"Hangi gerçek, hangi yalan karşılar bizi?" diyerek söze başlayacağım bir Sadık Hidayet hikayesinden bahsedeceğim size.
Karanlık hikayeleri seviyorum. Soyutsal pembe tablolar çizen kitaplardan öte, saf gerçeklikte can acıtan hikayeler her zaman ilgimi çekmiştir.
Kitap acı hikayesi olarak başladığını ilk cümlesinden belli ediyor ve sonuna kadar sizi ilgiyle bu durumun içine itina ile sokuyor. Hikayemiz yoğun bir ortam tasviriyle başlıyor, gerçeklikle düş arasında gidip geliyorsunuz. Bir aşkın, tek gözden başka şekilde gözükmesi gibi bir durumun tasviri ile karşı karşıyayız. Çok zor bir kurgunun içinden başarı ile çıkabilmiş Hidayet, zaten bu özelliği ile İran klasikleri arasında yer aldırabilmiş hikayesini.
Karakterimizin düşünceleri ve yaşadıkları, çok sesin tek vücutta vuku bulmuş hali gibi. Takip etmek bir yandan zorlaşırken sonuna doğru kurgunun bağlanması ile her şey daha da netleşiyor.
Tavsiyem ara vermeden tek günde bitirmeniz, yoksa tekrar tekrar başa dönmeniz gerekebilir, bir pazar günü 2-3 saatiniz varsa o gün başlayıp bitirmeniz en güzel seçim olacaktır.
YKY Yayınları, Çeviriye laf söylemek imkansız, zira Behçet Necatigil imzası taşıyor.
Türkçe (orj dil Farsça), İstanbul 2001
100 sf. - 3.Hamur - Ciltsiz - 14x6 cm
5,32 TL - idefix
Aldığım notlar ise şöyle ;
# Fakat ben gölgem için yazıyorum, gaz lambasının duvara yansıttığı gölgem için. Kendimi ona tanıtmalıyım.
# Vasiyetname yazmak mı? Hayır! Çünkü ne malım var karıya yedirecek, ne dinim var şeytana verecek.
# Geceleri odam küçülüyor, bunaltıyordu beni. Mezarda da hissedilen bu değil miydi? Kim bilir ölümden sonra ne hissedileceğini?
# Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız. Hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır.
# Sen bu dünyanın sırlarına eremezsin, erenlerin dilini de söktüremezsin, iyisi mi, al şarabı, cennet et bu dünyayı; öbür cennete ya girer, ya giremezsin ! (Hayyam)
Konu : Gerçeklikle düş arasında gidip gelen bir beynin yansıması
Anlatım : Yoğun ve kasvetli
Merak Hissi : Yüksek
Bilgi Düzeyi : Düşük
Anafikri :
"Ölüm o kadar güçlü bir duygudur ki, hangi vücutta hangi düşüncede olursa olsun, insan ölüm hissiyatı ile mutlak suretle karşılaşacağını bilir ve bununla başa çıkamazsa sağlıklı biçimde hayatına devam edemez."
Sonuç :
"Sadık Hidayet'in kendi hayat hikayesini biliyorsanız, bunun yazıya dökülmüş hali ne olabilirdi acaba diye merak ediyorsanız, şiddetle okumanızı tavsiye ederim."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder