_________________________________
2020 ŞUBAT AYI ÖZETİ
_________________________________
_________________________________
Susuz Yaz
Türkiye'de sansür nedeniyle gösterime giremeyen, değeri ise çok sonradan anlaşılan bir film Susuz Yaz. Criterion Collection'a Martin Scorsese'nin desteği ile alınan ve hatta 2020 yılı itibari ile bu seçkiye dahil edilen ilk film.
Susuz Yaz bir erk mücadelesini, sistem eleştirisi ile birlikte, iyi ve kötüyü net bir şekilde ayırarak anlatıyor. Çekimlerin çağın çok ötesinde olduğu, her bir sekansın birer tablo gibi işlendiği göze çarpıyor. Yönetmen ile başrol oyuncusu ters düşmesi sebebiyle yurtdışındaki bir çok festivale katılamayan, katıldığında da ödülleri süpüren, Türk sinema tarihinin en önemli filmlerinden başı çekiyor. Hala izlememiş olan varsa çok vakit geçmeden izlemeli.
Rüzgarda Salınan Nilüfer
Dolu sayılabilecek bir konu ile, aşina olduğumuz bir aile yapısını anlatan film, sağlam temeller üzerinde kurgulanmış ve fena olmayan oyunculuklarla süslenmiş olsa da metni aktarırken klişelere giriyor ve konunun derinliğini kaybetmesine neden oluyor. Paranın gücüyle ailesi üzerinde baskı kurmaya çalışan bir baba, güçlü gözüken bir kadına öykünüp iş kurma hayalleri kuran bir anne ve ailesinin sevgisinden uzak yaşayan bir çocuk. Aileden çok farklı derinlikli hikayeler çıkabilecekken, eksik kalmış hissi var. Misal, babayı kötü gösterme çabası empati kurmamızı zorlaştırıyor. Ya da çocuğun sevgisizliği anlatma biçimi somut bir ele alış ile anlatılıyor. Daha duygusal, oyunculuklarla anlatabilse bu tarz durumlar bana göre daha hoş bir film olabilirdi.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
The Host
Parasite ile dikkatleri üzerine çeken yönetmen Bong Joon-Ho, aslında önceden de ilginç film anlatımları ile göz önündeydi. Ana akım gibi gözüken fakat kendine has kurguları ile hem alt metinlere hem de görselliğe oynayan bir yapı oluşturarak herkesin seveceği tarzda filmler çıkarmayı başarıyor. Filmin açılışından sonuna kadar heyecan eksik kalmıyor ve büyülü bir gerçeklik ile masalsı bir macera vaadediyor. Sıradan insanların sıradışı davranışları her zaman işleyen bir formül olduğu için de bunu iyi şekillendirdiğinizde böyle güzel bir film ortaya çıkabiliyor. Bong Joon-Ho filmlerinin belki de hepsinin ortak noktası olan bir miktar (Filmin %15-20) uzama durumu bu film için de mevcut. Gerilimin üzerine kurgulanmadığı için bazen gerginlik sizi yorabiliyor.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
The Unknown Girl
Dardenne Kardeşlerden derli toplu bir film The Unknown Girl. Tek bir karakter üzerine yoğunlaşılan filmde, hikayenin sonuna kadar bu karakter gelişimini görüyoruz. İyilikperver genç bir doktorun, hakikati arayış çabasında, kötü iletişimi ile iyi niyeti arasında kaldığı dakikaları sıkılmadan takip ediyoruz. Bu tarz bir filmin sıkmaması, tabii ki yönetmen başarısı ve hikaye anlatımında. Türkçe ismi ile "Meçhul Kız" bir gizemin peşinde koşarak, diğer filmlerin çoğunun yapmadığı bir şeyi düzgünce yapıyor aslında : "Hikaye anlatımı". Bize bir hikaye veriyor ve psikolojik yorumlamaları seyirciye bırakıyor. Başı ve sonu olan filmlerden hoşlananları pek cezbetmeyebilir bu yüzden. Gerçi belirtmekte yarar var Adele Haenel olmasaydı filmde, karakter peşinden gitmemiz zor olabilirdi. Çok iyi iş çıkarmış. Vasat bir filmi ortalama üstü bir hikayeye dönüştürmüş sanki.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
1917
Savaş filmlerinin çağının geçtiği ve hepsinin artık tekrardan bıktırdığı bir dönemde farklı bir çekim tekniği ile geldiğini vurgulayarak özellikle de akademi ödüllerinin adaylıklarına damga vurarak bangır bangır gelmişti 1917. Ön yargısız izleyeyim diyerek başladım ve oneshot planlarda acaba nerede kesiliyor tedirginliği ile bir süre filmin içine girmekte zorlandım. Zaten yavaş yavaş filmin içine alıyor sizi yönetmen. Sekanslar için çok çalışıldığı duygusu ile birlikte gerçekten özenli bir işin çıktığını düşündüm. Klişe konusuna rağmen, İlk yarısı biterken gerçekten de izlediğim en iyi savaş konulu filmlerinden biri olacak derken, tam ortasından itibaren film düşüşe geçmeye ve prodüksiyon komik bir hale dönüşmeye başladı. Görkemli çekimlerden bir anda "Dogville" tarzı dekorlara geçişler (Sam Mendes'in tiyatro yönetmeni olduğundan olabilir), klişenin içine iyice saplanmalar derken hevesim bir anda kaçtı. Unutulmayacak sahneler bu filmin bir kaç armağanınından biri sadece. Onun dışında adından çok söz edemeyeceğiz ileride.
BONUS
İstibdat Kumpanyası (Müzikli Tiyatro)
Antalya Şehir Tiyatrosu'ndaki 4 aydır oyun çıkmaması ve kadronun tamamen değişmesinden sonra kısa bir süreç içerisinde hazırlanan oyun için beklentilerim çok düşük biçimde gitmiştim. Fakat beklentilerimin çok üzerinde bir temsil buldum. Dekor ve afişinin bile olmaması ve bir çok sorun hala çözülememiş olmasına rağmen, oyuncuların keyifle işlerini sürdürmeleri, klasik oyuna yeni bir soluk getirmeleri gayet memnun ediciydi. Keyifli bir 2 perde izledik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder