4 Aralık 2020 Cuma

2020 Aralık Ayı İzlenenler

  _________________________________


2020 ARALIK AYI ÖZETİ
_________________________________
   

      

      

      




_________________________________





9 Kere Leyla

Ezel Akay farklı işler yapmaya çalışan ve muhtemelen hayalgücü de zengin bir yönetmen. Bugüne kadar hiçbir filmine ısınamadım bu filmden de fragmanından gördüğüm kadarıyla hiçbir beklentim yoktu. Ama ön yargısız izleyeyim dedim. Yok olmadı. Hayatımda izlediğim en kötü 5 Türk filmine girdi sağ olsun. Senaryo desen yok. Karakterler fecaat. Komik olması gereken hiçbir yer komik değil. Cinsiyetçi espriler, tekme tokatlı komediler, şarkılardaki uyumsuz tamlamalar. Çok kötü film. Çok zorladım. Değişir belki dedim. Değişmedi. Filmin yarısından sonra uyumuşum. Benimle alakalı değil. Çok ciddi problemler var. 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Melancholia

Lars Van Trier'in gerçeküstü filmlerinden biri olan Melancholia izlemesi çok da kolay olmayan, absürd diyalogları ile yabancılaşmayı aşılayan, ilginç bir mizah anlayışı ile de var olan her şeyi eleştiren bir yapıda başlayıp, her şeyi yok edecek bir sona doğru yaklaşıyor. Dünyaya çarpmak üzere olan Melankoli gezegeni ile ilgili bir alt metinin üzerine 2 bölümlük bir senaryo yazmış. İlk bölümde Justine'in mutluyken, depresyona doğru adım adım yol aldığı çok ilginç bir düğüne davetli oluyoruz. Düğün oldukça rahatsız edici. Bunu da gerilimli olarak değil, ciddi ciddi seyirciyi takmadan veriyor yönetmen. İkinci bölüm, ilkine göre daha akıcı olarak ilerliyor ve bilim-kurgu tarafına doğru yöneliyor. İzlerken fazlasıyla sıkıldım ve bunaldım. Ancak filmi bitirme ihtiyacı da duyuyorsunuz. Zaten yapılma amacı da bu. Bunalmaktan keyif alanlara birebir gelecek bir film. Ancak hayatı çok fazla seven bir insansanız rahatsız olursunuz. 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤




Someone, Somewhere

Cedric Klapsich'in senaryosunda bulunduğu filmleri severim. Diyagoglar ile romantik komediyi çok iyi harmanladığını düşünüyorum. Burada da 2 depresif halde bulunan kişinin birbirilerini bulma sürecini anlatıyor. Kimi zaman hayatın bazı noktalarında yalnız hissettiğimizde tek yolun harekete geçmek olduğunu tatlı bir dille sunmuş. İyi hissettiren filmler klasmanına alıyorum. Bir süre sonra tekrar izlenecek filmler klasmanına da girebilir bence.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Memories of Murder

Parasite ile kariyerinin zirvesine çıkan Bong Joon-Ho'nun en sevilen filmlerinden biri olan Memories of Murder bir katil-polis hikayesi. İşlediği cinayetleri çözmeye çalışan polisleri, hem mizahi hem eleştirel hem de vicdani açıdan değerlendirerek seyircilere heyecanlı bir 2 saat yaşatıyor yönetmen. Joon-Ho'nun belki de en sevmediğim özelliği film bitmişken bir yarım saat daha yok yere uzatması bu filmde de mevcut. Çoğu filminde kullandığı yağmur detayı bu filmde de var. Matematiğini devam ettirmiş yani diğer filmlerde de. Yönetmenin çok yönlü oluşu ise avantajı. Hem aksiyonu hem dramayı, harika açılarla çekimlerle bizlere sunuyor. Filmi izledikten sonra gerçek hikayeden yola çıktığı için, ilgili olan bu sene çıkan haberlere de göz atmayı unutmayın.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



The Girl Next Door

Hemen başta belirteyim filmi huzurlu bir günde izlerseniz kesinlikle siniriniz bozuluyor. Film, gerçek bir olaydan yola çıkarak yazılan bir kitap uyarlaması. Ailesini kaybettikten sonra akrabasının evine verilen 2 çocuğun o evde yaşadığı işkenceleri anlatıyor.  Gerçek olayı araştırdığımda filme göre katbekat daha kötü. Yine filmde biraz azaltmışlar işkencenin dozunu ancak o bile fazla geliyor. Olayların gelişimi, bu işkenceyi neden yaptıklarına dair bir karakter gelişimi görmemekteyiz. Direkt olarak olayların içinde kendimizi buluyoruz. Bu aslında filmin izlenebilirliğini düşürmesi gerekirken kadın karakterin çok iyi oyunculuk sergilemesi ile ilginç biçimde hiç gardını düşürmemiş. 
İçinizin sıkılmasını istemiyorsanız uzak durabilirsiniz.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Tokyo!

3 Aykırı yönetmenin kısa filmlerini tek bir şehir anlatısı ile birleşimini sağladıkları Tokyo!'da geçen 3 hikaye de gerçeküstü kurgularla belirleniyor. İlk öykü sevgilisinin yanında ezilmiş bir kadının çıkış yolu araması, ikinci öykü yeraltında yaşayan insansı bir yaratığın yargılama sürecin, son öykü ise evden çıkmayan (hikikomori deniyormuş bu duruma) bir adamın kendi gibi olduğunu düşündüğü bir kadının peşinden gitmesini anlatıyor. Hepsi şahsına münhasır işler. Özellikle ilk bölümdeki alt metinler, ikinci bölümdeki göndermeler ve üçüncü bölümdeki yönetmenlik başarısı filmin sonuna kadar merakla izlemenize yol açıyor. 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


Sound of Metal

Duyma yetisini kaybetmekte olan bir bateristin hayatına dair değişecek durumların içerisinde buluyoruz bu filmde kendimizi. İlişkiler, din, aile, çaresizlik ve umut tanımlamalarını yapan film bunu duygu sömürüsü yapmadan gerçekleştirmiş. Ses ile yapılan deneysel kurgular özellikle karakteri anlayabilmek için çok etkili olmuş. Karmaşaya yol açmadan ufak tefek rahatsızlıklar vererek etkiyi artırmış yönetmen. Bu senenin başarılı filmlerinden biriyle karşılaşmış olduk böylece. Fragmanda metal müzik yer alması türü sevmeyenleri tedirgin etmesin, çok kısa bir zaman diliminde yer alıyor.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Another Round

Mads Mikkelsen gibi bir güce sahip olan yönetmen, bunu sonuna kadar kullanarak alkolizme farklı bir gözle bakıyor. Hayatı yolunda gitmeyen bir öğretmen, arkadaşlarıyla buluştuğunda düzenli alınan alkolün zihin açtığı yönündeki tezi doğrulamak için alkol kullanmaya başlar. 4 arkadaşın birlikte başladığı bu yeni dönem kimisi için iyiye doğru bir yönelim sağlarken kimisini kötü etkiler. Alkol hakkında iyi mi kötü mü geribildirim verdiğini çok çıkaramadığım ve bundan da mutluluk duyduğum, son sahnesi ile yine klişeyi göstererek aslında ana aksanı kırarak klişeyi kendi içinde yıkan bir yapıya sahip. Yan karakterlerin oyuna girme dereceleri çok dozunda, film durağan yapısına rağmen rahat akıyor. Alkol kullanmayı seven de sevmeyen de filmden keyif alacaktır.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



Eastern Promises

Klasik mafya filmlerinden yönetmen farkıyla ayrılan Eastern Promises, kadrosunun güzel birleşimi ile ön plana çıkıyor. Viggo Mortensen'in rüştünü kanıtladığı, Vincent Cassel'in yine başarılı bir Villain olduğu, Naomi Watts'ın ise suya sabuna dokunmadan etki ettiği bir dünya yaratılmış. Aşk hikayesinin çok inandırıcı gelmemesi ve aradaki bağın çok iyi kurgulanmaması nedeniyle bir miktar seyir zevkini aşağı çekiyor. Onun dışında tüm bileşimler gayet etkili ve renkleriyle, çekimleriyle o dünyayı gerçek kılıyor.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤

BONUS





➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤








➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤









➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤









➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


___________________________________________

Dizi Günlüğü
___________________________________________



The Undoing

David E. Kelley'in Big Little Lies'ta kullandığı matematiği aynı şekilde yansıttığı The Undoing, aynı okulda okuyan çocukların, birbirlerini tanıyan kadınların, sosyopat bir katilin ekseninde dedektiflik hikayesi sunuyor. Dizinin çok benzer şekilde ilerlemesi ve önceki projelerde tutan kısımların bu diziye de aktarılması özgünlük açısından yaralıyor ancak tek bir aile üzerinden ilerlemesi daha çok odaklanmamızı sağlıyor. Hugh Grant'i özlediğimizi anlamamıza sebebiyet veren bir duygusuzluk hissi karaktere yüklenmiş. Nicole Kidman keza, botokslarının da sayesinde duygusuzuluk hissini yansıtıyor. Çocuklar, diğer tüm karakterler duygusuzluktan insanı tedirgin edecek şekilde merakını diri tutuyor. Finale kadar gayet heyecanlı ve merak uyandırıcı gittiğini söyleyebilirim. Final ise beklentimi karşılamadı. Çok daha iyi olabilirdi.




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



How to With John Wilson

İzlediğim en eğlenceli depresyon içeriğiydi. John Wilson'un durağan yaşamındaki detayları ve kafa açıcı soruları ile bir şehir belgeseli tadındaki anlatımını bulabileceğiniz çok farklı bir dizi. Belgesel sıkıcılığından çıkabilmek için metinleri yaratıcı biçimde kullanmış. Görüntülerin doğallığı ve metinlerle uyumu üzerine yıllarca çalışıldığını belli ediyor. Yaşlı ev sahibine risotto yapmak isterken bir anda sigarayı bıraktığını hatırlayıp sonrasında ise bir cips paketini patlamasını beklemek için helikopter kiralaması durumuna nasıl geldiğini kahkahalarla izlerken bölüm sonunda yer alan vurucu sözlerle hayatın gerçekliğine geri dönüyorsunuz. Çoğu film için kullanılır ya tokat gibi yüzünüze çarpıyor diye. Ben ilk defa tokadı yüzüme yemiş gibiyim bölümlerden sonra. 




➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤



➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤➤


OCAK-ARALIK İZLENEN FİLM ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI





2020 OCAK - ARALIK İZLENEN 
FİLMLER & DİZİLER & SAHNE SANATLARI









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder