3 Mart 2017 Cuma

2017 Mart Ayında Okuduklarım

______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________

2017 MART AYI ÖZETİ
______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________


    

   





______________________________________________________________________________
______________________________________________________________________________



Geber Anne - Sezgin Kaymaz
Sezgin Kaymaz'ın iki adet hikaye kitabını okuyup, üslubunu çok beğenmiştim. Mizahi anlatımı çok güçlüydü. İlk kez bir romanını okuma fırsatım oldu. Öncelikle böyle bir konu beklemiyordum. Şaşırttı beni Sezgin Kaymaz. Başında etkileyici bir girişle başlamıştı, sonra gerçek dünya-rüya sorgulaması ile o kadar çok uzun süre meşgul etti ki ortalarına doğru Sezgin Kaymaz romanını beğenmedim demeye doğru gidiyordum ki finale doğru fazlasıyla toparladı. Kurgu birleşti ve fazlasıyla mutlu etti. Gereksiz bir kaç karakter ve fazlaca uzatılmış anlatımlar olmasa ya da bu karakterleri de olayın içine yedirebilse çok fazla keyif alabilirdim.
Özet olarak bir anne-oğul ilişkisinden yola çıkarak Melek-Şeytan ikilemini insanı sorgulatacak şekilde yansıttığı ve bunu yaparken hiç rahatsız etmediği için başarılı buldum.


"Onursuz, haysiyetsiz şekilde, karşında affedilmek uğruna küçülmeye razı gelen, bil ki ilk fırsatta aynı şeyi veya daha beterini yine yapacaktır."

"Kimin aklıyla hareket edersen et, kendi yaptığının hesabını verirsin."

"Kuduz köpek gibi hırlayarak dolaşan, bir aslanın pençesinde can verir."

"Yolu yoktu. Onu tutmaya kimsenin gücü yetmezdi. Ruhu hürdü onun. İçi hürdü. Kafes tanımazdı o... Aslanın şerri, kafese alıştığı gün başlamaz mıydı?"

"Ne kadar kudretli hissetsek de, insanız neticede, en zayıf kısmımızdan başlıyoruz çürümeye."



 8/10
 (Kurgusuyla beğenimi kazandı) 
İletişim Yayınları, 21.00 tl, 365 sf, 2013 





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Geleceğin Organizasyonunu Yaratmak - Ahmet Ş. İzgören
İzgören'in kitaplarını severim. Bu kitabını da okumadığım için başlayayım dedim ancak eski bir kitabı olmasından mı nedir bilemiyorum ama cidden yazarın kalitesine yakışık bulamadım. Mesleğim gereği sistem analizi ile uğraşmaktayım. Anlatılan hem teorik hem pratik çözümlemeleri bildiğimi sanıyorum. Güzel noktalar vardı ancak çok çağ dışı çözümler geliştirmişler. Dünyanın hiç bir yerinde daha çok çalışanın kazandığı bir sistem görmedim. Kitap tamamı ile ekip dayanışması, sistem oluşturma ve çalışmak ile ilgili. Buraya kadar güzel de verilen örnek GAP projesi olunca insanın zaten inanası gelmiyor. İkinci nokta bundan bize ne? Gerçekleştirdiği işleri anlatan insanlar antipatik oluyor, yine de İzgören bu konuda kredisi olan bir eğitimci. Bu kadar sert eleştiri getirebilmemizin bir nedeni de bu sanırım. 


"Eğer birileri başkasının parasını, başkası için harcarsa, ne fiyatına bakar, ne kalitesine."

"Kotter; başarısız olmuş dönüşümlerde bol miktarda plan, yönerge ve program bulursunuz ama vizyon göremezsiniz diyor."

"Prof.Dr. İsmail Üstel'in söylediği güzel bir söz var, Sadece yöneticilerin odalarında klima olan kurumlarda toplam kaliteye geçemezsiniz."

"Çekirdek ideoloji neyi savunduğunuz ve niçin var olduğunuzu tanımlar. Çekirdek ideoloji bir kuruluşu zaman içinde bir arada tutan zamktır."

"Yapılan tüm araştırmalar, performansı düzenli olarak değerlendirilen bireylerin değerlendirilmeyenlere göre daha mutlu ve verimli çalıştığını gösteriyor. Oysa biz, tam tersinin geçerli olduğunu düşünürüz."

"Bir ağacı kesmek için 20 dakika süreniz olsun. 20 dakika kör bir baltayla kesmeye çalışın beceremezsiniz, 15 dakika baltayı bilemeye süre ayırın, 5 dakikada kesersiniz."

"Devlette bütçe denen bir şey vardır, o sene size ayrılan bütçenin tamamını harcamazsanız gelecek sene size bütçeden ayrılan para azalır. Ve herkes sene sonu geldiğinde önümüzdeki seneki para azalmasın diye o parayı harcar. Sistemin rezilliğine bakın."

"Bir ülkede bilgi içeri girmesin istiyorsanız, bütün kapıları kapatırsınız, böylece bir ülkeyi ilkokul mezunu eroin kaçakçısı adamlara yönettirirsiniz, lise mezunu adamlar başbakan olur, bakanlara demeçlerini okuyabilsin diye okuma fişleri hazırlarsınız."

"En büyük hata ise değişim ile başlamaktır. Şirkete yeni gelen her yönetici işe değişimle başlar. Ve işlemez. İşe iletişimle başlamak zorundasınız, iletişim kanallarını açmayı başarabilirseniz fikirler gelmeye başlar. Fikirlere açıksanız değişim gelir."

"Dışarıdan gelen birinin bakış açısı, içerideki birisinin güç tabanıdır. Dışarıdan birisi gerekli görünmektedir. Bunun nedeni yabancının taze, daha girişimci bir bakış aaçısı getirmesi ve var olan kültüre karşı daha az duygusal bağımlılık taşımasıdır."


 5/10
 (İzgören'e yakışmayan bir kitap) 
Elma Yayınevi, 10.92 tl, 231 sf, 2001 





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Geçmiş Şimdi Gelecek - Hasan Ali Toptaş
Toptaş'ın "Ölü Zaman Gezginleri"nden sonra okuduğum ikinci öykü kitabı oldu "Geçmiş Şimdi Gelecek". Diğer kitabına göre daha anlaşılır bir tarzı var. Zaten bir çok yerden derleme öyküler barındırıyor. Genel anlamda hikayelerin hemen hepsinde bir fakirlik, bir taşralık söz konusu. Bazen derler ya insanın ciğerine dokunan hikayeler diye, işte Toptaş bunu ciğeri delerek başarıyor. Öyküler güzeldi, bazıları uzatılabilirdi, ancak karakterlerde ve olaylarda altyapı daha detaylı oluşması isteği uyandırıyor sizde. Yani  keşke biraz daha uzun olsaymış, biraz daha tanısaymışız diyebiliyorsunuz. Bu nedenden dolayı Toptaş'ın kısa öykülerden daha çok romanlarının başarılı olduğunu düşünüyorum. 


"Domates tarlasına uçakla tuz ekercesine büyüktü gülüşlerin, okyanusu gemiyle geçercesine değil."

"Kendi kendisiyle ne konuşur ki insan? dedim. "Üstelik de bunca kalabalıkta?""

"Dünyayı bir koltuk takımı, kanepe ya da çeyrek altın kadar daraltan insanların arasından çıkıp gelmiştik buralara, onların ölme alışkanlığı derimize sinmiş olabilirdi."

"Sigarayı akıl otu sıfatına takarak dumana boğulduğumuz, dudak uçlarımızda kuruyan Hayyam'ın rubailerini kız kırmızısı şaraplarla ıslattığımız lise yılları yoğunlaşa yoğunlaşa sana dönüşmüş de, gelip karşımda durmuşsun, omzundaki çantada da o yılların unutulmuş günlerini taşıyormuşsun gibi coşkuyla yürüyeceğim sana doğru."



 7/10
 (Dokunaklı hikayeler, Toptaş'ın kaleminden) 
Everest Yayınları, 8.40 tl, 112 sf, 2016 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Bazuka - Murat Uyurkulak
Uyurkulak, 3.kitabı Bazuka'da, Tol ve Har'dan sonra hikaye tarzını denemiş, tüm hikayelerini ise arkadaşlarıyla birlikte kafa patlatarak yazmış. Bu da tüm öykülere başka tatlar katmış. Genel olarak aşk, yalnızlık ve şiddet hikayeleri olarak tanımlanmış fakat bunların haricinde tek bir duygu gözüküyor hepsinde o da "boş vermişlik". Varoluşçu felsefenin içinde genelde yer alan yalnızlık duygusu da etkili olmuş hikayelerde. Özellikle, Kuş Yuvası ve Emrah Serbes için yazdığı Aşk, Yalnızlık ve Bazuka hikayelerini çok sevdim. Şarap hikayesi ise çok güzeldi. Fark ettiğim bir yan daha oldu. Sanırım Uyurkulak bu kitabı yazarken Merhume'nin de altyapısını hazırlıyordu, çok fazla benzerlikler var. Merhume'yi önceden okumuş olmak bu ayrıntıları görmeme sebep oldu, iyi de oldu.


"Okuduğu onca kitabı, hayatınızı yatırdığınız o zorlu ve hassas meşgaleyi mezara götüreceğinizden korkmaya başlarsınız... Ve siz de bilirsiniz ki yalnız ölmek zordur, arkanızda mutlaka birkaç müttefik, birkaç şahit bırakmak istersiniz..."

"Aşk değil midir, nihai ismimizi koyup bizi kendimize hamile bırakan, kendi kendimizi doğurmamızı sağlayan ve ortaya çıkan bebeği önce mucize sonra hilkati garip, veya tam tersi kılan?"

"İlk buluşmaları, haliyle Tahir'in mahalle hudutlarının birkaç sokak dışındaki tek göz evinde gerçekleşti. Sabahın körüydü. Tahir fırına hasta olduğunu söylemişti, Funda ise annesine açıköğretim lisesi sınavlarına gireceğini. Tahir yalan söylemişti, Funda ise doğru. O yüzden Tahir sadece bir günlük yevmiye, Funda ise lise diplomasını kaybetti..."

"Bütün diğer Türk bakanlıkları gibi, hesap vermek bakımından duvar gibi sağır, hesap sormak bakımındansa çita gibi acar olan kültür ve turizm bakanlığının sabrı taştı taşacaktı."


 8/10
 (Uyurkulak tarzında şiddet hikayeleri) 
Metis Yayınları, 9.75 tl, 96 sf, 2011




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Kul - Seray Şahiner
Antabus ile gönüllere taht kuran Seray Şahiner'in ikinci romanı Kul'da yine bir koca mağduru kadın yer alıyor. Bu profili mükemmel şekilde yansıtıyor bizlere. Ön sözünde gerçek hayattan fırlamış karakteri olarak yansıyan Mercan karakteri, aynen betimlendiği gibi tamamen gerçek bir karakter izlenimi veriyor. Dualara, dine bağlı kalarak işlerinin rast gitmesini isteyen Mercan'ın hayatını bir solukta okuyacaksınız. Şiddetle tavsiyedir.


"Kocası gittikten sonra, oh azıcık aşım kaygısız başım diyemezdi Mercan. Zira Mercan'a göre dünyada kaygıdan kurtarmayan iki şey varsa; biri aşın azıcık olması, diğeri başın bir başına olmasıydı."

"Roma şöyle dursun, dile dileyip kapısına yüz sürmeye Konya'ya Mevlana Hazretleri'ne bile gidememişti. Kim olursan ol gel derken yol parası verilmiyordu tabii."

"Mercan eskiden hiç değil bebek için kapılarda sıra beklerdi. Şimdi kocası için sıra bekliyordu. Çıtayı yükseltmek diye buna denirdi."


 9/10
 (Antabus kadar etkili, gerçekçi) 
Can Yayınları, 9.80 tl, 152 sf, 2017




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤






➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




____________________________________________________________________
____________________________________________________________________

DERGİ GÜNLÜĞÜ
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________




Kafa Dergisi #28

# İnsanı asıl korkutan şey hasta olmak değildir aslında, farklı olmaktır.
EMRAH SERBES - İnfilak Parçaları XVII

# Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.
AYLİN BALBOA - Mükemmel Bir Gün

# Az gelişmişlik de bir sektördür ve ortada böyle geniş bir kitle varken, onun çeşitli yönlerden değerlendirecek (dilerseniz sömürecek diye de düşünebilirsiniz) birileri mutlaka ortaya çıkacaktır.
ALPER CANIGÜZ - Az Gelişmişlik Sektörü

____________________________________________________________________
____________________________________________________________________





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤







➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


DERGİ DAĞILIMI


➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



YAYINEVİ DAĞILIMI



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤
➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


2017 OCAK - 2017 MART 
OKUNAN KİTAPLAR

Reklamı Atla [7], Bugün Bize Kim Geldi [9], Gerçek Hesap Bu! [7], Kuşlar Yasına Gider [9], Kediler Güzel Uyanır [4], Eyvah, Babam Bir Manyak! [8], Koca [6], Aziz Bey Hadisesi [8], Bir Sirk Geçiyor [8], Bir Adam Girdi Şehre Koşarak [5], Ölü Zaman Gezginleri [7], Gece Güzelliği [8], Gelin Başı [9], Incognito [7], Alex de Souza [7], Ben 2 [7], Tekerleksiz Bisikletler [8], Allah Belanı Versin Brokoli [6], Doppler [8], Geber Anne [8], Geleceğin Organizasyonunu Yaratmak [5], Geçmiş Şimdi Gelecek [7], Bazuka [7], Kul [9],




2017 OCAK - 2017 MART 
OKUNAN DERGİLER

Ot Dergi #46, Kafa Dergi #24, Ot Dergi #44,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder