16 Haziran 2017 Cuma

2017 Haziran Ayında Okuduklarım

______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________

2017 HAZİRAN AYI ÖZETİ
______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________


      



______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________



Suzan Defter - Ayfer Tunç
Ayfer Tunç müthiş bir hikaye anlatıcısı. Kitaplarının hemen hepsindeki karakterlerin derinliği oluyor. Karakterleri özümseyerek okuyorsunuz. Bu kitapta farklı bir yapı var. Bir erkek ve bir kadının gözünden anlatılan (günlük) olayları eşzamanlı olarak karşılıklı sayfalarda görüyorsunuz. Yani sağ taraf kadın, sol taraf erkek yazıyor. Ben aynı anda okumayı seçenlerdenim. Dilerseniz önce erkek günlüğünü sonra kadın günlüğünü okuyabilirsiniz.
En etkileyici olan kısım, kadın yazar olmasına rağmen erkeğin bakış açısını da çok iyi anlatmış. Altını çizdiğim çoğu yer erkek günlüğü tarafındaydı. Ayrıca kadın tarafında yer alan Suzan hikayesi de çok ilginçti, çünkü karakterimiz kendisini Suzan olarak tanıtmakta ve başka bir kadın gibi davranmaktadır. 
Psikoloji öğeler gerçekten dikkat çekici.
Alınız, okuyunuz. 
Ayfer Tunç ne yazarsa okuyunuz.


"Payımı sattım. Aramıza deniz girsin diye karıma Suadiye'deki daireyi verdim. Orada oturuyor. Böylece denizaşırı oluyor."

"Tuhaf bir çocuktu, sanki içinde biri daha varmış da onu bir yerlere sürüklüyormuş gibiydi hareketleri. Pencereden baktım ardından, kalabalığın içindeyken suda yüzen bir ağaç kütüğünü andırıyordu. Şu şehir insanı ne tuhaf hale getiriyor."

"Karım evde bir masam olmasını istemiyordu, kitaplığımın olmasını da. Karım aslında evde ben olmasını istemiyordu."

"Ayrılmak bir solucanın ikiye bölünmesi gibidir, her iki parça ayrı ayrı yaşamaya devam eder, bir zamanlar tek parça değilmiş gibi, tanımaz birbirini parçalar."

"Mutlu ailenin tarifi üç aşağı beş yukarı aynıdır derdi, ama bir de mutsuz ailelere bak, hiçbiri diğerine benzemez."

"Sadece saçlarının rengi, şekli değil diye düşündüm, Suzan'ı Suzan olmaktan çıkaran: büyük bir boşluğun boşlukla doldurulması."

"Sevinçli şaşırmalar insanı genç gösteriyor."

"Aşkla beslenerek doğduğuna inanmak, günahkarca bile olsa aşkı tatmış bir kadının çocuğu olmak ne güzel bir duygudur kimbilir."

"İri siyah gözlü Azeri bir kadın şarkı söylüyordu televizyonda. Sözleri pek anlaşılmıyordu. Biraz dinledik. Ekmel bey "Hardasan Yar" diyor dedi, "ateştesin, hardasın". "Bence nardasan diyor" dedim, "Ha har, ha nar ikisi de ateş" dedi. "Ama nerdesin demek de istiyor olabilir" dedim,"nardasan yar", "O da ateş değil mi?" dedi,"ayrılık". Doğru.."

"İhanet cesurca bir duygu, çok şehvetli, tedirginlik ve korku da var içinde, belli belirsiz bir pişmanlık. İnsanın başını döndürüyor. İhaneti çekici kılan şeyin şehvet olduğunu sanırlar; şehvet seldir, sürükleyendir, doğru; ama asıl çekici olan cesaretmiş meğer.
Cesaret insana iyi geliyor : sana ihanet edebiliyorsam dünyaya hükmedebilirim, bir. İhanet ederken cesaret, şehvet, korku, pişmanlık duyuyorsam; sen varsın demektir ki; işte bu çok önemli, iki."

"Ağladığını hissettirmemek çok zordur, dedi. Gözlerinden yaş akar, burnunu çekmemek için ağzından soluk alırsın. Verdiğin sıcak soluk yüzünü sızlatırken, aldığın soğuk soluk boğazından geçer, kalbine iner. Omuzlarının titrediği hissedilmesin diye kaskatı kesilirsin. Ağladığını duyuramamak çok yorar insanı."

"Halbuki sevişmek eşitlenmek değil midir?"


 9/10
 (Ayfer Tunç'un tüm yazıları takip edilmeli) 
Can Yayınları, 8.40 tl, 128 sf, 2016




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Rüya Günlüğü - Hakan Bıçakcı
Hakan Bıçakcı kendi dalında iyi bir yazar. Edebiyat yanını ayrı tutarsak, rüyalar ve paranoyolar üzerine yerli bir yazar okumak istiyorsanız seçebileceğiniz yazarların başında geliyor. Bu kitap da 2.romanı ve yeni yazar olmaya başlayan birisinin elinden çıktığını belli ediyor. Bir sonraki romanı Boş Zaman ile benzerlikler taşıyor. Olay örgüsü, kurgu bakımından. İyi vakit geçirtti. Muhtemelen müthiş şeyler katmayacak ama tatilde oturup 4-5 saat içerisinde bitirebileceğiniz bir roman.


"Neden her siniri bozucu olaydan, o olayla ilgili bir espri yaparak kurtuluruz?"

"Rüyalarımın bir başkasına ait olduğu düşüncesine karşı hiç de benim olmayan, sapıkça bir fikir geliştirdim : Rüyada kendimi aynaya bakmaya şartlayacağım. Rüyamda, rüyanın gerçek sahibiyle göz göze gelme düşüncesi içimdeki devasa tımarhanenin bütün kapılarını aynı anda parçalamıştı."

"Ömrümüz kendimizi kontrol etmekle geçiyor."

Görsel sonucu

 6/10
 (İlk romanlarından, sıkmıyor) 
İletişim Yayınları, 12.38 tl, 152 sf, 2011




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Mütevazi Bir İntikam - Bahadır Cüneyt Yalçın
April Yayınevi ve absürt mizah öğelerini gördüğüm için hemen aldığım kitaptan beklediğimden daha fazla keyif aldım. Hatta şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki alanının en bilinen yazarı Murat Menteş'in kitaplarından bile daha akıcı gitti roman. Hem olay örgüsü hem de karakterler gayet güzel işlenmiş.
Yer yer güzel bilgilere de rastlıyorsunuz.
B.C.Yalçın'ı okumaya devam edeceğim.


"Pil zayıflayınca bütün teypler Metin Milli çalmaya başlar."

"Uzun dönem askerler şafak söylerken plaka kodlarına göre, mesela elli beş gün kalmışsa, "Samsun!" diyorlar. Dün "Polis imdat!" diye bir şey duydum. Çocuğun 155 günü kalmış."

"Birbirini tanıyan ve seven kimseler kavga ediyorlar, birbirlerini tanımayan ama sevmeye başlayanlarsa şakalaşıyorlardı."

"Askere gittin mi sen?
Bu soruyu ister babanız ister üç yaşındaki yeğeniniz sorsun, genelkurmay başkanı sormuş gibi cevap veriyorsunuz.
Hayır tecilliyim."

"Kurgu ihtimalleri bir araya getirir. Gerçek bunu yapamaz. Sadece gerçeğe odaklanırsan hakikati kaçırırsın."

"Dahiler dünya nüfusunun sadece yüzde birini oluşturuyor. Toplam geri zekalılığa bu yüzde bir hatrına katlanıyoruz."

"Bir aşk hikayesinde ayrı kalınan zamanlar aşkı geometrik olarak büyütür."

"İnsanların yüzde 99'u ilk aşklarıyla birlikte değil. İşte müzik kutularının çalışma prensibi bu."

"Kadınlar neden böyle? Neden en acil durumlarda bile kandırıldıklarını, kullanıldıklarını sanıyorlar? Bir uçurumun kenarından düşmek üzereyken elimizi uzatıp yardım istesek, Ellerim olmasaydı gene beni sever miydin? diye soruyorlar."

"Evlilik geceleyin akla gelen parlak fikre benzer. Sabah kalktığında hala heyecanlandırıyorsa iyi fikirdir."



 8/10
 (Murat Menteş tarzı sevenlere) 
April Yayınları, 12.00 tl, 284 sf, 2015




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



____________________________________________________________________
____________________________________________________________________

DERGİ GÜNLÜĞÜ
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________



Kafa Dergi #1

# Çok sevdiğiniz birini kaybedince herkesi haddinden fazla sevmeye başlıyorsunuz.
Ayça Derin Karabulut - Babam



____________________________________________________________________
____________________________________________________________________






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤







➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


DERGİ DAĞILIMI




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


YAYINEVİ DAĞILIMI



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




2017 OCAK - 2017 HAZİRAN
OKUNAN KİTAPLAR & DERGİLER

7 Haziran 2017 Çarşamba

House of Cards



House Of Cards
Günümüz Washington D.C. ’sinde geçen hikayede Güney Karolina 5. bölgeden demokrat partiye seçilen Frank Underwood ve eşi Claire Underwood’un hikayesi aktarılıyor. Dizi Amerika Dış İşleri Bakanı olarak atanmayı bekleyen fakat verdiği çabanın karşılığını alamayan Frank Underwood’un bu durum karşısında hayal kırıklığı yaşaması ve beklenmedik planlar içine girmesi ile başlıyor. Bu noktadan sonra eşi Claire Underwood ile düzenli olarak acımasızca fakat bir o kadar yaratıcı planlar geliştiren Frank’in çevresindekileri manipüle ettiğini ve istediği pozisyona gelmek için her şeyi göze aldığını görüyoruz.



Frank Underwood 
Frank Underwood Beyaz Saray’da Demokrat partinin çok güçlü siyasetçilerinden birisi. Beklediği ve yıllarca çalıştığı pozisyonun kendisine verilmemesi sonucu büyük bir hayal kırıklığı yaşan karakterimiz devam eden süreçte dengeleri yerinden oynatacak planları ile hepimizi hayretler içerisinde bırakıyor. Kevin Spacey’nin canlandırdığı karakterin her yönüyle ilgi çekici olduğunu söyleyebiliriz.



Claire Underwood
Zaman zaman hakkında beklenmedik bilgiler edindiğimiz Claire en az Frank kadar ilgi çekici ve çekinilmesi gereken bir karakter. Claire o kadar soğukkanlı ki, ondan korkmanız mı yoksa ona sempati beslemeniz mi gerektiğine karar veremiyorsunuz. Kayıtsız şartsız eşinin yanında olduğunu düşündüğünüz Claire’in dizini tüm karakterleri gibi kendi özel ajandasının olduğunu söyleyebiliriz.



Zoe Barnes
Çok başarılı olmak isteyen gazeteci Zoe Barnes’ın bu yolda göze alamayacağı şey yok gibi görünüyor.


Peter Russo
Alkol ve uyuşturucu bağımlısı Russo tam bir maşa. Frank, Russo'nun zayıf noktalarını iyi biliyor ve onu kullanmaktan geri kalmıyor.



Doug Stamper
Frank’in sadık oluşuna kayıtsız şartsız güvendiği bir karakter olan Doug tabi ki hatasız bir insan değil ve zaman zaman saplantılarına yenik düşüyor.




Gerçek cesaret nedir biliyor musun? Ne hissedersen hisset ağzını kapalı tutmaktır.