_________________________________
2021 MAYIS AYI ÖZETİ
_________________________________
_________________________________
The People Upstairs
Tek mekan filmleri seviyorum. Üstelik diyaloglar da akıcıysa, karakterleri özümseme adına iyi bir anlatım yöntemi gibi geliyor. Filmde ilişkilerinde sorun olduğunu anladığımız bir çiftin, komşularının ziyareti sonrasında beklenmedik bir durumun içinde kalmalarını izliyoruz. Mizah anlamında çatışma olarak ilişkiyi odağı aldığı için benzer duyguları yaşamamız kolay oluyor. Julio karakterinin gerçekçi bakış açısı dinamiği absürd komediden çekip çok güzel bir rotaya oturtmuş. Bir çok sahnesinde kahkahalarla izledim. Güzel bir bağlama ile finali de gerçekleştirmişler ancak bir trick bekliyordum yine de. Böyle filmlerden alışık olduğumuz üzere.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
90'ların samimi gençlik dizilerinden bir bölümmüş gibi hissettiren film Ten Inch Hero. İsmiyle müsemma değil maalesef, ana konuyu oluşturan bir çocuğun hikayeyi sürüklemesini bekliyorsunuz fakat geri planda o kadar çok olay dönüyor ki bir dizi bölümü izliyorsunuz gibi hissediyorsunuz. İlişkiler ve anlatım biçimi yine sanki karakterleri uzun süredir izliyormuşuz gibi anlatılıyor. Klişe aşk hikayeleri de çoğunlukta. İyi bir haftasonu filmi olabilir belki ama daha fazlası değil ne yazık ki.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
A Taste of Cherry
Criterion Collection'a dahil olan filmde ölmek isteyen bir adamın bir kaç evrede ölümü sorgularcasına gelişen diyaloglarına ve ölüm üzerine yürütülen konuşmalara şahit oluyoruz. Genç bir asker, dini vazifelerini yerine getiren bir yetişkin ve ikinci yarıda ise geçkin bir adamın, baş karakterimizle olan çatışmalarını kısım kısım izlemekteyiz. Yaşamın aşamalarını anlatan bu kesitlerde bir çok çıkarım elde edebiliyoruz. Filmin en önemli kısmı olan finalinde ise çok çarpıcı bir son görmekteyiz. Üstelik final sonrası çıkan bonus görüntülerde de ölüm ve umut üzerine yönetmenin anlatmak istediği konulara kafa yorabiliyoruz. Çok durağan olmasına rağmen merakla izlenebilen bir film görüntüsünde.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
Riders of Justice
Kuzeyin soğuk mizahı, Mads Mikkelsen'in oyunculuğu ve tutarlı bir senaryo bir araya gelince tadından yenmiyor gerçekten. Bir intikam öyküsünü, bu kadar tatlı karakterler ile birlikte komediyi de mükemmel harmanlayarak çok iyi bir aksiyon-mizahı elde etmişler. Net biçimde 2020 senesinin en iyi 5 filminden biri bana göre. Hem öykü anlatımı, hem karakterlerin alt metinleri, birbirlerine bağlanmaları ve verdiği hissiyat çok güzeldi. Üstelik bazı anlatımlar oldukça da sertti. Mizahın yanında bu denli sert bir anlatım da gayet güzel duruyor. Şiddetle tavsiyemdir.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
Vanilla Sky
İspanyol versiyonunun karanlık tarafını, gizemli senaryosunu alıp bir romantik komediye dönüştürme çabası oluşmuş yok yere. Finaldeki ters köşeye kadar filmin ne anlatmak istediği ve bunu nasıl yaptığı arasındaki fark aslında kötü bir çevrimin tanımını yapıyor. Film için ayrılan bütçe, oyuncu kadrosu, yapılan prodüksiyon gerekli miydi bilemiyorum. Zaten masrafını fazlasıyla çıkarmıştır ancak sinema tarihinde bana göre kötü bir remake olarak kalacak. Belki de tek iyi yanı, Penelope Cruz'un performansıydı. Tom Cruise'un bile iyi niyetli performansı yeterli kalmamış.
There is No Evil
4 ayrı hikaye, bir konuya bağlı olarak bağımsız biçimde ilerliyor. Rejim ve idam karşıtlığı kokan hikayelerin tümünün ana fikri aynı. Ülkedeki hayatları etkileyen meselenin aslında aynı yere çıkması ve bunu da gayet sakince anlatılması etkileyici. 4 konunun bir yerde daha fazla bağlanması aslında hikayeleri de birbirine bağlardı ancak bu haliyle de mesajını veriyor. İran sineması zaten mesaj verme de başarılı. Hikaye anlatımında başarılı. Bir de üstüne görüntü yönetimi başarılı olunca, durağan olmasına rağmen keyifli bir izleme şansı veriyor.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
The Raid
Vahşet sahnelerinden rahatsız olmadığımda vicdan sorgusu yapıyorum sürekli. Cidden bir çok şeye bu kadar duyarlılık gösterirken filmlerdeki vahşetten neden kaçınmak istemiyoruz? Bunun psikolojide bir yeri olmalı. Neyse, filme geçelim. Film aşırı kanlı ve sürekli "oouvv" nidalarıyla izlenen bir vigilante filmi. Bir binaya baskına giden polislerin köşeye sıkışmalarını konu alıyor. İlk yarıdaki kaos ve "neler oluyor öyle" şaşkınlığı ikinci yarıda biraz sıkılmaya ve tek tek gelen düşman sıradanlığına dönüşüyor. Aksiyon filmlerini sevenler zaten çoktan izlemiştir ama ben sevmediğim için bu zamana bıraktım. Ama yalan yok, 2.filmi de bir ara izleyesim geldi. Şiddet karşıtı olsak da kurmaca şiddet izlemek maalesef çok keyifli.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
Suzanna Andler
Neydi şimdi bu? Tiyatro oyunundan çevrilmiş bir metin sırf Marguerite Duras için yapılmış, yani çekmek için çekilmiş bir film. Tiyatro olarak başarılı olabilir çünkü metin etkili. Ancak çekim açıları, kamera hareketleri, hikaye anlatımı o kadar kötü ki, filmi bitirmek için mesai harcamanız gerekiyor. Belki de seçki boyunca izlediğim en kötü filmdi.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
Suçlular
Özellikle ortadoğu ülkelerinde konusuna sıkça rastladığımız 2 aşığın kendi evleri dışında görüşebilme sorununa değinmiş Karaaslan. Öncelikle çok iyi bir yönetmenin geldiğini muştuluyor. Önceki filminde de ses getirmiş hatta intihal iddiasıyla konuyu birebir kopyalayan başka bir filme dava açmıştı yanlış hatırlamıyorsam. Yani bu konuda hakkı olsa da bu filmdeki konuyu da İran kısa filmlerinde bir çok filmde gördüm. Neyse intihal değil en azından. Film süresi dahilinde, yapmak istediklerini gerçekleştiriyor ve güzel oyunculuklarla gayet yeterli bir film çıkarıyor. Film sonunda da soru sordurtmayı başarıyor.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
Oglago
7 dklık kısa belgeselde sesler ve müzikler çok iyi kullanılmış. Türkiye'de olmayan bir spor dalını tek başına gerçekleştirmeye çalışan yalnız bir adamın öyküsü. Ancak sürenin oldukça kısa olması bir öyküden öte bir kesit gibi bırakmış. Bu kesitten bile, hayattaki amaçlarımı sorgulamaya yetti. Görüntüler hoştu, teknik olarak bir bilgim yok fakat görüntü birleşimleri, kurgu çok daha iyi olabilirmiş.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
Cengiz
Nasıl sıkıldıysak artık şu siyasetten, bırakın konusunu, malum topluluğun etkilediği kesimlerden ufak görüntüler görmek bile bunaltıyor. Kör göze parmak sokar gibi bir anlatım olmuş. Ülke gerçeğini biliyoruz, yenilik lazım. Özellikle kısa bir film yapıyorsanız.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
Mosaic
Daha geniş bir bütçe ile daha fazla kişiyle çok daha güzel işlerin çıkabileceğinin öncüsü olmuş bu film ancak bu haliyle kaliteli bir ödev filmi statüsünde. Yapımı zahmetli illustrasyonların, acımasız bir eleştiriymiş gibi gözüküyor ancak dünya standartlarına çıkabileceğimizi düşünüyorum. Gencecik bu insanların, önleri açık, zihinleri aydın olsun.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
Akıntı
Rakiplerine nazaran daha profesyonel oyuncu kadrosuyla dikkat çeken Akıntı filminin hiç bir noktası beni içine çekemedi. Konuyu anlamadım. Neye gönderme yaptığını bilemedim. Sıkıldım. Sırf bitirmek için bitirdim. Benimle alakalı bir sorun olabilir diye düşünüyorum ancak ben izleyiciyim ben anlamıyorsam film bana göre bir şey anlam ifade etmiyor demektir.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
Çamaşır Suyu
Apartman temizliği ile uğraşan bir kadının hayatına uzanıyoruz. Sorun belli, çözümsüzlük belli ve finale uzanan sahneler ile birlikte final sahnesi gayet güzeldi. Vuruculuk açısından çok daha başarılı örnekleri olsa da ben gayet tutarlı buldum. Hatta İKSV 2021-Mayıs kısa filmleri arasından en çok beğendiğim filmlerden biri oldu. Özellikle kat otomatlarının bir yanıp sönmesi sinir bozuculuğunun artırılması ve son dokunuşun buna mum dikmesi çok güzeldi.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
Susam
Apaesi sinir
___________________________________________
Dizi Günlüğü
___________________________________________
Yeşilçam
Dönem seyirliği çekmek zordur. Bunun farkında olarak yoruma başlayayım. Fikir olarak çok malzemeye imkan verecek ve güzel bir çıkış noktasıyla yazılmış dizi, dönemin samimiyetine dayanarak işe koyulmuş. Maddi imkanlar ve oyunculuklar yeterli. Dönemin samimiyeti bir nebze geçiyor. Ancak dönemdeki durumu dönem tarzıyla anlatmaktan öte, çağımızda modernize olmuş anlatımlar daha ön plana çıkıyor. İzlerken sürekli bu sahne daha modern çekilemez miydi diye düşünmekten kendimi alamadım. Prodüksiyon karton evler gibi duruyor zira. Cesur bir işe atılıyorsanız cesaretiniz tam olması gerekiyor. Yeşilçamda porno sektörünü anlatırken kem küm etmeyeceksin. Samimiyeti kazanmak uğruna estetikten imtina etmeyeceksin. Eğer dönemdeki görünmeyen yanları çekiyorsan gerçekten görünmeyen kısımlara odaklanacaksın. Yine de bu denli bir işe girişildiği için memnunum.
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
FİLMLER & DİZİLER & SAHNE SANATLARI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder