8 Nisan 2022 Cuma

2022 Nisan Ayı İzlenenler

 

 _________________________________

2022 NİSAN AYI ÖZETİ
_________________________________
      
      
       

      

      


      

   

   _________________________________
      



Gelin

Bu cehaleetin gözü kör olsun yahu. Gerim gerim gerdi bu film. Adım adım bir çocuğun hayatını göz göre göre karartmaya kendisinden alıkoyamayan büyük bir cahil ailenin, yine kendileri gibi cahil gelinlerini konu alan filmde, bir umut ışığı aradım. Komşu rolündeki modern işçiler aslında bir nebze yeşertti ama yok illa cehaletin dediği olacak. Bir de bu Kahraman Kıral'dan ne istiyorsunuz her film bu çocuğun çektiği acılar nedir? Hülya Koçyiğit ise pürüpak bir güzellikte. Keşke o dönemlerdeki gibi kalsaydı da iktidarın maskarası olmasaydı dedirtti. Film, içinden çıkamadığımız cehalet döngüsünü çok güzel yansıtıyor. Kurban hikayesi ile metaforu vermesi de şıktı. 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Acayip

Tolga Karaçelik'in muhtemelen bir rakı masasında arkadaşlar arasında aklına gelen bir fikri hayata geçirme çabası olmuş. Kostümlü bir partiye davetli zenginlerin, yanlış adrese yönelmeleri sonrasını anlatan film, aslında temiz bir anlatım sağlamış ancak kötü bir senaryo, kötü espriler, kötü oyunculuklar ile Tolga Karaçelik gibi parlamaya başlayan bir yönetmenin neden böyle bir iş çıkardığını sorgulatıyor. Kısa film olarak ele alırsak daha vicdanlı olabiliriz sanırım. Ya hakikaten ne gerek vardı yahu. 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Her Şey Dahil

Turizm bölgesinde çalıştığım için merakla başladığım bir belgesel-kurmaca filmiydi All-in. Her şey dahil sistemin yarattığı mesainin 2 farklı çalışanda yarattığı etkiyi anlatıyor. Karakterlerin dünya görüşlerinin farklı olması, bir otelde çalışmanın iki kişiyi de nasıl etkilediğini anlatma fikri güzel. Ancak bunu yansıtırken temel bir çok hata var. Başta kurmaca çok fazla ve çok belli oluyor. Bir konu verilmiş ve onun üzerine konuşun biz burada yokmuşuz gibi de doğal davranın denilmiş ama sıfır samimiyet var. İntihar etme düşüncesinin tartışıldığı sekansta notumu vermiştim zaten yine de sabırla izleyip noktaladım, finali iyi bağlamış olmaları nedeniyle bir miktar daha baremi üste çektim.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




The Squid and the Whale

Sade gözüken ama derinliği fazla olan senaryoların sahibi Noah Baumbach'ın en bilinen filmlerinden biri. Boşanma sürecindeki entelektüel bir ailenin 2 çocuğunun geçirdiği ergenlik buhranlarını, aynı gözden takip ediyoruz. Sert gelebilecek bir çok konuyu o kadar basit ve normalize ederek anlatıyor ki, tabularımızı bir kez daha bize hatırlatıyor. Filmde, mürekkep balığı ve balina hikayesini anlayamadım maalesef, filmin konusuyla da bağdaşlaştıramadım. Film boyunca bu metaforu daha rahat anlaşılabilecek şekilde işlese daha tutarlı bir film izleyebilirdik.


 

➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



İki Genç Kız

Kutluğ Ataman'ı çekildiği dönemde büyük ses getirmiş filmi İki Genç Kız, biri saf biri ise toplum baskısının üstesinden gelmeye çalışan iki kızın yakınlaşmasını anlatıyor. Mavi En Sıcak Renktir filminin yıllar önce çekilmiş gibi versiyonu mahiyetinde. Anlatım dili olarak gayet hoştu. Oyunculuklar ve filmin genel havası güzedi. Ancak Hülya Avşar olayı tamamen filmin dinamiğine başlı başına engel oluşturuyor. İki kız arasındaki tensel çekimin de biraz daha cesur sunulabileceğini düşünüyorum. Türk sinemasının gelişimini görmek için izlenilmesi gereken filmlerden.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


Duvara Karşı

Beşten fazla izlediğim ender filmlerden biri. Bazı anlarda detaylarını unuttuğumda ya da canım sıkıldığında hiç düşünmeden açıp izlerim. Birol Üner'in anısına tekrar izledim. 
Karakter gelişimi açısından başarılı, çekimler anlamında atmosferin içinde hissettiren, güçlü 2 karakter yaratan, keyif dozu yüksek, şiddeti ölçülü, iki ülkeyi tek potada eritebilen bir film. Fatih Akın'ın en iyi 3 filminden biri. Keşke son dönemlerde yine bu tatta bir film daha çıkarsa.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Cache

Bu Haneke, bayılıyor seyirci ile köşe kapmaca oynamaya, algılarıyla oynamaya. Seyircinin tepkilerini ölçmeye yarayan bir deney ile daha birlikte. Irkçılık sorununa ırkçıların tarafından bakarak, herkesin kendisini sorgulamasını istediği film, uzun sekanslar, izleniyor hissi ile birlikte gerilimi üst düzeyde tutuyor. Şok edici sahneler, film sonunda sorgulamalar neden Micheal Haneke'nin, Haneke olduğunu hatırlatıyor. Oyunculuklar, çekim tekniği, metaforlar, hayatın içinden seçilerek daha kolay empati yapılmasını sağlıyor. 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Yaşamın Kıyısında

"Fatih Akın rewatch" haftası gibi oldu bu hafta. Hatırlamak istediğim filmlerin üzerinden bir kez daha geçtim. Yaşamın kıyısında, birbirilerinin hayatına dokunan insanların nasıl teğet geçtiklerini gösteren, ince ruhlu bir film. Türkiye-Almanya arasındaki farkları kılçıksız gösteren Fatih Akın, ülkeler arası bir portre çalışıyor resmen. Vurucu olan bir kaç sahne var. Cenazelerin gelişi ve gidişi, hayatta yardım etmeyi anlamlı hale getiren karakter, ne yaparsa yapsın bazı şeylere engel olamayan anne ve başarılı bir karadenizli tiplemesi gerçekleştiren Tuncel Kurtiz.Olaylar lineer bir doğruda gitmediği için katmanlı bir yapıda gerekleşiyor ama bu durum standart Fatih Akın matematiğinden biraz uzak kalmış.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Love Steaks

Aynı işyerinde çalışan bağımlı-sakin ilişkisi üzerinden yürüyen bir film. Örneğini defalarca gördüğümüz film aslında kendi halinde temiz bir iş ancak farklılık sunmadığı için vasata yakın kalmış. Rogowski, aptal-duyarlı erkek rolünde hiç olmamış. O kadar uğraşmasına rağmen kötü yazılmış bir karakter. Bağımlı kadın karakteri değiştirmeye çalışan bir karakteri sakarlığı ile duyarlılığını anlatmak (çekingenlik) hiç başarılı bir anlatım değil. Bazı sahneler ana hikayeye katkı sunmuyor. Son sahneyi sevsem de bu hale nasıl geldikleri hakkında herhangi bir hikaye gelişimi yok. Güzel parçaları olan kötü bir birleşim gibi kalmış.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Büyük İstanbul Depresyonu

İşsizlik ve depresyon üzerine hiç de işsizlik ve depresyon barındırmayan bir kısa film. Metaforların hiçbiri bana geçmedi. Köpek ve komşuluk ilişkisini hiç anlamadım. Başından sonuna kadar ne anlatıyor yine anlamadım. Bizim oralara pandemi vurmamış gibi sanırım herkesteki etkisi böyle ise. 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




İtiraf

Zeki Demirkubuz'un karanlık üçlemesinin ikinci halkası İtiraf, bir aldatmanın yarattığı domino taşı etkisi ile yapılan arka arkaya itirafları anlatıyor. Başak Köklükaya ve Taner Birsel çok dozunda. Hikaye sonradan açılan yapıda olduğu için merak diri kalıyor. Ancak hikayenin vuruculuğu daha da fazla olabilirmiş. Çünkü hikaye gerçekten insanı kendine getirecek cinsten çarpıcı. Final yine Demirkubuz sinemasına yakışır cinsten. İran sineması esintileri geliyor buram buram. Yoksulluk göndermeleri açık televizyonlar yine mevcut. 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Çatıdaki Yarasa

Manik depresif bir bireyin 24 küçük kısımdan oluşan anlatısı "Çatıdaki Yarasa", Dicle Alkan'ın gayet temiz oyunculuğu ile can bulmuş. Hepimizin aslında az veya çok manik depresif kişiler olduğunu anlatmaya çalışan, hatta oyunun başında yapılan ufak oyun ile bunu perçinleyen oyunda, metnin güzel aktarıldığını düşünüyorum. Manikten, sakinliğe geçişler çok iyi yansıtılmış. Ancak geçişlerdeki "trick" bir nokta sonra tekrara dönüşüyor, sadece tek bir geçiş farklı o da reaksiyon alıyor, bazılarında farklı çözümler bulunabilirdi. Salatalık tercihi tartışılır, ancak oyunu da garipleştirmesi güzeldi. Yerelleştirme de yerli yerinde olmuş, daha fazlası da olabilirdi, toplumsal meselelere girildiğinde ise oyunun ritmi biraz daha artıyor. Genel itibari ile görülmesi gereken temsillerden biri.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Yapmamayı Tercih Ederim

Melville'in önemli eseri Katip Bartleby'nin uyarlaması olan "Yapmamayı Tercih Ederim" bir hukuk bürosunda çalışmaya başlayan katibin, bir gün işleri yapmayı reddetmesi ve bulunduğu yerde tüm karşı çıkmalara rağmen bir hayalet gibi yaşamasını anlatıyor. Başkaladırı - nezaket gibi konularda söyleceği sözleri olan metnin uyarlamasını tek kişilik performans ile Reyhan Görkan sergiliyor. Tek kişilik bir temsil, böyle bir metin ile oynaması gerçekten güç. Ancak çok başarılı şekilde altından kalkmış oyuncu. Metnin tokatlaması gereken yerlerin tamamında ses kullanımı ve mimikler ile oyuncu,  yönetmen seçimleri başarıyla uygulanmış. Bağımsız tiyatroların imkanları doğrultusunda herhangi bir dekor kullanılmamasını anlıyorum ancak paravan, masa, kapı gibi metne direkt etkisini veren alanlarda drama çözümleri bulunabilir miydi merak ediyorum. Performans / prodüksiyon anlamında çok güzel iş çıkmış. Emeği geçenlere teşekkürler.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Bazı Detaylar

Bu değerli bir oyun. Klasik kalıpların dışına çıkan, tuluatlardan, beylik laflardan zaman zaman sıkılmaktayken, bu sine-temsil ilaç gibi geldi. Güzelliklerden bahsedelim. Sinematik görüntüler ile sahneler güzel birleştirilmiş, zamanlamalar iyi ayarlanmış ve dinamizmi artırmış. 4 karakterin hepsinin sırayla gözünden bakılması, yazılan metinler gayet  eğlenceliydi. Gerginliğin komedisi karakomediye yaklaşması anlamına geliyor ve buna bayılıyorum. Yan hikaye gözüken (şoför-temizlikçi) ön plana çıkıyor ve neredeyse her sahnede reaksiyon alıyor. Yapıcı eleştiriler verecek olursak, Ana hikaye bir yere bağlanmıyor, sinematik görüntüler zaman zaman hikayeye katkı sunmuyor. Girişte yıkılan 4.duvar, sadece o sahnede kalmış, bir beklentim vardı o durumla alakalı.
Farklılık her zaman güzelleştiriyor yapılan işleri, umarım çok daha güzel tepkiler alır ve yeni oyunlar görürüz bu tarzda. 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Kanlı Nigar

Mutaassıp bir mahalleye taşınan ve "başında erkek bulunmayan" kadınların, bağnazlar ile mücadelsini anlatan müzikal, keyifli bir seyirlik sunuyor. Antalya D.O.B.'nin gerçekleştirdiği temsilin ilk perdesi oldukça eğlenceli iken, ikinci perdede düşülen tekrar nedeniyle finale doğru enerji bir miktar düşüyor. Şive komedisinin artık bitmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Ne yazık ki neredeyse tamamı şive komedisi üzerine. Büyük ölçüde modernize edilmesi gerektiğini savunanlar tarafında yer alıyorum sanırım. Emeği geçelere teşekkürler.



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Maskeliler

Filistinli 3 kardeşin bir savaşın odağında iç hesaplaşmalarını anlatan oyun, savaşın bıraktığı seçimleri bize sorgulatıyor. Ortadoğu hikayesi ve savaşı ele alması hatta içerisine çocukları da katması nedeniyle duygusal sömürünün kolay sağlanabileceği bir metin olmasına rağmen oyuncuların dengeli performansı bu sorunu aşmaya etmiş. Sert kavgaların gerçekleştiği anlarda sürekli dengeli giden ve hisleri seyirciye geçirebilen tertemiz bir oyunculuk izledik. Oynayanların emeğine sağlık. 



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Tarla Kuşuydu Juliet

3.kez izlediğim oyun oldu.  
Çok güzel detaylar var başta onlara değinelim.
Birincisi yemek olayı. Oyunda yapılan yemekler çok güzel kokuyor ve gerçekten yemek olayına özenilmiş, sahne araları, sürekli yemeğin ocakta pişmesine göre ayarlanmış. Bir kaç ayrı yemekle birlikte oyun sonuna kadar bir koku festivali çekebiliyorsunuz. 
İkincisi müzik durumu. Tüm oyuncular bütün müzik aletlerini sırasıyla çalmaları güzel bir detaydı.
Ancak süresinin çok uzun olması bir eksi bana göre. Sıkılmıyorsunuz ama Romeo-Juliet'in iyice laçkalaşan (güldür güldür show tarzı) şakaları biraz sıktı. Osurma, bacak gösterme, bel altı şakaların artık metinlerden kurtulması lazım sanki.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

OCAK-ARALIK İZLENEN FİLM ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI



2022 OCAK - ARALIK İZLENEN 
FİLMLER & DİZİLER & SAHNE SANATLARI








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder