4 Eylül 2018 Salı

2018 Eylül Ayı Okuduklarım

______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________

2018 EYLÜL AYI ÖZETİ
______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________


      

      

   



______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________




Aferin - Aziz Nesin
16 kısa hikayeden oluşan ve Nesin klasiği, bürokrasi ve coğrafya aptallıklarını dile getirdiği kitapta, bolca hiciv bulabilirsiniz.
Ben özellikle, torpil ile memur olmaya giderken ailesi dağılan bir adamı anlattığı "Hep Döküldük" hikayesini, İştahı olmamasına rağmen dünyaları yiyip belki iştahım gelir diye diye doymak bilmeyen bir bürokratı anlattığı "O Kadar da Değil" ve anlamlarını bilmediği halde, bir tarafı seçmek zorunda kalıp sürekli dayak yiyen bireyi anlattığı "Sağcı mısın? Solcu musun?" hikayelerini sevdim.
3-4 kitap arasında Aziz Nesin okumak beyni çok rahatlatıyor, aynı formülü uygulayabilirsiniz siz de :)


"Efendim, işin aslı başka. Ameriga'nın başkanvekili, hep misavat üzerine olsun diyor. Zincisi zinci mektebine gitsin, diyor. Çünkü bu Ameriga'da bizdeki muhalefet gibi, bi <Gulu-Glan> diye bir cemiyet var."

"Bu elektrik sandalyesi ne? - Haaa, sandalyaya gelincek... Bu sandalya, efendime söyliyim, bizim gurşuna dizmak gibi. Veyahut, de ki asmak... Amerigalıların yüreği yufka, adamı ayakta öldürmüyorlar."

"Nereden tanışıyoruz diye sordum. Kadın gülmekten koltuğa yıkıldı. Onun kahkahalarına, öbür konuklar da başımıza üşüştüler. Gülmekten gözlerinden yaş gelen kadın, epiy güldükten sonra, biz karıkoca değil miydik? dedi"


★★★★ 8/10
 (Nesin'den seçmece öyküler) 
Nesin Yayınevi, 13,52 tl, 152 sf, 2018




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Sputnik Sevgilim - Haruki Murakami
Dünyanın ilk yapay uydusu Sputnik uzaya fırlatıldı. Laika adında bir köpeğin bulunduğu Sputnik 2 ise geri dönmedi, Laika uzaydaki biyolojik çalışmaların ilk kurbanı oldu..
Sputnik'teki Laika'nın hikayesi üzerine yazılmış bir kitap olan "Sputnik Sevgilim"de Murakami'nin karakter yaratmaktaki ustalığını görüyoruz. Sumire karakteri bir anime karakteri gibi geliyor. Kendisini sevdiriyor ve olayları bağlamak için kullanılıyor. 
Belli bir konu yokmuş gibi gözükse de aslında insanın kendisini Sputnik'teki Laika gibi hissettiğini psikolojik çözümlemeler ile vermiş Murakami.
Bazı eleştiriler var kitap ile, sonunun olmadığı, final yapamadığı ile alakalı. Herkes olayın akıbetini merak ediyor. (Sürprizbozan sayılmaz) 
Fakat okuyanlar dikkat etti mi bilemiyorum, anlatıcı karakterimizin ismi yok. Aslında Sumire'nin değil, Anlatıcının hikayesinin içerisindeyiz. Kendi çözümlemesini Sumire üzerinden yapıyor.
Jack Kerouac göndermeleri, müzik ile ilgili göndermeler yerindeydi.
Murakami'nin kedileri yine iş başındaydı :)
Güzel bir kitaptı, sonlarına doğru belirtilen eleştirilere katılmakla beraber ortalamanın çok üstünde bir kitap olarak görüyorum.






"Eğer bu mükemmel olmayan yaşamlarımızdan tüm bu boşa harcanmışlıkları çıkaracak olursak, yaşamlarımız mükemmel olmama özelliğini bile yitiriverir."

"Her konuda böyledir; en faydalı bilgi deneyimleyerek ve bedelini ödeyerek edindiğindir. Kitaplardan edindiklerin değil."

"Birilerinin dediği gibi, eğer tek bir kitap açıklamaya yetiyorsa hiç açıklamamak daha iyi. Hızlıca sonuca varmamanın iyi olacağını kastediyorum."


"Antikçağdaki klasik tiyatro oyunlarını saymazsak, Yunanistan denen ülke ile ilgili pek bir şey bilmiyordum. Jupiter'in coğrafi özellikleri, Ferrari'nin motorunun soğuma sistemi hakkında ne biliyorsam o kadardı bildiğim."

"Önemli olan, başkalarının düşünüdüğü büyük şeylerden ziyade, küçük de olsa kendi düşündüklerindir."

"Sorunun bir parçası olmaya devam ederek, çözümün bir parçası olamam."


★★★★ 8/10
 (Akılda kalan karakter betimleri) 
Doğan Kitap, 16,80 tl, 224 sf, 2016





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Sandık Odası - Sezgin Kaymaz
19 Hikayelik bir Sezgin Kaymaz kitabı Sandık Odası. Farklı türlerden seçilmiş, okunması keyifli, sonu merak edilen hikayelerden oluşuyor. Kaymaz son yıllarda keşfettiğim çok tuhaf bir yazar. Bazı hikayeleri ülke kültürüne çok ters gibi olsa da barındırdığı karakterler nedeniyle fazlasıyla adapte olabiliyorsunuz. Genel anlamda fantastik, cehennem, ahiret, şeytan gibi konuları ele alması tabu yıkan cinsten. 
Bu kitapta da benzer bir iki hikayeye rastladım. İyi olanlar gerçekten çok iyiydi, kötü olanlarsa kendisini okutturdu en azından.
Bazı hikayelerde Aziz Nesin havası almadım değil, "Kaybedenler" hikayesi modern bir Nesin hikayesi gibi hatta.


Hikayeleri de yazalım. İlgimi çekenlere not düştüm.

2- Ateşin Var mı Birader? - (Sonu güzeldi.)
5- Geleneksel Kömüş Günü Şenlikleri - (Mizahi olarak beğendim)
7- Elmaların Yongası (Bozkır kokulu hikaye)
9- Biz Geldik (Metafizikseldi ilginçti)
10- Kaybedenler (Mesajlar çok başarılıydı)
12- Bakar mısınız?  (Acayip bir hikayeydi, hardcore resmen)
17- Sen Alkol Kokuyorsun! (En beğenmediğim hikaye, çok basit kaçmış)



"Çok güzel yorum yapıyorsun. Keşke New York Times'daki köşenden istifa etmeseydin."

Görsel sonucu

★★★★ 8/10
 (Farklı konulardaki okuması kolay hikayeler) 
İletişim Yayınları, 23,40 tl, 357 sf, 2013




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Biz Adam Olmayız - Aziz Nesin
Aziz Nesin hikayelerinde benzer konuların hep farklı yansımaları vardır. Biz Adam Olmayız kitabında ise şampiyonlar ligi kadrosu gibi en iyi öyküleri yer alıyor. Fakire, zengine, sağcısına solcusuna herkese gelişine tokatladığı kitabında 20'ye yakın hikaye yer alıyor. Bugüne kadar 30-40 tane okuduğum Aziz Nesin kitabı arasında rahatlıkla ilk 5'e girer.

İlgimi çeken hikayeler ise şöyle :
Beş Kollu Avize : Halkın galeyan özelliğini çok güzel yansıtıyor.
Oooo : Sesli güldüm. Birisine karşı sevgisini gösterirken yanlış yola sürüklenen karakteri anlatıyor. 
Koşan Kazanıyor : Tam anlamıyla günümüzü anlatıyor. Fetö muhabbetinin ihbar etme sürecinin birebir gerçekleşmiş hali. Önce karakola koşan kazanır gençler :)
Biz Adam Olmayız : Kitaba ismini veren meşhur hiciv. Sürekli eleştirip hiçbir şey üretmeyen muhalif kesime çakmış sanki bu öyküde.
Milletin Parasına Yazık : Milletin parasını çuvallarca götürüp suçu her zaman muhalefete atanları anlatıyor.
İnsanın Sosyalist Olacağı Geliyor : Haksız kazançlarla cebini doldururken sosyalizmi anlayamayan adamın, her şeyini kaybettiğinde sosyalizme dönüş sürecini anlatıyor.



"Darılmayın ama çok ters adamsınız,dedi. Neden diye sordum. Herkesin ağladığı şeylere siz gülüyorsunuz... Galiba doğru dedim, ağlasınlar diye yazdıklarıma da sizler gülüyorsunuz."

"Bir daha aklında olsun, bir şikayetin olursa, karakola ilk koşan kazanır."

"İnsan parasız olunca akılsız da oluyor."

"Gördünüz mü, her şeyinizin nerede olduğunu biliyorsunuz. Oysa ben bilmiyorum, Neden mi, çünkü hiç bir şeyim yok da ondan."


★★★★ 8/10
 (Nesin'den seçmece öyküler) 
Nesin Yayınevi, 16,32 tl, 232 sf, 2005




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Kara Kedinin Gölgesi - Yekta Kopan
Yekta Kopan'a ait 11 kitabını okumuş ve güncel olarak hepsini tamamlamış durumdayım. Diğer kitaplarını da bildiğim için yorumumu ona göre yapacağım. 
Şimdi, Yekta Kopan'ın öykülerinde farklı bir duygu alabiliyorum, çok daha kısa /tek sayfalık, denemelerinde ise aynı duyguyu nedense alamıyorum. Hatta bazı cümleleri görünce, bana çokça basit, romantik gibi gözüken leş kitapları andırmasına sinirleniyorum ister istemez. (Ahmet Batman, Kahraman Tazeoğlu gibi)
Arada bu kadar fark olmasını pek anlamıyorum. Kitabı bitirdikten sonra arka sayfasına göz attığımda, duyguları az sözle anlatmak kolay değildir demiş, yazar.
Bence çok haklı. Bir paragrafta, süslü cümle kurup, ona altyapı oluşturup, sonra iz bırakabilmek çok zor. Sadece vurucu cümleleri bile toplasa benim için tamamdır ama aklımda hala Kediler Güzel Uyanır kitabındaki, "İstemem ben uçurtmayı, sen bana uçurt yap." cümlesi geliyor. Bu cümleyi de duygu var diye itelemek, metafor olarak görmek de başka bir şey. Yeri geldik fazla övdük, yeri geliyor dertleniyoruz işte. Bu iki kitap harici Yekta Kopan benim en sevdiğim yazarlardan biri. Hatta bu iki kitabı da ortalama okuyucular için yazdığını, arada sırada yaşadıklarını belli bir kalıba uğratmadan anlatma çabası içindeyken bilinçli planladığını düşünüyorum.
Böyle yazınca pek sevimli durmuyor, hatta "Sen sevmeyince ortalama oluyor, sevince başarılı mı oluyor okuyucular?" diye soru geçtiyse içinizden tebrikler, tertemiz bir ortalama okuyucusunuz. 
Ayrıca şu emek verilmiş eline sağlık triplerini de anlamam okuyucudaki. Film izliyorsunuz, beğenmediğinizde bu film iyi değil dediğinizde yönetmeni yapımcısı üzülmüyor mu? Kitaplara gelince neden satın alıp vakit harcadığınız bir şeye yorum yaparken neden subjektif olamıyorsunuz?
Yazarı en çok sevenlerden biri olarak en çok eleştiri yapmayı da kendime borç biliyorum.



"Sadece ayaklarımın altından kendi yağmurum aksın, diye dimdik durmaya çalıştım. Kendi gökkuşağım olabilir  miydi başka türlü?"

"Hafızadan silinen her anı, biraz daha özgürleştiriyor insanı..."

"Gençliğini unutmuş bir ses, ruhundaki labirentleri anlatıyor. Sakin; neredeyse mırıldanarak. Biraz daha tırmansa ses, göğün rengi değişecek."



 5/10
 (Yekta Kopan'ın en vasat kitabı olmaya aday) 
Can Yayınları, 8.85 tl, 86 sf, 2014




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





Nohut Oda - Melisa Kesmez
Önceki kitaplarını okumuş birisi olarak, yeni çıkan kitabını gördüğüm anda hemen alıp okumaya başladım. Gördüğüm ilk nokta Kesmez'in öykülerinin çok daha basitleştiği fakat dilinin bir o kadar daha sadeleştiği oldu. Olayların ilgi çekiciliğinden çok duyguların aktarılması konusunda ve akıcılığı sağlama konusunda çok daha başarılı bir yazar görmekteyiz bana göre. Tüm öykülerde sıkışmışlık hissi alıyoruz yine. 5 farklı öykü gibi dursa da sanki aynı duyguların insanları yer alıyor. 

1-Kalanlar : Arkadaşının gidişinden sonra kendi evine sıkışan kadının hikayesi.
2- Son Bir Çay : Sevgilisiyle yaşadığı problemlere rağmen ilişkiye sıkışan kadının hikayesi.
3- Annemin Çadırı : TBir deprem sırasında ilişkilerini sorgulamaya başlayan bir ailenin kızının gözünden annesinin tasviri. (Çok güzeldi) 
4- Görüşürüz : Babasıyla olan ilişkisinde adım atamayan kadının hikayesi
5- Kız Kardeşim Handan : Kesmez'in kitaplarındaki son hikayeler en iyisi oluyor. Burada da değişmemiş sıralama ve müthiş bir son ile bitmiş. Annelerini kaybeden 2 kardeşin, hayata tutunma mücadelesi anlatılıyor.



"O, seninkilere dolanmış köklerini söküp alırken, seni de yerinden ediyordu. Aynı bahçenin çiçekleri olmak böyle bir şeydi."

"Bu kadar yüksekten ancak düşerek inilir, diyordu ya kitap, kitaplara inanıyorum."

"İnsan, hayatında çok nadiren bir hikayenin sonuna geldiğini anlıyor. O an ikimiz de bir hikayenin sonuna geldiğimizi biliyoruz."

"Bir masanın en az iki sandalyesi oluyordu mesela. İkili koltuk hakeza. Hele iki kişilik yatak. İnsanı sokakta yanından geçip gideceği bir adamla ya da kadınla bir ömür boyu birlikte uyumaya mecbur kılmaktan başka neydi ki bu kötü fikrin özü?"

"Ayaklarımızın altında bir zemin yok artık. Bir çatımız da. Gelecek yok. Geçmişin izleriyse çoktan silinmeye başladı. Aşk, bize bu sonsuz boşlukta ev olacak tek şey."


 9/10
 (Kesmez'den yine dokunaklı öyküler) 
Sel Yayınları, 9.80 tl, 125 sf, 2018




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





Şu Yağmur Bir Yağsa - Kâmil Erdem
Kamil Erdem'in ilk olarak Kırık Segah kitabını okudum. Orada yer alan katmerli dil ile hikayeler iç içe geçmiş, okuma eylemini zorlaştırsa da keyifli bir tat bırakıyordu. Fakat Şu Yağmur Bir Yağsa kitabında ise bunu bulamadım. İsmi çok güzel. Sadece bir cümle ile bile öykü kitabı tamamlanabilir. İç sıkıntılarını, geleceğe dair umutları, hayıflanmaları ve bütün sorunları götürecek beklenti. "Yağmur bir yağsa".
Dili olarak yine şiirsel ve katmerli bir yapı var. Cümlelerin uzunluğu nedeniyle hikayeden çok rahat kopabiliyorsunuz. Ne alaka şimdi buna niye girdik derken hikayeye dönüyor, yine kopuyor yine dönüyorsunuz.
Okuyucuyu çok yoran bir anlatımı var Kamil Erdem'in.
Edebiyatına bir şey söylemek bize düşmez. Ama okuyucu olarak mutlaka tatildeyken sessiz bir zaman okumanız lazım. Yoksa hayatın keşmekeşinde okunacak bir kitap değil. Mesajları sevsem de bana göre bir anlatım tarzına sahip değil kitap.
Bunun dışında iktidar eleştirileri yerli yerinde.
Hikayelerin genelinde, yazarlık, sol görüş, tükenmişliğe rağmen umut sezinleniyor. Bunun haricinde öyküler paramparça. Kendi içinde bile dağılıp gitmiş. Geri gelmesi de zor.

1-Yağmur : Solcu eylemlerde yer alıp işsizlik belası ile uğraşmasına rağmen umudunu koruyan bir adamın hikayesi. Ama şu yağmur bir yağsa...
2- Komşu : Müslümanlığını yaşarken sıkıntı çeken, buna rağmen komşularıyla alakalı umutlarını anlatan kadının hikayesi. Sıkışmış, farkında değil.
3- Bakkal : Bakkal dükkanının içinden tüm insanlığa olan ümitlerini aktaran esnafın öyküsü. (Kafkaesk bir öykü)
4- Ev : Bir ev kurma üzerine umutlarını aktaran kişiyi anlatıyor (çok kopuktu, anlam veremedim)
5- Kır : Örgütlenmeye çalışan işçi takımı gözünden dünya meselelerine bakış (kopuktu yine)
6 - Forum : Yine sol görüşlü bir topluluğun kendi içlerinde anlaşamaması üzerine bitmek bilmeyen bir mücadeleyi tekrar tekrar sağlama çabası.
7- Kurum : Yine bir işsizlik hikayesi, iktidara yanaşmayan bir mali müşavirin iş arama çabalarında kuruma ziyaretini konu alıyor. Bu hikayeyi sevdim.
8- Dağ : Yine aşırı kopuk hikaye. Dağ bir metafor hikayemizde, kahramanımızın çocukluğundan bu yana geçen günlere şahit olmaktayız. Yazma hevesinin yanında, hayallerini de anlarız. Finalinde ise buruk bir duygu oluşur. Fakat bu denli parça parça anlatmaya gerek var mı bilemiyorum.
9- Seyrek Yolcu : Köyden geçmekte olan yolcumuz, doğayı tasvir etmektedir.
10- Kiracı : Kiralık ev felsefesi ile başlayıp darmadağın olan bir hikaye daha. Hayatta kiracı olduğumuzu mu anlamamız lazım paramparça olan hikayeden?
11- Usta : Bir mobilya ustasının gözünden geçip gitmekte olan hayat. Son cümlesi, yazarın, babasını kaleme aldığını düşündürttü. 


"Yanlış sorular soruyorum ki yanlış cevaplar veresin. Ben iktidarım."

"Aşk içinde doğruları da barındıran bir yanlışlıktır, insanın dalına böğrüne gelip konar, yanlışlığın ürpertisi sizi yani seni ve onu diri tutuyorsa korkma. Hepsi öyle olmaz. Olursa o zaman düşünürüz."

"Bu günlerde hayatın bol, ferah, güzel tasarlanmış, güzel düşünülmüş giysisini giymek istemiyorum, eğer tabii böyle bir giysisi varsa, ki zaman zaman olmuştur, oluyordur, vahim bir kaldırım taşının dibine oturup boş, uzun, kenarlarında kırık dökük evleri olan, gri göklü bir sokağa bakmak istiyorum diye içimi döküverdim."

"Şeyh'in sözleri geldi aklıma, bir süre etrafa boş boş bakındım. Şu üç kişiye acı diyor Şeyh : Cahiller arasındaki alime, zenginken fakir düşene, hatırlı iken itibarını kaybedene. Ben de vay bana vaylar bana diyorum. Biz cahiller, biz fakirler, biz ne idüğü belirsiz kişiler oturup bunlara acıyacağız. İyi de bize kim acıyacak?"



 5/10
 ("Sıkışmış hayat" öyküleri) 
*Sel Yayınları, 10,25 tl, 144 sf, 2016




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Hangi Parti Kazanacak - Aziz Nesin
Aziz Nesin kitaplarının tümünde gerçekleşen durum Hangi Parti Kazanacak? kitabında da gerçekleşmiş. Memleket insanının yergisi, bürokratik engeller, değişmeyen kafalar. 50 sene önceden devam eden garip gelenekler, tembellik, yolsuzluk, karikatürize tipler, ne ararsanız var. En iyi derleme olmasa da yine bir günde oturup bitirebileceğiniz bir kitap.

İlgimi çeken hikayeler ise şöyle :
Usulen : Ülkedeki herkesin yüzyıllar önceki kanunlara göre yaşadığı, kimsenin bir tuğla koymadığı zamanları çok güzel özetlemiş.
Bir Demet Maydanoz : İşten kaçan Türkiye devlet daireleri sistemi. Gerçek olmadığını kimse söyleyemez.
Üniforma : Devlet sisteminin eleştirilemeyeceği, ne şiş yansın ne kebap mantığında olan memur topluluğuna ayna oluşturuyor.
İnce Narince : Devlet büyüklerinin gereksiz yere abartılması ile ilgili bir hikaye.
Sallan Yuvarlan Şampiyonu : Betimi en komik hikayeydi.


"Bir vakit melmekette selbes fırka deyi bir fırka kurulduydu. O selbes fırkayı kuranları darmaduman ettiler. Heriflerin ocağına incir ağacı diktiler. Hiç biri melmekette dutunamadı, macır olup gittiler."

"-Bir memlekette nüfus arttıkça artması gereken nedir?
+Milletvekili.
-I-ıh.
+Hapishane..."

"Geçen gece bir gazinoda mücellit Apti yine hır çıkarmıştı. Polisler işe karışacak oldu. Garsonlar bırakmadı. -Aman abi, onlar yabancı değil, daimi müştekimizdir. Sen zahmet etme, biz döveriz dediler."


★★★★ 8/10
 (Nesin'den seçmece öyküler) 
Nesin Yayınevi, 12,00 tl, 158 sf, 2005



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

____________________________________________________________________
____________________________________________________________________

DERGİ GÜNLÜĞÜ
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________





Ot Dergi #50

"Şairleri, İstanbul'da yağmur ve soğuk değil, daha çok yoksulluk ve hüzün ıslatır."
Orhan Veli'nin Pardösüsü

"Oscar ödülü konuşmalarında Steven Speilberg'e ve Harvey Weinstein'a Tanrı'dan daha fazla teşekkür edilmiş."
Mescidin Mumunu Yiyen Kedi - Bahadır Cüneyt Yalçın

"Bir kitap düşündüklerimiz ve hissettiklerimiz dışında bizden hiçbir şey beklemez."
Herta Müller Konuşması - Bahadır Cüneyt Yalçın

"Aptallığın gücü, daima entelektüellerin ömrünü boşa harcayacak seviyededir."
"Bayağılığa karşı alınan tedbirler bile bayağılaşmakta. Umut ise bütün sınavlardan kaçarak korunuyor."
Aptallığı Toplum Pekiştiriyor - Theodor Adorno

"Derdi söze hapsedilebilir olan, daha dertle tanışmış mıdır?"
Şule Gürbüz
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤







➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤








➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


DERGİ DAĞILIMI




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


YAYINEVİ DAĞILIMI





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




2018 OCAK - 2018 ARALIK
OKUNAN KİTAPLAR & DERGİLER





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder