17 Haziran 2015 Çarşamba

Devrim, Korku ve Aşk - Tol (Murat Uyurkulak)





"Devrim vaktiyle bir ihitmaldi, ve çok güzeldi. Saraylara merakla bakan sivil çocuklar hatırlıyorum. Geniş caddeler arşınlayan kavruk adamlar, böğürtlen yiyen kara kadınlar, sert laflar gezdiren ağızlar...

Annemin ağzı fazla bozuktu.
Herhalde sadece benim korkmadan bakabildiğim, baştan başa izlerle kaplı yüzünün ortasında, buruşuk bir yaraya benzeyen ağzını açar ve her seferinde aynı şeyi söylerdi : " Bizi düzdüler. Çocuklarımızı da düzecekler. İçlerinde ne kadar tarih, dua, silah ve dahi şan varsa üzerimize kusacaklar..."
olarak başlar TOL. Başlı başına bir devrim, bir isyan ve fazlasıyla edebiyat kokan bir eser. Fazlasıyla sert bir kitap. Bu sertlik genel anlamda kelimelerden değil, anlatılmak istenenden ötürü oluşuyor. Yıllardır görmeyi es geçtiğimiz bir şehri tasvir ediyor. Büyülü bir dünya yaratmış Uyurkulak, başta kitabı anlamakta zorluk çektiğimi söyleyebilirim, bu kitap nereye bağlanacak hep böyle mi devam edecek derken, ortalarını geçtikten sonra müthiş bir bağlama ile karşılaştım. 
Açıkcası bu kitap fazlasıyla heyecan verdi bana. Ümitli, kararlı bir intiba bıraktı.



Metis Yayıncılık, Kapak resim seçimi muhteşem, ancak kapak yapısı kötü, koyduğunuz masaya yapışabiliyor, en ufak bir su temasında dağılabiliyor renkleri.
Türkçe, İstanbul 2002
 262 sf. - 2.Hamur - Ciltsiz - 13x20 cm
19,20 TL - idefix


Aldığım notlar ise şöyle ;

# İşaretlerin ve kelimelerin tuğlalar gibi köşeleri vardır, uygun yerlere yerleştirilmeleri yeterliydi.

# "Anneni kaybettik oğlum!" Benim annemi kaybeden niye biz oluyorduk? 

# Ben de yazıyorum şiir. Gizli gizli, sarhoş sarhoş. Ama hiç sektirmeden.

# Ben şimdi nereye gideyim? Çık surlara dolaş dedi, ama dedim ben topalım. Olsun dedi, zaten surlar da yıkık.

# Gecenin bir vakti, evlerine doğru uzanırken onlar, gitmeyin diyorum, girmeyin o mezarlara.

# Hoşgeldin sevgilim, sen neden düşmüştün? Ben selleri ve depremleri ve yangınları, cümle afetleri hatırlar gibiyim, ama emin de değilim.

# Biliyor musun sayın Po, sayın Gorki, sayın Kartland şimdi burada olsun isterdim. Korku, devrim ve aşk. Hepsi bir arada. Çükünden tutuşuna dünya... Ne güzel, değil mi?

# Yerlileri, ibneleri, kadınları, çocukları, sakatları, bitkileri, hayvanları, taşı toprağı seveceğiz... Ayyaşları? En çok onları...

# Arkamızda sağ kalan mahalle ahalisini polisle çatışır bırakarak körfezin dalgın suyuna bak baka, dönülmez bir akşamın ufkundaymış, bir ihtimal daha varmış ve bize ölmek dahi çokmuş gibi omuzlarımızı dikiyoruz. Aheste aheste yürüyoruz.



Uyurkulak, Afili Filintalar Yazarıdır.



Konu : Kuşaktan kuşağa lanetlenen bir adamın öyküsü
Anlatım : Sert, edebi ve vurucu
Merak Hissi : Yüksek
Bilgi Düzeyi : Orta

Anafikri :
"Darbe insanlara hesap kitap öğretir."
Sonuç : 
"Siyasi görüşü ne olursa olsun, devrimden, dava olayından gerçekçi biçimde bilgi almak isteyen ve yer yer yeraltı hikayesi okumak isteyenlere göre bir kitap."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder