ölümün bir son olmadığını, tıpkı rüyalarımızda yaşamaya devam ettiğimiz gibi, öldükten sonra da başka bir boyutta var olmayı sürdüreceğimizi ifade etmek için söylenir. Oysa uykunun ölümcül kaçınılmazlığının da altını çizer. İnsanın uykusuzluğa direnci belli bir süre sonra kırılır."

"Hiçbir şey yapamamakla hiçbir yere kaçamamak arasında sıkışan ruhunu rahatlatmanın tek yolu olduğunu biliyordu. Üzerine gitmek."

"Ne sandın... Kafa patlatıyoruz, dirsek çürütüyoruz, mürekkep yalıyoruz... Kendi söylediklerini bir başkasından duymuş gibi şaşırarak gülmeye başladı. Ne diyorum ben ya? Eğitimi anlatışıma bakar mısın? Patlat, çürüt, yala..."

"Şu işe bak, ben de şiddet uygulamak diyorum. Ne fena alıştırdık ağzımızı: Dövüyordu demeye utanıyoruz ve bu sayede döven kişiyi de bir uzmana dönüştürüyoruz. Şiddet uygulamak..."


★★★★ 8/10
 (Kurgusu müthiş, etkileyici bir kitap) 
Can Yayınları, 12,95 tl, 200 sf, 2005




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

____________________________________________________________________
____________________________________________________________________

DERGİ GÜNLÜĞÜ
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________




Harvard Business Review Türkiye #Mart/2015

"Bir müşteriye ne kadar çok partner hizmet veriyorsa, o müşteri kurumsallaşır. İşbirlikçilerinizin referans olarak getirdiği müşteriler, sizin kovaladığınızdan çok daha fazla ciro bırakır. Daha fazla işbirlikçi daha fazla ciro."

"Kendinizi müşterinin yerine koymak işe yaramıyor. Empati yapmak yaratıcılığı ve yenilikleri öldürüyor. Amaç farklı deneyimler yaşatmak olmalı."

"Türk şirketlerinin %58'i enflasyondan daha fazla artışı, etiketlerine yansıtabileceğini düşünmüyor."

"Şirketlerin en büyük kaybı, müşterilerin aslında hangi özelliklere önem verdikleri, markaları ve ürünleri için ne ödemek istediklerini, insanların ödeme eşik değerlerini saptayamamalarıydı."

"Pazar baskısından kaçmanın en iyi yolu inovasyona yönelmektir, ürünü maliyetine göre değil, değerine göre fiyatlandırmak gerekir."




Kafa Dergisi #22


"Bu devlet III.Selim'den beri sigaradan vergi alıp orduya yatırıyor. II.Mahmut'tan beri Cizre'ye saldırıyor. 19.yüzyıldan beri anayasa yazıyor, olmadı deyip baştan yazıyor."
İnfilak Parçaları XI - Emrah Serbes

"Türkiye'nin Avrupalı olma projesi bir hayalden ibarettir. Bu hayalle insanları oyalayanların, devlet kademesindeki yöneticilerin neredeyse tamamının gençlikleri boyunca Avrupa'ya, Birliği'ne karşı çıkan adamlar olması ise, bu durumun oportünizmden çok şizofreniyle açıklamaktadır."
Avrupalı Olma Hayali - İlber Ortaylı

"Kurt Vonnegut'tan çitlerin üzerinden atlayp kaçan bir yarış atıyla ilgili hikaye yazmasını istemişler. Bütün öğleden sonrasını masa başında geçirip saatlerce daktilosunun başında bekledikten sonra şöyle yazmış : "At, s.ktiğimin çitlerinin üstünden atlayıp kaçmış işte"."
Yazsam Çıldıracaktım - Aylin Balboa

"Haklıydı Ertekin, yalnızlıkları benzeyen insanlar uzun yolda birbirini kaybetmiyor."
Melekler ve Kumarbazlar - Cem Davran

"son basamağında ölüme çıkılan tek merdivan idam sehpasınınkidir."
Merdivenden Birkaç Basamak - Sunay Akın

"Sigaranı içmek için neden balkona çıktığını bilmiyorsun. Kimi zaman hayatın değerliymiş gibi davranıyorsun ve bu da o anlardan biri aslında."
Pireler Terk Etmeden - Kaan Koç

____________________________________________________________________
____________________________________________________________________



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤







➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤







➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


DERGİ DAĞILIMI




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


YAYINEVİ DAĞILIMI




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




2018 OCAK - 2018 ARALIK
OKUNAN KİTAPLAR & DERGİLER